Aşı, çocukları ölümcül olabilecek ve son derece bulaşıcı kızamık, zatürre ve difteri gibi hastalıklara karşın koruyarak 3 milyon ölümü önlüyor.
Hürriyet gazetesinden Mesude Erşan'ın haberine göre, son dönemde aşı karşıtı ailelerin artması nedeniyle aşıyla önlenebilir hastalıklar dünyada giderek artıyor.
Aşılanma oranlarının artırılması için kampanya başlatan UNICEF (Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu), Bill & Melinda Gates Vakfı, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Gavi (The Vaccine Alliance-Aşı İttifakı) ile işbirliği yapıyor.
Öte yandan Bill & Melinda Gates Vakfı, nisan ayı boyunca #VaccineWork (AşılarHayatKurtarır) etiketini kullanarak yapılan sosyal medya postlarının aldığı her beğeni ya da yeniden paylaşım için UNICEF'e 1 dolar katkı yapacak. 1 milyon dolara kadar çıkabilecek bu katkı, çocukların ihtiyaç duydukları aşıların temin edilmesine destek olacak.
UNICEF'ten "Aşılar güvenilir ve hayat kurtarır. Bu kampanya ailelere aşı konusunda güvenilir bilgiler aktarma açısından bir fırsat oluşturuyor" açıklaması gelirken, aşılar sayesinde 2000-2017 yılları arasında kızamık kaynaklı ölümler azaldı; çocuk felci ise tamamen ortadan kalkmak üzere.
Aşıların yararına rağmen, 2017 yılında tahminen 1,5 milyon çocuk aşıyla önlenebilir hastalıklar yüzünden hayatını kaybetti. Bu durumun nedeni genellikle aşılara erişememek. Ancak bazı ülkelerde ailelerin umursamazlık ya da aşılara ilişkin kuşkuları yüzünden çocuklarının aşılanmasını reddetmeleri de ölümlere yol açıyor. Bu özellikle de yüksek gelir düzeyine sahip ülkelerde kızamığın alarm verici yükselişi ve salgınlara neden oluyor.
Sağlık Bakanlığı da UNICEF'in aşı kampanyasının benzerini eşzamanlı olarak, sosyal medyada #SağlıkİçinAşı etiketiyle yürütüyor.
"AİLELERİ İKNA ETMEMİZ GEREKİYOR"
Doç. Dr. Yasemin Gökdemir:
"Maalesef aşılanma karşıtlarının etkisyle yıllardır çok az sayıda gördüğümüz kızamığı, boğmacayı ve menenjiti daha çok görür olduk. Yıllardır tüberküloz, menenjit hastası yatırmıyorduk, bu hastaları yatırır olduk. Bunda aşı karşıtlığının çok büyük katkısı var. O yüzden de bu aileleri ikna etmemiz ve çocuklarımızı muhakkak aşılatmamız gerekiyor. Özellikle sosyokültürel seviyesi yüksek ailelerin en büyük korkusu otizm. Aşıların otizmle bir ilişkisi olmadığı bilimsel olarak ortaya kondu."
"AŞILATMAMAK SEÇENEK DEĞİL"
Prof. Dr. Elif Dağlı da, ailelerin bazılarının dini inançları bazılarının ise bir akımın etkisinde kalarak aşı karşıtlığı yaptığını ve çocuklarını aşılatmadığını söyledi. Türkiye'nin aşısız günlerini unuttuğunu söyleyen Prof. Dağlı, şunları söyledi:
"1980 yılında hekimliğe başladım, aşı programlarının yapılmadığı zamanlar asistanlık yıllarımdı. Aşısı yapılmamış çocukların kızamıktan geldiğini, akciğerlerinin gözümün önünde paramparça olarak nefessiz kalarak öldüklerini, miyokardik dediğimiz kalp iltihabı olduğunu ve bütün ilaçların etkisiz kalarak çocuğu nasıl göz göre göre kaybettiğimizi hatırlarım. Her gece 1-2 çocuğu bu nedenle kaybederdik. Çocuk felç olur, hastalığı bacağından yukarıya kadar ilerler, nefesi durur, makineye bağlamasak yaşayamaz ölürdü. Bugün görmediğimiz hastalıkların aşısını yaptırmam lüksü olduğun zannediyor aileler. Çünkü bu hastalıkları aşılar sayesinde artık görmüyorlar. Ancak aşı yaptırılmadığında tekrar başlayacak ve 1980 öncesi yıllara döneceğiz. Bu aileler için bir seçenek değil. Çünkü aşı yaptırmaz ve çocukları hastalanırsa diğer insanlara da bulaşır."