Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı öğretim üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Gökhan Özdemir, şimdiye kadar tanımlanmayan nörolojik bir rahatsızlığı ortaya çıkardı. Özdemir'in keşfi, uzun bir incelemenin ardından önde gelen bilim dergilerinden "Medicine"da yayımlandı.
Özdemir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, özellikle ağır işlerde ellerini kullanarak çalışan erkeklerde görülen ve şimdiye kadar tanımlanamayan polinöropatik rahatsızlığa Çalışan El Sendromu (ÇES) adını verdiğini söyledi.
ÇES hastalarının özellikle geceleri ve çalışmadıklarında ellerinde ağrı, hissizlik ve uyuşma gibi nöropatik şikayetlerle hastaneye başvurduğunu belirten Özdemir, bu hastaların çoğu zaman karpal tünel sendromu (sinir sıkışması) ve duyusal polinöropati hastaları ile karıştırıldığına işaret etti.
ÇES hastalarında kas kuvvetsizliği görülmediğini ve derin tendon reflekslerinin normal olduğunu dile getiren Özdemir, "Bu yüzden klinik ve elektrofizyolojik (EMG) olarak bu hastalıklardan ayırımları gerekir. Bu hastaların hepsi, en az bir yıl boyunca ellerini ağır işler için kullanmaktadırlar. Vibrasyon, yani titreşim oluşturan bir cihaz kullanmazlar. Tüm hastalar erkek ve 45 ila 20 yaşlarındalar. Benim düşünceme göre bu hastalığın nedeni sürekli olarak ellerin ağır işlerde kullanılmasına bağlı olarak, buradaki sinirlerin zarar görmesidir." dedi.
Hastalığı ilk kez 2015'te ellerinde ağrı ve uyuşma şikayetiyle başvuran bir demir ustasında fark ettiğini belirten Özdemir, "Muayenesi normaldi. Sinir sıkışması olabileceğini düşündüm ve kesin tanı için EMG yapılmasını istedim. Sonuç sinir sıkışması değildi fakat ellere gelen duyu sinirlerinde etkilenme mevcuttu. Ertesi gün de bir duvar sıva ustası aynı şikayetlerle başvurdu. EMG'sinde aynı sonuçlar mevcuttu. Literatürü araştırdım. Bunu karşılayacak bir hastalık bulamadım. Bu hastaların kayıtlarını tuttum. Daha sonra bu hastalara yine özellikle inşaatta ve köyde çalışan birkaç kişi daha eklendi. Çalışmamı gönderdiğim derginin editörü, beş yazarla değerlendirdi ve yedi sayfalık rapor yolladılar. Normalde bir yazının değerlendirilmesinde en fazla üç yazara yollanır. Bazı önerilerde bulundular ve bunları da değerlendirdikten sonra kabul ettiler." diye konuştu.
"Hastalığa kendi adımı vermedim"
Özdemir, sözlerine şöyle devam etti.
"Artık bu hastalık, tıp literatürüne girdi. Çünkü Science Citation Index'te (SCI) yer alan dergide yayımlandı. İki gün önce de Japonya'da yapılacak Dünya Nöroloji Kongresi'ne katılmak için başvuruda bulundum. Dünya Nöroloji Kongresi'nden sonra Avrupa ve ABD'deki nöroloji kongrelerine de katılmak istiyorum."
Hastalığa kendi adını vermediğine dikkati çeken Özdemir, "Çünkü artık dünya perspektifinde şahıs isimleri değil daha çok hastalığı ifade edebilecek isimler kullanılıyor. Benim adımı taşıması da önemli değil çünkü bu hastalık ile ilgili tüm literatürde benim ve kurumumun ismi görülecek. Konu üzerine daha da yoğunlaşarak başka yayınlar da yapacağım. Örneğin rahatsızlığın tedavisi konusuna hiç girmedik. Bu başka bir aşama olabilir." ifadelerini kullandı.