Türk futbolunun altın sayfası
Türk futbolunun zirvesi dendiğinde aklımıza 2002 dünya kupası gelir, daha doğrusu A milli takımın dünya üçüncülüğü. Peki bu başarının nasıl geldiğini hafızalarınızda tazelediniz mi?

Oluşturma Tarihi: 2021-04-21 20:53:30

Güncelleme Tarihi: 2021-04-21 20:53:30

Türk futbolu en başarılı yılını milli takım bazında 2002 yılında Dünya Kupası'nda yaşamıştır.

Futbol tarihinde altın sayfa açan A millilerin bu başarısına Türkiye Futbol Federasyonu'nun sitesinde de yer verilmiştir.Gelin isterseniz 2002 yılına gidip tarihi başarıya yeniden göz atalım:

Zirveye adım adım

Türk futbolunun zirve yaptığı tarih 2002'nin yaz mevsimidir. Ancak bu tarihin yaklaşık 2 yıl öncesine gidip Japonya ve Güney Kore'nin ortaklaşa düzenleyeceği Dünya Kupası'nın elemelerinden başlamak gerekir maceraya. Milli Takımımız, Avrupa elemelerinin 4.Grubu'nda İsveç, Slovakya, Makedonya, Moldova ve Azerbaycan'la mücadele etmiştir.

48 yıl sonra dünya kupası finallerine

10 maçın sonunda alınan 6 galibiyet, 3 beraberlik ve 1 yenilgi, İsveç'i geçmeye yetmez. İstanbul'da İsveç'le oynanan maç 2-1 kaybedilince Kuzeyliler grup birincisi olarak Uzakdoğu'nun yolunu tutar, A millilere de Avusturya ile baraj maçı oynamak kalır.Şenol Güneş yönetimindeki Milli Takım da ilk ciddi patlamasını işte bu baraj maçlarında yapmıştır. Viyana'da oynanan ilk maçı Okan'ın golüyle 1-0 kazanarak Türkiye'ye avantajlı bir skorla dönen ay-yıldızlı ekip, Ali Sami Yen Stadı'ndaki rövanşa bu rahatlıkla çıkar ve tarihi bir skorla galip gelerek tarihi bir sonuç elde eder. Milli Takımımıza 5-0'lık galibiyetin yanı sıra tam 48 yıllık aradan sonra Dünya Kupası finallerine katılma hakkını da getirmiştir.

Averajla üst tura çıkılıyor

Finallerde C Grubu'nda Brezilya, Kosta Rika ve Çin'le birlikte yer alan Milli Takımı ilk rakibi, turnuvanın sonunda kupayı kaldıracak olan Brezilya'dır. Ulsan'da 3 Haziran'da oynanan maçta Milli Takım, sahadan 2-1'lik yenilgiyle ayrılır.
9 Haziran'daki rakip Kosta Rika'dır ve maç Incheon'da oynanmaktadır. Milli Takım, 1-1'lik sonuca razı olur. Artık her şey Çin'le oynanacak son maça kalmıştır. Üstelik averaj hesaplarının yapıldığı grupta Brezilya'nın da Kosta Rika'yı farklı bir skorla yenmesi gerekmektedir. 13 Haziran'da Seul'de Çin'i 3-0 yenen Milli Takım, Brezilya'nın da Kosta Rika'yı 5-2 mağlup etmesiyle, averajla da olsa bir üst tura yükselmeyi başarır.

Rakip Brezilya olunca

İkinci turdaki rakip, evsahibi takımlardan Japonya'dır. Milli Takım, Japonya'yı 1-0 yenerek çeyrek finalin kapısını açmıştır.
Yeni rakip Senegal, Fransa'yı yenmiş, Danimarka ile Uruguay'ın da bulunduğu gruptan ikinci sırada çıktıktan sonra İsveç'i elemiş sürpriz bir ekiptir. Milli Takım, Osaka'da son derece keyifli ve heyecanlı bir 90 dakikanın golsüz sona ermesinin ardından uzatmaya giden karşılaşmayı 1-0 kazanır. Türkiye yarı finaldedir artık ve rakibimiz grup maçında 2-1 yenildiğimiz Brezilya'dır.

Dünya üçüncülüğüne doğru

Milliler 26 Haziran'da Saitama'da sambacılarla başabaş bir futbol oynamasına rağmen Brezilya'nın golüne engel olamaz ve final şansını kaybeder. Yeni hedef dünya üçüncülüğüdür bundan böyle. Ve rakip de bir başka evsahibi Güney Kore'dir.
Japonya'dan Güney Kore'ye dönen Milli Takım, 29 Haziran'da Deagu'da Güney Kore'nin karşısına çıkar. Tribünler tamamen evsahibi takım taraftarlarının işgalindedir doğal olarak. Dünya Kupası tarihi zevksiz ve keyifsiz üçüncülük maçlarıyla doludur ama bu kez öyle olmayacaktır. Bir takımın evsahibi, diğerinin ise başarıya bu denli aç oluşu ortaya final gibi bir müsabaka çıkartır. Milli Takımımız, 3-2'lik skor üstünlüğü ile dünya üçüncülüğünü kazanır.

Tribünlere el ele

Ama Türkiye Uzakdoğu'da sadece dünya üçüncülüğünü elde etmekle kalmaz. Deagu'da, kendi evinde kaybetmenin üzüntüsüyle gözyaşlarına boğulan Güney Korelilerin ellerinden tutup tribünleri hep birlikte selamlayan ve kazandıkları zaferi paylaşma büyüklüğünü gösteren futbolcularımız, Fair Play ödülünün de sahibi olmuştur.