Yeşil-beyazlı kulübün Büyükşehir Belediye Stadı'nda gerçekleştirilen olağan divan kurulu toplantısında konuşan Ali Ay, futbolda telafisi imkansız ya da çok zor olan hataların, saha içinde hakem kararlarıyla ortaya çıkanlar olduğunu söyledi.
Bu sezon uygulanmaya başlayan VAR sisteminin, teknoloji desteği ile hakem hatalarını en aza indirebilme ihtimalinin, ilk bakışta futbolun tüm paydaşları tarafından olumlu karşılandığını anlatan Ay, "Ancak 6 hafta sonunda ortaya çıkan tablo şudur. VAR sistemi, şu anki uygulaması ile futbolun doğallığını ve kimyasını bozmuş, bu işten en zararlı çıkan, en çok mağduriyet yaşayan da Bursaspor olmuştur." diye konuştu.
- "Kazanabileceğimiz karşılaşma VAR sayesinde kaybedilmiştir"
Ali Ay, Fenerbahçe ile deplasmanda oynadıkları ligin ilk karşılaşmasında, ceza sahası dışındaki müdahalede kendileri aleyhine penaltı verildiğini ve bu kararın yaşadıkları mağduriyetin ilk halkası olduğunu savundu.
Aynı maçta, Fenerbahçe'nin ikinci golü öncesi kendi oyuncularına yapılan açık faulün, VAR'a rağmen yok sayıldığını dile getiren, Ay, "Yine bu maçta lehimize verilen penaltı kararı, pozisyon öncesinde ofsayt gerekçesiyle iptal edilmiştir. Ayrıca rakibimizin kalecisi ile takım arkadaşı arasındaki anlaşmazlıktan doğan elle oynama da penaltıyla cezalandırılmamış ve kazanabileceğimiz bir karşılaşma, VAR sayesinde kaybedilmiştir." diye konuştu.
"Sezonun 3.haftasında Konya deplasmanındaki mücadelemizin üzerine, yine VAR'ın gölgesi net biçimde düşmüştür." diyen Ay, "Atiker Konyasporlu oyuncunun çizgi üzerinden topu eliyle çıkarmasını nizami olarak değerlendiren sistem, kalecinin uzaklaştırmak istediği topun kısa mesafeden oyuncumuza çarpmasını ise elle oynama olarak kabul etmiş ve yine bu sayede iki puan kaybedilmiştir. Dördüncü haftada Bursa'da oynadığımız Beşiktaş maçında ise rakibimizin attığı golün öncesinde, oyuncu bariz şekilde ofsayt olmasına karşın, hakem VAR'ın uyarısıyla pozisyonu izlemiş ve gol kararı vermiştir." şeklinde konuştu.
İki hafta önce Çaykur Rizespor deplasmanında Sakho'nun golünün, milimetrik bir gözlemle ofsayt gerekçesiyle iptal edilmesinin, kendileri için bardağı taşıran son damla olduğunu anlatan Ay, şöyle devam etti:
"Özellikle Beşiktaş ve Çaykur Rizespor maçlarında yaşanan ofsayt pozisyonları neredeyse aynı olmasına karşın, iki farklı kararın verilmesi, sistemin uygulama hataları noktasında, hedef olarak sanki Bursaspor'un seçilmiş olduğu algısını yaratmaktadır. Son olarak Medipol Başakşehir karşılaşmasında ortaya çıkan tabloyu zaten hepiniz gördünüz. Altı haftada maruz kaldığımız VAR kararları ve kazalarıyla kaybettiğimiz puanların ne yazık ki telafisi mümkün değildir. Sistemin başlangıcında sorunlar yaşanmasını elbette anlayışla karşılayabiliriz. Ancak geride kalan 6 haftada görüyoruz ki tartışmalar azalmıyor, aksine artıyor. Bu uygulamadan en fazla canı yanan kulübün Bursaspor olması ise ayrı bir tartışma konusudur."
