Dolar

34,8672

Euro

36,6537

Altın

3.023,11

Bist

10.051,34

Sudan: Ali'nin kuyuları!

8 Yıl Önce Güncellendi

2018-01-03 23:29:22

Sudan: Ali'nin kuyuları!

Hac ve Umre ibadetlerini yapmak isteyenlerin ve Medine ehlinin Mikat'ıdır o... Çoğu kişi Mikat sınırlarının, Ali Bin Ebi Talib'in (r.a) ismini aldığını düşünür ancak doğrusu 1898 yılında hacca gelen Ali Bin Dinar'ın ismini aldığıdır. Ali Bin Dinar, hacca geldiğinde bölgenin içinde bulunduğu kötü durumu düzeltmek için kuyular kazdı ve Peygamber (sas) efendimizin namaz kıldığı Zi'l-Halife camiini restore etti. Bu nedenle Mikat'a Ebyar-ı Ali, yani Ali'nin Kuyuları adı verilmişti.

Peki, Ali Bin Dinar kimdir?

Ali Bin Dinar, Sudan'ın batısında bulunan ve 1898 ila 1917 yılları arasında gelişerek güçlü bir şekilde büyüyen Müslüman Sultanlığının başındaki kişiydi. Ali Bin Dinar sultanlığını öyle geliştirmiş öyle büyütmüştü ki; Mısır, Kâbe örtüsü yapımında gecikmesi üzerine bu iş için kendi Sultanlığında özel fabrika kurarak 20 yıl boyunca Kabe örtüsü diktirip Kabe'ye gönderiyordu.

Bilmeyenler için; Darfur, Sudan'ın en büyük bölgelerindendir. Bölge halkının en az %50'si Kuran-ı Kerim hafızıdır. Müslüman Afrikalılar Darfur'a “Kuran'ın iki kapağı” adını vermiştir. Darfur tıpkı diğer Afrika toprakları gibi geniş, bereketli, hem Allah'ın bahşettiği doğal, tabii zenginlikleri hem de insan enerjisi gibi gerçek zenginliklere sahip. Dinlerine tüm basitlik, sevgi ve sadakatle bağlı olan Sudanlılar İslam'ı dert edinen, İslam için çalışan herkesi severler. Bunu da tayyib (güzel) olan Recep Tayyip Erdoğan'a yaptıkları o sevgi dolu duygulu karşılamalarında gördük. Tüm sevgi ve içtenlikle yaptıkları karşılamada “iyiliğin karşılığı yalnız iyiliktir, Allah'a karşı sadık olanın karşılığı da insanların ona karşı sadık olması ve kalplerinde ona sevgi beslemeleridir” sözleri sarf edildi.

Evet, Sultan Ali Bin Dinar bu uzak ve güzel diyarlardandı. Dinine, rabbine ve halkına sadık kaldı. Bu topraklar İngiliz sömürgesi altına girene kadar ülkesi onlarca yıl izzetli ve güçlü bir şekilde yaşadı. Sudan'ı işgal eden İngilizler Sudan'ı Güney ve Kuzey başta olmak üzere birçok parçaya böldü ve yalan dolan bahanelerle emirliklere ve küçük küçük parçalara ayırdı. İngilizlerin asıl amacı bu güzel halkın iyi kalbini kullanarak kendi aralarında dini ve bölgesel tartışmalar çıkartarak ülkeyi güney ve kuzeye bölmek ve böylece ülkenin tabii kaynaklarını ve hazinelerini daha kolay sömürmekti. Bu halkın dinine olan bağlılığını bilen Batılılar günümüzde de Sudan halkını sömürerek aciz ve fakir bırakmaya devam ediyor. Sudan halkı fakirlikte ve acizlikte öyle bir seviyeye geldi ki uluslararası yardım kuruluşları halkın ihtiyaçlarını temin etmeye yetişemez oldu. Kan emiciler, sömürü sistemlerini öylesine sürdürdüler ki insanlar açlıktan ölmeye başladı ve bu güzel halka yaşayacak bir nefes bile bırakmadılar.

Zulüm altındaki bu bölgelerdeki insanlar, yanlarında durmamız için bizden çok şey bekliyorlar ve etlerini koparırcasına sömüren batılıların pençesinden ve hırsından kurtarmak için üstümüze çok şey düşüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yaptığı ziyarette Sudan ve Çad halkının benden daha az bir mutluluğa kapıldığını düşünmüyorum. Bunu düşünürken Sultan Ali Bin Dinar ve bu ülkenin ne acı ve zorluklar çektiği aklıma geldi. Türkiye hükümetinin bu güzel jesti, sadece benim değil tüm Müslümanların ve Türklerin bu bölgeyi hatırlamasına vesile oldu.

Bundan böyle ne Sudan ne de Afrika açlık veya savaş haberleriyle gündeme gelen bir bölge olmayacak. Bölgedeki ekonomik ve kültürel kalkınma projeleri gündemdeki yerini alacak. Güzel ve iyi kalpli Afrikalı halkın bulunduğu güzel ve bereketli topraklardaki projelerin yapımı ve büyümesinde Türkiye'nin etkili bir rolü olacak… Allah Müminleri koruyandır.  

Haber Ara