Türkiye sağlıkta 'Dişli' rakip
Diş macunu kullanım oranı yüzde 50 iken nüfusun yüzde 10’u diş hekimine gitme taraftarı değil. Ama bilinen bir gerçek de şu: Türkiye Avrupa ülkeleri arasında tedavi yöntem ve sayısı açısından diğer ülkelerle kapışıyor

Oluşturma Tarihi: 2021-03-11 23:58:52

Güncelleme Tarihi: 2021-03-11 23:58:52

Yapılan araştırmalara göre İtalya'da 270, İspanya'da 155, Türkiye'de ise sadece 100 gram diş macunu kullanılıyor. Ülkemizde düzenli şekilde diş fırçalayanların oranı yüzde 26.
Kısacası nüfusumuzun yüzde 74'ü dişlerini fırçalamıyor. Türkiye'de diş macunu kullanım oranı da oldukça düşük.

Diş hekimine gitmek son tercih

Diş macunu kullanım oranı yüzde 50 iken nüfusun yüzde 10'u diş hekimine gitme taraftarı değil. Türkiye'de 4 kişiye yılda 1 adet diş fırçası düşerken; Avrupa ve Amerika'da 4 kişiye yılda 2,5 diş fırçası düşüyor. Türkiye'de 3 kişiden 1'i günde bir kez bile dişlerini fırçalamıyor. TÜİK verilerine göre ağız ve diş hastalıkları 0-6 yaş grubu çocuklarda ilk beş hastalık arasında; 7-14 yaş grubundaki çocuklarda ise bu sorun ilk sırada.

2019'da 662 bin turist geldi

Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 2019'da sadece tedavi amaçlı Türkiye'yi ziyaret eden sağlık turisti sayısı 662 bin.Dünyada diş tedavilerinin toplam sağlık turizmi içindeki payı ise yüzde 25 seviyelerinde.

Yatırımlar salgında da rağbet gördü

Yılda 100 bin sağlık turisti ise diş tedavileri için Türkiye'yi tercih ediyor. Diş Malzemeleri Sanayici ve İş Adamları Derneği (DİŞSİAD) Başkanı Erkan Uçar, ağız ve diş sağlığı turizminin kısa-orta vadedeki gelecek projeksiyonu ile ilgili yaptığı değerlendirmede ise Türkiye'nin sağlık turizmi alanında özellikle son 10 yılda yaptığı yatırımların küresel salgın döneminde dahi karşılık bulduğuna dikkati çekti.

En az yüzde 15'lik büyüme

2019'da 3 milyar dolar hacimsel büyüklüğe ulaşan, pandemi yılında ise dünya genelindeki seyahat kısıtlamalarına rağmen özellikle 2020'nin ikinci yarısında atağa geçen sektör için diş tedavilerinin önemi büyük. Sağlık turizminde bu yıl 2019 rakamlarının geçilmesi muhtemel.Dünyanın yavaş yavaş eski normale dönmesi halinde rakamların 2021 yılı için en az yüzde 15 oranında artacağını tahmin ediliyor.

Hangi iller ön plana çıktı?

Ülkemizde sağlık turizmi denildiğinde bugün için sırasıyla İstanbul, Ankara, Antalya, İzmir, Erzurum ve Yalova öne çıkan illerimiz. Dental sağlık turizmi açısından ise özellikle İstanbul, İzmir, Antalya ve Muğla ön planda yer alıyor. Türkiye'ye bilhassa diş tedavisi için gelen  Avrupa ülke vatandaşı sayısının son 5 yıllık süreçte artması da bilinen bir gerçek.

Diş sorununun "köklü" tarihçesi

Türkiye özelinde yapılan değerlendirmelerde diş eti hastalıklarının her geçen gün artmakta olduğu, diş protezi yanısıra estetik amaçlı diş düzenlemeleri ve diş tedavilerinde yoğunlaşmanın görülmesi hususu uzmanların dikkatini çekerken bu sorunun sadece Türkiye açısından değil tüm dünya ülkeleri açısından da köklü bir sorun olduğu bilinen gerçek. Diş sorunu köklü bir tarihçeye sahip çünkü:

Neolitik dönemde Türk diş yapısı

Diş çürügü ve Tarihteki Öyküsü çalışmasında Ilgın Cansu Kamay şunları ortaya koyuyor: Anadolu'da Diyarbakır Çayönü yöresinde bulunan ve Neolitik döneme ait olan bir
topluma ait iskeletlerde daimi dişlerdeki çürük prevalansı diş sayısı baz alınarak yüzde 5,6 bulunmuş, bu oran aynı dönemde yaşamış İngiltere, Fransa ve
Almanya'daki iskeletlerin daimi dişleriyle karşılaştırılmış. İngiltere'de yüzde 3,1, Fransa'da yüzde 3,2, Almanya'da yüzde 1,8 oranında çürüğe rastlanmış
ve Anadolu'daki toplumun çürük prevalansının o dönemdeki diğer toplumlara göre yüksek olduğu belirlenmiştir

Şeker kamışı dönüm noktası

Diş çürüğü ilk insandan günümüz modern insanına kadar tarih sahnesinde var olsa da, Neolitik devirde tarımın başlaması, Milattan önce 100'lü
yıllarda şeker kamışının işlenmeye başlaması ve sonraki çağlarda şekerin
bulunmasının kolaylaşması ve kullanımının artması ile Sanayi Devrimi sonucu prevalansı artmıştır. Ancak bu prevalans yine de toplumların temel beslenme özelliklerine göre farklılıklar göstermiştir.

Kıtlıklarda azalmış

Şekerin bulunamadığısavaş gibi kıtlık dönemlerinde çürük oranı düşmüş, bu durumun da şekerinçürükle ilişkisini açıkladığı kabul edilmiştir. 20. yüzyıl başlarından itibaren
her alanda büyük teknolojik gelişimler gösteren insanlık, ağız sağlığı konusunda da gelişme göstermeye başlamıştır. Yakın geçmişte gündeme gelen ve uygulanmaya başlanan koruyucu diş hekimliği kavramı ile diş çürüğü oranı azaltılmaya çalışılmaktadır.