Trabzonspor'u yakından takip eden spor yorumcusu Onur Nizamoğlu bordo mavili ekibin Beşiktaş deplasmanında aldığı 2-1'lik galibiyeti Timetürk'e değerlendirdi.
Trabzonspor maça her ne kadar Nwakaeme, Hamsik, Bakasetas gibi kare aslarıyla da çıksa gittiği yer Beşiktaş deplasmanıydı. Her ne kadar Beşiktaş da Avrupa'dan yorgun dönse onlar adına çok kritik bir maç olacaktı. 3 puan gün sonunda herkes için önemli fakat lige, Avrupa mesaisinden dolayı pek giremeyen Beşiktaş için elzemdi.
Abdullah Avcı'nın geçen sezondan sonra ilk kez bir maça net şekilde pragmatik baktığını gördük. Kaldı ki rakibiniz yorgun da olsa kendi seyircisi önünde puana bu kadar ihtiyacı varken heybesinde ne var ne yoksa döküp, saldıracağı aşikârdı. Üzerinize geleceği kesin ve az çok ne yapabileceği kestirilebilir bir rakip varsa karşınızda, buna karşı hamle üretme imkânınız doğuyor. Yaratıcılığı merkez üzerinden işleyen Beşiktaş'a karşı merkezde asayişi sağla ve baskıyı kenarlara yönlendir. Maçta gördük ki hafta içerisinde buna yoğun şekilde çalışılmış. Çok sayıda gelen kenar topları ekseriyetle karşılayarak pozisyona mahal vermedi savunma.
Diğer taraftan hücum tarafında da topu kazandığında birkaç hızlı pas ile Nwakaeme ve Djaniny üzerinden direkt geçiş oynayarak sonuca gitme, gafil avlama düşüncesi vardı. Tıpkı geçen sezondaki gibi. Bunu ilk yarıda Bakasetas'ın sakatlanıp oyundan çıkışına kadar pek sağlıklı şekilde gerçekleştiremedi Trabzonspor. Bakasetas verdiği skor katkısıyla sezonun şu ana kadar en kilit isimlerinden olmasına karşın bu maçta varlık gösterememişti. Yerini Siopis'e bıraktıktan sonra ise merkezde çok daha katı ve direnci daha yüksek bir takım oluştu. Kazanılan toplarda da buradan sonra daha yerleşik bir oyun ile etki yaratmaya başladı takım. Hamsik'in araya bıraktığı ilk derin topta Nwakaeme sonunu getiremedi, dönüşünde Larin'in kritik şutunu ise Uğurcan büyük ustalıkla çıkarttı. Çok geçmeden yine Hamsik, bu sefer çok doğru noktaya harika bir koşu gösteren Abdülkadir ile buluşturduğu derin topu Abdüş geri çevirmedi ve soyunma odasına Trabzonspor'u önde soktu.
İkinci yarı da aşağı yukarı benzer senaryo ile devam etti fakat bireysel hatalar zinciriyle yenilen bir gol planları sekteye uğrattı. Sekte diyorum zira planlar bozulmuş olsaydı takım maçtan kopardı. Fakat Trabzonspor'un bu sezonki en büyük alametifarikası geriye düşülen maçlarda, yenilen gollere karşı maç içinde kalınmasını sağlayan, verdiği doğru reaksiyonlardı. Bunu en kritik anda, asıl sınav olan noktada yine gördük. Takım demoralize olmadan, saha içinde kaldı ve duygulara kapılmanın aksine aklıyla oynamayı sürdürdü. Baskı yapan Beşiktaş'a karşı savundu, savundu, bu sırada hamlelerini ihmal etmedi Abdullah Hoca. Yaptığı Yusuf ve Serkan hamlesiyle çekinmediğini ve maçı istediğini gösterdi. Nitekim takım yoğun Beşiktaş baskısında yakaladığı üçüncü ve belki de son fırsatta golü bularak doğru oyunla en önemli galibiyetlerinden birini almış oldu.
Gelinen noktada namağlup ve rakipleriyle puan farkını 12.hafta sonunda 7 puan yaparak Milli araya giren bir Trabzonspor var. Bunu üst düzey bir oyun oynayarak sağlamadı belki fakat böyle bir liderlik tesadüf değil. İstisnasız her maç, ne olursa olsun sahanın içinde kalarak, aklıyla oynayarak sağladı bunu. Bu ufak gibi görünen ciddi bir kazanım. Yine de henüz 12.hafta geride kaldı ve buradan sonraki sınav devre arasına kadar bu dirayeti gösterip gösterememekte. Her şeye rağmen gelinen noktada başarılı bir takım varsa bu Abdullah Avcı'nın eseridir.
Yazıma son verirken, 7 Kasım Kazım Koyuncu'nun doğum günüydü. Trabzonspor'unun sana bu seneki hediyesi liderlik oldu Abi. Kutlu olsun, nur içinde yat…
