Onur Nizamoğlu, Fenerbahçe - Trabzonspor maçını değerlendirdi: Söylemi ete kemiğe büründürmek
Spor yorumcusu Onur Nizamoğlu, Trabzonspor'un Fenerbahçe deplasmanında 1-1 kaldığı mücadeleyi analiz etti.

Oluşturma Tarihi: 2022-03-07 11:32:08

Güncelleme Tarihi: 2022-03-07 11:32:08

Trabzonspor'u yakından takip eden futbol yorumcusu Onur Nizamoğlu bordo mavili ekibin 1-1 berabere kaldığı Fenerbahçe maçını Timetürk'e değerlendirdi.

“Söylemi Ete Kemiğe Büründürmek”

Trabzonspor, belki de Kadıköy deplasmanına ilk kez bu kadar rahat çıkıyordu. Dolu tribünlerin önüne açık ara lider şekilde gelmek atmosfer ile baskıyı absorbe edebilecek husustu.

Kayseri maçındaki orta sahayla başladı Abdullah Hoca fakat o maçta Bakasetas'a verilen oyun kurma görevli yapının değişim olmadan aynı şekilde kalmasını kenara bir eleştiri notu olarak düşelim. Zira kapanan Kayserispor orta sahasını açamamakla beraber fazlaca top kayıpları yaşanmıştı. Bu sefer karşıda mücadele gücü daha yüksek bir orta saha vardı. Nitekim yapının aynı kalması oyun kurulumunu sekteye uğratmakla beraber önde presten taviz vermeyen Fenerbahçe'ye atmosfer ile birlikte momentum getirdi.

İsmail Kartal sağ bekte Osayi ile başlamasının karşılığını ziyadesiyle aldı. Hem savunma tarafında birebirlerde yılmamakla birlikte diğer taraftan savunma yardımı konusunda da eksik Nwakaeme'nin tarafını geçişlerde rahatça işledi. Maç boyunca Fenerbahçe de akınlarını genellikle bu taraftan yaptı. Trabzonspor oyunu kurmakta zorlansa da pres karşısında sinmemesi önemliydi. Özellikle Siopis, Ahmetcan Denswil üçgeni özelinde soğukkanlı şekilde topu gezdirerek hataya yer verilmedi.

İrfancan'ın gördüğü kırmızı karttan sonra İsmail Hoca, Mert Hakan'ı sağ tarafa attı. Merkezdeki oluşabilecek boşluklar Crespo'ya emanet de olsa Abdülkadir için bir fırsat doğmuştu. Nitekim fırsatta da toplu topsuz boş alanları değerlendirdi. Kırmızı karttan kısa bir süre sonra da iç koridora attığı koşunun karşılığında içeriye çevirdiği top savunmadan sekerek Nwakaeme'nin önünde kaldı, gol pozisyonu doğurdu ve gol geldi.

Gelinen noktada rakip kendi evinde 10 kişi kalmışken 1-0 öne geçildi. Olabilecek en iyi senaryolardan biriydi kuşkusuz fakat Abdullah Hoca nispeten geçişe dönen oyunu ve dolayısıyla temponun artmasını pek istemiyordu. Bundan ötürü bazı bölümlerde oyun rölantiye alındı ve ikinci yarıda da bu kimlikten kolay kolay vazgeçmedi. Yapılacak 10-15 dakikalık bir tempo ile momentumu yakalayabilir skoru arttırabilirdi oysa. Muhtemelen Hocanın fikri, güçlü yönü takım savunmasıyla 10 kişiye karşı maçı 1-0 bitirebileceği yönündeydi fakat böyle derbilerde anlar her zaman kritik rol oynar. Şöyle ki duran toplardan ligin en az gol yiyen takımı dahi kalesinde basit bir duran top golü görebilir. Yenilen golün öncesinde ve sonrasında bazı hamlelerde de yapılsa, Nwakaeme'nin son anlarda topu direkten de dönse oyun kimliği sonuca eyvallah eden cinstendi.

Bakıldığı zaman böyle bir sezonda Kadıköy'den de galip çıkmak hele de fırsat ayağına kadar gelmişken güzel bir imza olabilirdi fakat Abdullah Hoca, bu maça sıradan bir maç gibi baktığını, her fırsatta vurguladığı “Sadece bir maç, sadece bir galibiyet/mağlubiyet.” söylemini ete kemiğe büründürdü. Sitem edilebilir elbette fakat günün sonunda lider, liderliğinden bir şey kaybetmedi.

Maçın en büyük kazanımı Ahmetcan Kaplan'a gelelim. Süre aldığı her maç oyun aklının sezgilerinin yanında, yaşının ötesinde gösterdiği olgunlukla mest etmeye devam ediyor. Kanaatimce ciddi bir sınavı başarıyla verdi. Fakat bir not düşeyim, ne olursa olsun ayakların en az sahadaki kadar yere bassın, bassın ki biz seni çok daha iyi noktalarda görelim Ahmetcan.