Çoğu futbol otoritesinin, Brezilyalı Pele ile birlikte "tarihin en iyi futbolcusu" olarak kabul ettiği, kimilerinin ise Pele'den daha yetenekli olduğunu ileri sürdüğü Maradona, 30 Ekim 1960 tarihinde Arjantin'in başkenti Buenos Aires'te dünyaya geldi.
Yokluk çeken fabrika işçisi bir baba ile ev hanımının çocuğu olan Maradona'nın futbola başladığında hedefi, bir gün efsane olarak ölecek kadar da büyük değildi.
Maradona'nın tek hedefi, yoksul ailesine ev almaktı ve futbolda başarılı olmak dışında alternatif bir planı da yoktu.
Maradona olmanın yolu altyapıdan geçiyor
Futbola erken başlamanın ve altyapıdan yetişmenin ne kadar önemli olduğu Maradona'nın kariyerinde de görülüyor.
Maradona, 8 yaşında keşfedildikten sonra 11 yaşından itibaren altyapıda oynamaya başladı.
12 yaşındayken maçların devre aralarında top ile cambazlık yaparak seyircileri eğlendiriyordu.
15 yaşından itibaren 8 kişilik ailesinin geçimini sağlayan bir futbolcu olmayı başardı.
Futbola mahalle takımı Estrella Roja'da başlayan Maradona, altyapısına girdiği Argentinos Juniors ile 15 yaşında profesyonel sözleşme imzaladı.
Maradona, 1981'de gittiği Boca Juniors'ta şampiyonluk yaşamasının ardından Avrupa'nın büyük kulüplerinden Barcelona'ya transfer oldu, ardından Napoli'de ise efsaneye dönüştü.
Fiziksel eksikliklerini avantaja dönüştürdü
Maradona'da standart bir futbolcudaki fiziki üstünlük yoktu, sıçrama yeteneği de çok zayıftı.
Kısa boylu olmasına rağmen Maradona, futbol zekasıyla 1,65 metrelik boyunu avantaja çevirmeyi bilerek, manevra avantajı, pas, top kontrolü, top sürme yeteneğiyle tüm dezavantajlarını görünmez kılmayı başardı.
Maradona, standart bir futbolcuda aranan özellikler kendisinde bulunmamasına rağmen belki de tarihin en iyi futbolcusu olmayı başararak önyargıları da yıktı ve futbolcu olmak isteyen herkesin gereken çabayı gösterdiğinde hedefine ulaşabileceğini göstermiş oldu.
7 bin 140 metrekare alana sığan başarı hikayesi
Futbolculuğu döneminde Boca Juniors, Barcelona ve Napoli formalarıyla farklı kulvarlarda 9 şampiyonluk yaşayan, Arjantin Milli Takımı'yla 1986 Dünya Kupası'nı kaldırma başarısını gösteren Maradona, futbol tarihine adını altın harflerle yazdırdı.
1984 yılında efsanesi olacağı İtalyan ekibi Napoli'ye transfer olan Maradona, tüm kulvarlarda 259 maçta forma giydi ve 115 gol attı.
Napoli, Maradona sayesinde ligdeki güçlü takımlarla mücadele edebilecek seviyeye ulaşırken, bu dönemde 2 lig şampiyonluğunun yanı sıra birer kez UEFA Kupası, İtalya Kupası ve İtalya Süper Kupası kulübün müzesindeki yerini aldı.
Napoli'nin ardından Sevilla, Newell's Old Boys ve son olarak da eski takımı Boca Juniors'ın formasını giyen Maradona, 1997 yılında aktif kariyerini noktaladı.
Formasını giydiği takımlarda tüm kulvarlarda 588 maça çıkan Maradona, 312 gol kaydetti.
Maradona, Arjantin'in 1986'da müzesine götürdüğü FIFA Dünya Kupası'ndaki üstün performansıyla adını tüm dünyaya duyurdu.
Turnuvanın çeyrek finalinde İngiltere'ye elle attığı golle tartışmaların hedefi olan yıldız oyuncu, aynı maçta topu 60 metre taşıyıp 5 kişiye çalım atarak fileleri havalandırdı. Bu gol, 2002'de FIFA tarafından yapılan oylamada "yüzyılın golü" seçildi.
