'Türkiye’de üretilen tüm tarım ürünleri sağlıksız'
Fitoterapi uzmanı Dr. Ümit Aktaş, Türkiye’de üretilen tüm tarım ürünleri sağlıksız olduğunu ifade etti. Aktaş Türkiye'de tarımın hibrit tohumu ile yapıldığını ve sağlığa zararlı olduğundan ciddi manada şüpheleniyorum ifadelerini kullandı.

Oluşturma Tarihi: 2019-02-17 11:32:45

Güncelleme Tarihi: 2019-02-17 11:32:45

Fitoterapi uzmanı Dr. Ümit Aktaş Habertürk Televizyonu'nda yayınlanan Kübra Parl'la Açık ve Net programında Kübra Par'ın sorularını yanıtladı.

“TÜRKİYE'DE ÜRETİLEN TÜM TARIM ÜRÜNLERİ SAĞLIKSIZ”

Hastalıkların tedavisinde beslenmenin önemine değinen Dr. Aktaş, şu anda Türkiye'deki tarım üretiminin tamamının hibrit tohumlarla yapıldığını belirterek, hibrit olmayan yerli ve milli tohumculuğu canlandırmamız ve geri getirmemiz gerekiyor dedi ve hibrit tohumlarla üretilen tüm tarım ürünlerinin sağlıksız olduğunu iddia etti.

"YERLİ TOHUMLA TARIM YAPAN ÇİFTÇİNİN ÜRÜNÜ SATMASI YASAK"

Türkiye'deki tarım üretiminin tümünün tohum yasası gereği şu anda hibrit tohumlarla yapıldığını söyleyen Aktaş yerli tohumla tarım yapan çiftçinin ürününü satmasının yasak olduğunu belirterek “Çiftçinin tohumunu satması da yasak, ancak kendi ihtiyacını karşılamak için yerli tohumla üretim yapabilir diyor yasa. Hibrit tohumların sağlığa zararlı olduğundan ciddi manada şüpheleniyorum. Salığa zararlıdır çünkü insan sağlığına ne yaptığına dair hiçbir kanıt yok elimizde. Bununla ilgili hiçbir klinik çalışma yapılmamıştır. Hibrit tohum kısırdır. Siz insanlara kısır tohum yedirirseniz insanlar da kısır olur. Bu benim iddiam. Zararını ben ispat etmek durumunda değilim. Hem hukuken hem tıbben üreten ve satan firmalar zararsız olduğunu kanıtlamakla mükelleftir” dedi.


“YOĞURDA KARIŞTIRIP YEDİĞİNİZ ZERDEÇALLA KANSERİ TEDAVİ EDEMEZSİNİZ”

Kanser tedavisinde bitkisel ilaç kullanımın önemini vurgulayan Aktaş, tedavinin her hasta için özel olması gerektiğini belirterek “Nasıl her hastaya kemoterapi verilir diye bir şey yoksa, fitoterapi ile iyileşir diye de bir şart yoktur” dedi.

Dünyada sadece fitoterapiyle iyileşen kanser hastalarının bulunduğunu ve bu konuda uluslararası araştırmalar olduğunu söyleyen Aktaş, Amerika'da Teksas Üniversitesi'ne bağlı Kanser Araştırma Enstitüsü M. D. Anderson'ın yayınladığı bir araştırmaya atıfla; “Son evrede, artık kemoterapi alamayacak durumda olan pankreas kanseri hastalarına zerdaçal kullanılar ve iyileşen hastalar olduğunu gösterdiler” dedi.

Özellikle kanserli hastalara “iyi geldiğine” inanılan zerdeçalın tek başına tüketildiğinde hastalığa etki etmediğini anlatan bitkilerle tedavi uzmanı Dr. Ümit Aktaş “yoğurda karıştırıp yediğiniz zerdeçalla kanseri tedavi edemezsiniz, bu beslenmedir. Tedavi söz konusuysa belli standartlara göre hazırlanmış bitkisel ekstreler kullanmak durumundasınız. Bu tedavi bir bitkinin içindeki etkin maddenin eczacılık usullerine göre sentezlenerek kapsüllenmesi ya da şurup haline getirilerek kullanılmasıyla olur” diyerek bitkisel tedavinin de kimyasal tedavinin de dozla yürütülmesi gerektiğini belirterek dozu ayarlamadan ilaç kullanılamayacağını ve aktardan alınan baharatla tedavi uygulanamayacağını söyledi.

"GELENEKSEL OLAN DOĞRUDUR"

Beslenme ve diyabet gibi hastalıkların artışındaki ilişkiyi de yorumlayan Dr. Aktaş “Geleneksel olan doğrudur. Binlerce yıllık gelenekten geliyor bu. Anneniz babanız sofrasını nasıl kuruyorsa siz de öyle kurun. Bu ülkede diyabet sofrasına pizza koyan insanlar yüzünden patladı. Yani kendi kendimizi biz hasta ettik. Ne zaman fast food kültürü Türkiye'yi ele geçirdi, ne zaman insanlar pikniğe gitmek yerine AVM'lerdeki burgercilerin önünde kuyruğa girdi, o zaman hastalıklar patladı. Yani hiç dış mihrakları suçlamayın, kendi sofranızda ne var diye bakın; şifa sofrada, zehir de sofrada” dedi. Aktaş twitter üzerinden izleyicilerden gelen “mangal kanserojen mi?” sorusunaysa “Mangalın kanserojen olduğuna yönelik araştırmaların hepsi duman analiziyle yapılmış. Bunlar dünyadaki örnekler için geçerli. Amerika'da alevde mangal, üzerini de kaptırlar kapakla. Türk usulü mangal kanserojen değildir, çünkü biz kömürü köz haline getiririz, öyle pişiririz” dedi.

"RAFDAKİLER SÜT DEĞİL, DAYANIKLI BEYAZ EŞYA"

Programda yoğurt ve süt tüketimine de değinen Dr. Aktaş Türkiye'de yaşayanların yüzde 90'dan fazlasının laktoz intoleransına sahip olduğunu belirterek sadece evde mayalanan yoğurdun sağlık için faydalı olduğunu ve anne sütü dışında çocuklara süt verilmemesi gerektiğini söyledi. “Kutu sütler sadece uzun raf ömrüne sahip olsun diye uht teknolojisinden geçirilirler. Bunlarla ilgili rahmetli Ahmet aydın hoca derdi ki, “Bunlar artık süt değil; dayanıklı beyaz eşya”. Onlar artık süt değil. Bize bir faydaları da yok” diyen Aktaş Sütün içindeki kalsiyumun asidik formda ve emiliminin çok düşük olduğunu bu nedenle de insan sağlığına bir faydasının olmadığını söyledi. Bu konuda ailelere yönelik bir de uyarıda bulunan Dr. Aktaş “çocukların kalsiyum almasını istiyorsanız bol bol koyu yelşil yapraklı sebze yedirin. Dereotu, maydanoz, roka yedirin. Asıl kalsiyum orada” dedi.