Hürriyet yazarı Prof. Dr. Osman Müftüoğlu aşı yaptıran ya da Covid-19 geçirenlerin “Yeterince antikorum var mı” diye endişelenmesinin yersiz olduğunu yazdı.
‘Hangisine güvenelim' başlıklı yazısında antikor seviyelerinin peşine düşenlerin haksız olduğunu belirten Prof. Dr. Müftüoğlu nedenini şöyle açıkladı: “Bağışıklık gücümüzü sadece antikorlar üzerinden değerlendirmemiz, ‘Antikorum yüksek‘ diye sevinip ‘Benimki çok düşük çıktı‘ diye üzülmek bilimsel gerçeklerle uyumlu sayılmıyor. Zira antikorlar için de bir çeşit ‘nicelik yani miktar‘ ve ‘nitelik yani yapı ve içerik‘ meselesinin söz konusu olduğu kesin. Bağışıklık uzmanları özellikle ikincisinin, yani ‘nitelik meselesi‘nin üzerinde ısrarla duruyorlar. Kısacası konunun geri planında çok fazla detay var.”
Müftüoğlu detayları şöyle açıkladı: “Antikorların miktarlarından ziyade yapıları yani virüsün hangi bölümüne karşı üretildikleri daha önemli bir ayrıntı. Yeni koronavirüse karşı üretebileceğimiz antiviral antikorları basitçe ‘virüsü etkisiz kılan‘ yani faydası tartışılmaz ve yüzde 100 olan ‘nötralize edici/yok edici‘ ve virüsü yeteri kadar etkisizleştiremeyen ‘nötralizan olmayan/yok edemeyen' antikorlar olmak üzere ikiye ayırabiliyoruz. Eğer ürettiğiniz antikorlar birinci gruptakiler, yani virüsü yüzde 100 etkisiz kılanlar (nötralizan antikorlar) ise işiniz daha kolay, güvenlik dereceniz daha yüksek demektir.”
“Peki hiç antikor üretemezseniz? Böyle bir durumda geleceğiniz ne olacak” sorusunun yanıtını ise Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta'nın sözleriyle şöyle aktardı: “Antikorlar cepteki para gibidir. Kolayca harcanır gider. Ama hücresel bağışıklık hafıza T lenfositlerinin belleğine bir kez yazıldı mı bir daha öyle kolay kolay kaybolmaz. Yani T hücrelerinin sağlayacağı hücresel bağışıklık B hücrelerinin ürettiği antikor bağışıklığından daha güvenlidir. Cepteki para değil, bankadaki hesap gibidir. Emniyet altındadır. Harcanması da daha zordur.”
Müftüoğlu antikorlar az olsa da hatta hiç olmasa da T lenfositler sayesinde elde edilecek bağışıklığın hem daha uzun süreli, hem de daha güçlü ve güvenli olduğunu belirtti. Bu nedenle de “Yeteri kadar antikor üretemedim” ya da “Hastalığı geçirdim/aşılandım ama hâlâ antikorum sıfır” diye üzülmekte pek de haklı olmadıklarını ifade etti.