Referandum süreci kapsamında zihnimde dolaşan sorular üzerine sizinle beraber düşünmek istiyorum:
- Kötü amaçları nedeniyle “hayır” diyenler ile kafasına yatmadığı için “hayır” diyenlerin aynı kefede tartılmasının hikmeti nedir?
- Hocalarımızın (toplanıp) anayasa değişikliği üzerindeki tartışmalı maddeler konusunda değerlendirme yapıp Ümmetimize ilan etmemelerinin hikmeti nedir?
- Referanduma “hayır” diyenleri bir torbada ele alacaksak referandum yapmanın hikmeti nedir?
- Hem “hayır” diyenler hem de “evet” diyen partilerin/yapıların güdümünde olan gençlik kollarına mensub gençlerin düşünmeden/anlamadan tetiklenmesi ve sosyal medya üzerinde âdeta tetikçi olarak kullanılmasının hikmeti nedir?
- Seçim havasına sürüklenmiş referandumun “bir bilene danışın” kanununa aykırı olarak “seviyorum, düşmana mı oy verelim, bırakalımda Avrupa bizi yesin mi?” gibi îzahlarla yürütülmesinin yarının Türkiye'sine zarar olacağını görememenin hikmeti nedir?
- Müslüman kardeşlerimin onca yıl iktidarda olması dâhilinde düşündüğümüzde İslâm'ın tebliğ edilmesinde her geçen zaman biraz daha geriye düşmemizin hikmeti nedir?
- “Bir bilene danışın” kanunu “seviyorum reisi” sözünün üstünde hüküm vermesi gerekirken kalbin aklı örtmesinin hikmeti nedir?
- İdeolojiyle yola çıkmış Müslümanların liyakat, ehliyet ve emniyet üçlüsüne değil de ideolojisinin amentüsüne göre görev vermesinin hikmeti nedir?
- Gençlik kollarının İslâm'ı diğer gençlere anlatması gerekirken büyüklerinin! argümanlarıyla hatalının hatasını arttıracak yıkıma neden olmasının hikmeti nedir?
- İktidarın sağladığı imkânlarla binalarını yaptıran sözde sivil toplum kuruluşlarının mevcud hükümet (beşer olmaları hasebiyle) hata yaptığında (ahlaki çerçeveyi aşmadan) eleştirememelerinin hikmeti nedir?
Bütün bu sorularını ehli vicdan sahibi kardeşlerime sormak istiyorum.
Neden mevcud iktidar partisinin Müslümanlara tanıdığı imkanları değerlendiremedik?
Kapasitesinin üzerindeki alanlarda (yeterlilikleri olmamasına rağmen) boy göstermeyi “onlar yaptı sıra bizde, 28 Şubat'ın öcünü aldık” düşünceleriyle makul gösterenlerin daha bu dünyada yatacak yerlerinin olmadığını neden hatırlamadık/hatırlatmadık?
Dün Firavun büyücüleri ile oyaladı. Bugün ideolojisini satmaya çalışanlar “vakıf, dernek” ile oyalıyor. Neden göremedik/gösteremedik?
Neden organizasyon çılgınlığı ile gençlerimizi heba ettik?
Neden ilmi olarak seviye atlayabileceğimiz bir zemin üzerindeyken parsel parselimkân topladık?
Neden gençlerimiz kendi görüşünden olmayan bir başka partiliye merhamet ile bakamadı ya da neden bu meziyeti öğretemedik?
“Hayır” ve “Evet” diyenler sözlerinin mesuliyetlerinin farkında olsalardı sizce bu kadar yüksek perdede konuşabilirler miydi?
Bırakın abdesti guslü olmayan bu sistem yerine Şeriatımızın yerleşmesi heyecanı nedenmevcud sistemin aforizmalarıyla büyülenmiş gençleri kuşatamadı?
İdeolojilerine kurban edilmiş (on yılda on beş milyon genç)leri kaybettik diye sızlandık. Peki şimdi yeşil ideolojiye kurban giden on beş milyon gence ne olacak?
Taşlanana kadar değil, taşlandıktan sonra tebliğin başlayacağını neden unuttuk?
Bu ve buna eklenecek birçok sorunun negatif cevaplarını “seçelim, evet diyelim” diyerek bertaraf edemeyiz.
Asıl referandum içimizde, derinlerde.
Evet mi? Hayır mı?