Akademiye sorsanız aşılanmak bir "insanlık görevi".
Bu kez dinler de bilimle karıştırılan akademiyle aynı görüşte. Din adamları ağız birliği etmişçesine aşı yaptırmamanın günah olduğunu söylüyorlar.
Egemen devletler, ulusal aşılama kampanyalarında inisiyatifi Dünya Sağlık Örgütü liderliğine devretmiş durumda.
Topyekûn küresel seferberlik havası öylesine etkili ki, gıda takviyelerinin tanıtımı bile zararlı olabilir şüphesiyle sınırlandırıldığı halde, üreticilerin kefil olmadığı aşı markaların reklamları kamu spotu gibi yayınlanıyor...
Anayasal hakkını kullanıp aşıların sonuçlarını görünce kararını vermek isteyenler, hatta "Yerlisi bulunsun bakarız" diyenler "aşı karşıtı" diye yaftalanıyor.
Mecazen söylemiyorum. Hindistan'ın Madhya Pradesh eyaletinde aşı olmayanların boyunlarına "Tehlikelidir" yazan dokümanları asması zorunlu tutuluyormuş. Amaç, diğer insanların "onlardan" uzak durmasını sağlamakmış. Aşı olanlara ise verilen dokümanlarda "Vatanseverim, çünkü aşı oldum" ibaresi bulunuyor.
Nasıl sevdiniz mi?
Oysa düz dünyacılar gibi gruplar dışında aklı başında kimsenin kategorik olarak aşı karşıtı olduğu falan yok.
Köpek ısırınca gidip paşa paşa kuduz aşısı olmayan var mı?
Kaldı ki, sonuçları bilinmeyen ilaçlara koşa koşa denek olmamak gibi sıradan, rasyonel bir refleks ne zamandır marjinal sayılmaya başladı?
Aşıyı dinlere ve ulus devletlere kutsatan üretici ülkelerin, aşı pasaportunda marka tercihi yapmasının bilimsel izahını merak etmek çok mu garip?
Yaptıranı koruduğu iddia edilen aşıya mesafeli olanların, "Başkalarının hayatını tehlikeye atıyorsunuz, kul hakkı yiyorsunuz" gibi ajitasyonlarla sıkıştırılması normal mi?
İlk soruya cevabınız evetse, kuduz aşısına "inanmıyorsanız" tek söyleyeceğim, umarım bir köpeği ısırıp gazetelere haber olmazsınız... Ha bu arada suya da fazla yaklaşmayın, kendinizi kötü hissedebilirsiniz.
Eğer diğer üçüne de evet diyorsanız getirin aşıyı, Sinovac'mış, BioNTech'miş seçen, üstüne de bir bardak soğuk su içmeyen namert olsun...