Marsh & McLennan ve Zurich Sigorta Grubu'nun stratejik ortaklığıyla hazırlanan ‘2024 Küresel Riskler Raporu', siber güvenlik açıklarının artışını ve gelişmiş teknolojilerin kötüye kullanımını içeren önemli bulgular sunuyor. Küresel Riskler Raporu'na göre; giderek daha güçlü hale gelen genel amaçlı yapay zeka teknolojilerinin kontrolsüz bir şekilde yayılması, önümüzdeki on yıl içinde ekonomileri ve toplumu radikal bir biçimde yeniden şekillendirecek.
Raporun vurguladığı riskler arasında, yapay zekanın gelişmesiyle birlikte yanlış bilgilendirme ve dezenformasyonun siber güvenlik alanında yarattığı tehditler yer alıyor. Son yıllarda dijitalleşmenin hızlanması, bireylerin ve kurumların siber saldırılara karşı daha savunmasız hale gelmesine neden oluyor. Aynı zamanda devletler içinde büyük tehdit oluşturuyor.
Siber suçlar, kimlik avı yöntemleriyle yaygınlaşarak daha fazla insanı hedef alıyor
Gelişen teknolojiler, siber saldırıları daha erişilebilir hale getirirken, organize suç grupları da bu yeni araçları kullanarak daha karmaşık ve riskli iş modellerine geçiş yapıyor. Siber suçlar, özellikle azınlık dillerinde kimlik avı gibi yeni yöntemlerle yaygınlaşarak, daha fazla insanı hedef alıyor. Bu durum, bireyler ve şirketler için ciddi riskler yaratırken, hükümetlerin otoritesine meydan okuma ve devletlerin bölgesel kontrolünü tehdit eden şiddet olaylarına yol açma potansiyeline de sahip. Gelecek 10 yıllık zaman diliminde teknolojik risklerin şiddetinin artması bekleniyor.
Yanlış bilgilendirme hem ekonomik istikrarı zayıflatıyor hem de toplumdaki kutuplaşmayı derinleştiriyor. Özellikle sosyal medya ve dijital platformlar üzerinden yayılan dezenformasyon kampanyaları, bu durumu daha da karmaşık hale getiriyor. Bu tür yanıltıcı bilgiler, siber güvenlik önlemleri ve risk yönetim stratejilerini olumsuz yönde etkiliyor.
“Siber suçlar ekonomik ve sosyal yapıları kökten tehdit ediyor”
Raporun dikkate çektiği en önemli konu başlıklarından birinin teknolojik gelişmeler ve bunun beraberinde gelebilecek siber riskler olduğunun altını çizen Marsh Türkiye CEO'su Yeşim Aksüt, “Yüksek ve düşük gelirli ülkeler arasındaki dijital uçurum, bu teknolojilerin sağladığı faydaların ve risklerin dağılımında belirgin bir eşitsizliğe yol açacak. Teknolojik açıdan savunmasız olan ülkeler ve topluluklar, ekonomik üretkenlik, finans, iklim, eğitim ve sağlık hizmetleri gibi alanlarda istihdam yaratımını etkileyen turboşarjlı yapay zeka atılımlarından dijital olarak izole edilerek daha da geri kalacak. Siber güvenlik, yalnızca teknolojiye erişimi olan ülkeleri değil, küresel çapta tüm toplumları etkileyen bir mesele haline geldi. Yapay zeka tarafından oluşturulan sahte içerikler, deepfake teknolojisi, siber suçluların saldırılarının yalnızca birkaç örneğini oluştururken, bu durum ekonomik ve sosyal yapıları kökten tehdit ediyor” dedi.
“Yapay zekanın kötü niyetli aktörler tarafından kullanılmasını önlemek için ulusal ve uluslararası iş birlikleri gerekiyor”
Her bir birey ve kurumun siber güvenlik risklerini azaltması konusunda proaktif olması gerektiğini belirten Yeşim Aksüt, “Siber saldırılara karşı önleyici tedbirler almak, siber güvenlik stratejilerinin temelini oluşturmalı. Risk değerlendirmeleri ve güvenlik testleri düzenlemek, potansiyel zafiyetleri tespit etmeye yardımcı olacaktır. Çalışanların siber güvenlik konusunda eğitim alması ve bilinçlendirilmesi kritik öneme sahip. Kurumlar, çalışanlarına siber güvenlik eğitimleri düzenlemeli ve farkındalık artırıcı programlar uygulamalıdır. Şirketler, güvenlik yazılımlarına ve donanımlarına yatırım yaparak siber tehditlere karşı savunmalarını güçlendirmeli. Siber güvenlik tüm toplumun sorumluluğu. Siber güvenlik tehditlerine karşı koymanın en etkili yollarından biri, kamu farkındalığının artırılması ve eğitim yoluyla korunma yollarının güçlendirilmesidir. Ayrıca teknolojik yeniliklerin yanı sıra, yapay zekanın kötü niyetli aktörler tarafından kullanılmasını önlemek için ulusal ve uluslararası düzeyde iş birliği yapılması gerekiyor” dedi.
Kaynak: bthaber