Uyku apnesi, ciddi bir uyku bozukluğu olarak tanımlanıyor. Hastalık, horlama, uykuda nefesin durması, sabah yorgun uyanma ve gündüz aşırı uyku hali gibi belirtilerle kendini gösteriyor. Uyku apnesi tedavi edilmediği takdirde, diyabet, insülin direnci, kalp krizi, hipertansiyon, kalpte ritim problemleri, felç, cinsel isteksizlik, iktidarsızlık, kilo verme güçlüğü, unutkanlık ve depresyona neden olabiliyor. Ancak son araştırmalar, uyku apnesinin kanserle de ilişkili olduğunu ortaya koyuyor. Prof. Dr. Ceyda Kırışoğlu Demir merak edilenleri anlatıyor:
DNA HASARINA YOL AÇAR
Uyku apnesi, uyku sırasında nefes kesilmelerine yol açıyor. Nefes durup oksijen seviyesi düşünce beynimizin "Boğuluyorsun! Nefes al" komutuyla tekrar nefes alınıyor ve oksijen düzeyi normale dönüyor. Ancak bu iniş ve çıkışlar vücut için stres yaratıyor. Bu durum, DNA hasarına neden olarak tümör gelişiminde kilit rol oynuyor. Uykusuzluğa bağlı olarak biyolojik saatimizdeki sapmalar, uyurken salgılanan melatonin hormonu salınımının bozulması veya gecikmesi ve uyku saatlerinin değişmesi de DNA hasarını ortaya çıkarıyor. Bu da kansere zemin hazırlıyor. Az uyuyanlarda kanser hastalığı daha sık görülüyor.
TEDAVİYİ HIZLANDIRIR
Kanseri önlemek kadar teşhis edilmiş bir kanserin tedavisinde de düzenli ve kaliteli uyku büyük önem taşıyor. Stresli ve ağır bir süreç olan kanser tedavisinde, endişe ve depresyona bağlı uykusuzluk, ağrı ve tedavinin yan etkilerine bağlı uyku bölünmeleri sık görülüyor. Kansere eşlik eden uyku apnesi, kemoterapi ve radyoterapiye yanıtı da azaltabiliyor. Bu nedenle kanser hastalarının uyku süresine ve kalitesine dikkat etmeleri kanserle savaşta hayati rol oynuyor.
İŞTE ÖZEL REÇETE
- Mümkün olduğunca erken yatın.
- Uykuya dalmayı kolaylaştıracağı için oda ısısının ılık hatta serin olmasını sağlayın.
- Odada elektronik cihaz bulundurmayın.
- Tam karanlık ortam sağlamaya çalışın.
- Gerekirse uyku maskelerinden yararlanın.
- Geç saatlere kadar televizyon izlememeye özen gösterin.
- Gün içinde mümkün olduğunca gün ışığından yararlanın.