- "Sessiz kalamayız"
Ay, geçmişte bazı kulüpler ve yöneticilerinin, "İstenmeyen hakem.'' ilan ederek, Merkez Hakem Kurulu (MHK) ve hakemler üzerinde baskı yaratıp, avantaj elde etmeye çalıştığını ileri sürerek, "Biz de, 'VAR'ı istemiyoruz, hakem hatasına razıyız.' deme noktasına geldiğimizi söylemek zorundayız." değerlendirmesinde bulundu.
Sistemin uygulamasında hataların ortaya çıkmasını prensip olarak kabul edebileceklerini ancak sistemin Bursaspor'u bir test zayiatına dönüştürmesine sessiz kalamayacaklarını vurgulayan Ay, "Futbolda 6222 Sayılı Kanun'un ilk uygulaması aşamasında şehir, taraftar ve kulüp olarak yaşadığımız mağduriyetlerin izleri henüz unutulmamışken, en azından VAR sisteminin baş mağduru olmama noktasında yetkililerden anlayış, dikkat ve adalet bekliyoruz." şeklinde görüş belirtti.
Başkan Ay, gelecek hafta teknik direktör Samet Aybaba ile MHK Başkanı Yusuf Namoğlu'na bir ziyarette bulunarak, yaşadıkları sıkıntıyı aktaracaklarını da bildirdi.
- Camiaya birlik çağrısı
Toplantıda camiaya birlik ve beraberlik çağrısında bulunan Ay, son iki yıldır büyük sıkıntılar yaşadıklarını, bu süreç sonunda doğru takımı ve hocayı bulduklarını, kendilerini yeniden birlik olmaya teşvik edecek saha içi yapılanmasını da ortaya çıkarttıklarını anlattı.
"Lütfen bunu daha yukarı taşıyacak şartları birlikte yaratalım." diyen Ay, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bursa, sanayicisiyle, iş adamıyla, esnafıyla, bakkalı ve kasabıyla, aile kavramının bütün geleneksel özelliklerini taşımaya devam eden büyük bir şehirdir. Bu şehrin insanı için önce aile gelir. Bursa ekonomisi de gücünü ailelerden alır. Bursa'da doğan ve Türkiye'de, dünyada güçlü bir markaya dönüşen o aileler, Bursaspor'un şanlı tarihinde de önemli bir yere sahiptir. Bursaspor'un geçmişindeki en büyük başarıda, kuşkusuz en önemli pay Yazıcı ailesinindir. Sayın İbrahim Yazıcı o dönemde sadece yönetimini değil, camiayı da büyük bir aileye dönüştürmedeki mücadelesiyle, şampiyonluğun temellerini atmayı başarmıştır. Bursaspor Kulübü, kurulduğu günden bu yana, işte bu şehrin güzide ailelerinin katkılarıyla dimdik ayakta kalabilmiş ve bugün Türkiye'nin en büyük şehir kulübü olmayı başarabilmiştir."
Ay, bugün geldikleri noktada, saha içinde ve dışında kendilerini yeniden birlikte hareket ettirecek, çok büyük hedeflere taşıyabilecek mesajların oluşmaya başladığının altını çizerek, "Ne olur ayrı gayrı olmasın artık. 'Sen oyunu ona verdin, ben buna verdim.' tartışmasına bir son verelim. Doğru takımı ve doğru hocayı bulduğumuza göre, gelin, güzel, güçlü ve birbirine inanan, birbirine sırtını dayayan, büyük bir aile olalım. Gelin bir olalım, birlikte olalım. Şampiyon olurken, 'O sene, bu sene.' demiştik. Şimdi de ekonomik sıkıntıları birlikte aşmak için, 'O sene, bu sene.' diyelim. İkinci kez büyük zafere ulaşmanın ilk adımını, bu sezon birlikte atalım." diyerek sözlerini tamamladı.