Maradonalı Arjantin, 1986 Dünya Kupası finalinde Batı Almanya'yı 3-2 yenerek şampiyonluğa uzandı. Maradona, milli takım formasıyla 91 maça çıkarken, 34 gol attı.
Kader ağlarını ördükten sonra
İtalyan kökenli bir Arjantin vatandaşı olan Maradona'nın kariyerindeki en enteresan karşılaşma, Napoli Kulübünün futbolcusuyken 1990 Dünya Kupası yarı finalinde Arjantin forması ile Napoli kentinde İtalya'ya karşı mücadele etmesidir.
Napoli kentinin, takımın efsanesi Maradona ile ülkesi İtalya arasında destek vermek için bir seçim yapmak zorunda kaldığı maç, penaltılara gitmiş, Maradona'nın da penaltıdan gol attığı maçta Arjantin, İtalya engelini aşarak finale kalmıştı.
Bu sonuçla Napoli de dahil İtalya genelinde istenmeyen adama dönüşen ve Napoli'deki bu maç öncesi ve sonrasındaki yıllarda uyuşturucu sorunu, vergi borcu, sorunlu geçen özel hayatı ile gündeme gelen Maradona'nın başarı hikayesinin son günlerine gelinmişti.
Futbol sahası dışında tamamen başarısızlıklarla dolu hayatı
Arjantin'in 1990 Dünya Kupası'nda finale yükselmesi ve finalde Batı Almanya'ya 1-0 yenilmesinin ardından Maradona'nın uyuşturucu bağımlılığı ve özel hayatında yaşadığı sorunlar kamuoyuna yansıdı. Aynı yıl uyuşturucu kullanmaktan 15 ay ceza alan ünlü futbolcu, yasaklı madde kullandığı gerekçesiyle 1994 Dünya Kupası'ndan ihraç edildi.
Bu bağımlılığı yüzünden 2004 ve 2007'de ciddi sağlık sorunları yaşayan Maradona'nın Napoli forması giydiği 1984-1991 yıllarından kalma 37 milyon avrodan fazla vergi borcu, İtalyan yetkililerle sürekli sorun yaşamasına neden oldu.
Maradona saha kenarında da başarısız oldu. Maradona'nın teknik direktörlük hayatı, aktif futbolculuk kariyerinin aksine başarılı geçmedi.
Tarihin en iyi oyuncularından biri olarak gösterilen Arjantinli yıldız, kupalarla dolu bir futbolculuk döneminden sonra başladığı teknik direktörlük kariyerinde hayal kırıklığı yaşatan isimler arasında yer aldı.
Maradona, teknik direktörlük hayatına da ülkesinde adım attı. Argentinos Juniors'tan takım arkadaşı Carlos Fren ile 1994'te Textil Mandiyu, 1995'te ise Racing kulüplerini çalıştıran efsane oyuncu, 2008'de Alfio Basile'nin yerine Arjantin Milli Takımı'nın teknik direktörlüğüne getirildi.
Kamuoyunun da etkisiyle 2010 Dünya Kupası sürecinde milli takımın emanet edildiği Maradona'nın görevine, Arjantin'in çeyrek finalde karşılaştığı Almanya'ya 4-0 yenilerek elenmesinin ardından son verildi.
Sivri dilli olmasıyla tanınan Maradona, 2 yıllık milli takım teknik direktörlüğü süresince de rahat durmadı. Arjantin'in 2010 Dünya Kupası'na katılmaya hak kazandığı, elemelerdeki Uruguay galibiyeti sonrası basın mensuplarına hakaret eden Maradona'ya, FIFA tarafından 2 ay ceza verildi.
Daha sonra El-Vasl, El-Fujairah, Dorados de Sinaloa ve Gimnasia de La Plata takımlarını çalıştıran Maradona, parlak futbolculuk kariyerinin gerisinde kaldı.
Fatih Erel'in Anadolu Ajansı'nda yayınlanan makalesi