Trabzonspor'u yakından takip eden Onur Nizamoğlu bordo mavili ekibin berabere kaldığı Gaziantep FK maçını Timetürk'e değerlendirdi.
Topa Basmalı!
Lider, kendisinden sonra evinde en çok puan toplayan 2.takım Gaziantep deplasmanına geldi. Bu veriyi bir kenara not edelim. En son yaklaşık 3 ay önce 11'de sahaya çıkan Hamsik nihayet 11'e döndü. Peres'in cezasının bitimiyle Dorukhan ana mevkisine, Hugo'nun dönüşü ile sol beki ikame etmeye Denswil geçti.
Djaniny, Bakasetas ve Siopis'in yokluğunda, yine eldeki 11 kâğıt üzerinde iyiydi. Fakat son yazımda olduğu gibi, denk geldikçe de değindiğim, Trabzonspor'un bu sezon üçlü veya beşli sistemlere karşı sorunlar yaşamasına yine şahitlik ettik. Herkesten önce doğal olarak Abdullah Hoca'nın, bu sisteme karşı takımın sürekli geçişlerden sıkça pozisyon vermesi veya oyunun gitgelli hale gelmesinden hoşnut olmadığına kalıbımı basarım. Normalde Siopis olunca bu hasar azaltılıyordu. O da olmayınca sorun net şekilde hissedildi. Sıkça yapılan tehlikeli kenar ortalarına takım iyi reaksiyon verdiyse de merkezden çok daha fazla tehdide maruz kaldı. Bu aksiyonlardan Uğurcan faktörü olmasa geriye düşülmesi olasıydı.
Diğer taraftan Trabzonspor topla geriden çıkarken Denswil ile birlikte üçlü stoper görünümüne kavuşup sağda Peres, solda Nwakaeme çizgiye bastı. Sol iç koridora Dorukhan, sağ içe de Visca konumlanıp, Abdüş gezici bir 10 görevi üstlendi. Bu organizasyonu ise Hamsik yönetti. Bu anlarda oyun sete oturduğunda 10 dakikalık bir sekansta özellikle sağ taraftan tehlikeler yaratıldı. Buradaki sorun ise, içeri kesilen toplarda ceza sahası içinde 2 isimle gol aranmasıydı. Ön direğe topsuz koşu atan birinin olmaması aksiyonları zayıflattı. Yine de Cornelius'un direkten dönen kafa vuruşu, Hamsik'in attığı kusursuz pasta Visca'nın yakaladığı net fırsatı gol olsa yine farklı şeyler konuşulabilirdi.
İkinci yarı ise tamamen kör dövüşüne sahne oldu. Her iki tarafın ilk yarıya nispeten daha az organize olduğu bir yarıdan yine gol çıkmadı ve Trabzonspor şampiyonluğu belki de 1 hafta daha erteledi. Abdullah Avcı'nın bu sezon özelinde kalan misyonu, takımın üstündeki ölü toprağını atıp bir an önce işi bitirmek ve saha içinde yaşanan aksaklıkları “Önümüzdeki sezon Avrupa'da nasıl yaşamam?” sorusuna yönelmektir.
Mevcut durumda 13-14 puanlık farka rağmen oyun eleştirilerine yer yer katılmakla beraber söylemlerimizi yıkıcı hale getirmemek, biraz topa basmak gerekiyor. Gelinen noktada, rüya gibi bir sezon yaşanıyor. Dile kolay, 40 yıllık hasret bitecek. Bunun öyle sıradan bir hikâye olmasını beklemiyorduk herhalde öyle değil mi? Kolay elde edilebilen bir şey ne kadar kıymetli olur ki?
O yüzden arada kafamızı kaldırıp, puan farkına bakıp, önce “Yahu biz ne yapıyoruz?” sorusunu sorduktan sonra topa basıp bunun tadını çıkarmak gerek hafız…