Yazının icadı ile medeniyetin ortaya çıkışı oldukça yakındır. Ancak yazı bu kadar uzun zamandır kullanılıyor olmasına rağmen halkın okur yazar olması ve günümüze kadar gelecek eserler yaratılması ancak matbaanın icadı ile olmuştur. Bugün bildiğimiz anlamdaki matbaa 15. yüzyıl Avrupa'sında icat edilmiş olmasına rağmen daha basit bir matbaa sistemi yüzlerce yıldır Çin'de kullanılmaktaydı.
Modern matbaanın icat edilmesinin nedeni para kazanmaktı. Anlaşılır bir durum. Ancak mucidinin bile aklına gelmeyen şey, matbaa sayesinde Avrupa'da bir aydınlatma hareketinin başlamasıydı. Matbaanın Osmanlı İmparatorluğu'na gelişi ise aslında düşündüğümüz kadar geç olmadı. Gelin matbaayı kim, ne zaman icat etti sorularına yakından bakalım ve Osmanlı'ya matbaa ne zaman geldi sorusunun gerçek yanıtını görelim.
İlk matbaa, Antik Çin'de icat edildi:
Orta Asya komşularımız olan Çinlilerin barut ve kağıt gibi pek çok icadın mucidi olduğu ama kapalı bir kültür oldukları için bunu dünyaya duyuramadıklarını biliyoruz. Ancak matbaa gibi teknik anlamda oldukça gelişmiş bir makinenin de Çinliler tarafından icat edildiğini duymak eminiz herkes için şaşırtıcı olacaktır.
Antik Çin'de matbaanın ilk örnekleri ile milattan sonra 3. yüzyılda karşılaşıyoruz. Fakat bu ilk matbaa, boyalı bir tahtanın kumaş üzerine basılması prensibiyle çalışıyordu. Çin'in Tang Hanedanlığı dönemine yani milattan sonra 6 ile 10. yüzyıl arasına geldiğimiz zaman matbaa tekniklerinin oldukça gelişmiş olduğunu görüyoruz.
Çin alfabesinde gördüğümüz her bir karakter ayrı bir kelime olduğu için görece daha kolay basılıyordu. Tahtalara harf şekli veriliyor ve çam reçinesi, mum, kül gibi malzemelerden üretilen bir mürekkep kullanılarak kağıda basılıyordu. Bu teknik kullanılarak basılmış ve günümüze kadar gelmiş ilk eser milattan sonra 868 tarihli Elmas Sutra isimli eserdir. Elmas Sutra bugün İngiltere'nin başkenti Londra'daki British Library'de bulunuyor.
Matbaa kullanılan tek antik yer Çin değil:
Çinlilerin kullandığı ilkel denilebilecek matbaa teknikleri Çin ve çevresindeki pek çok millet tarafından da kullanılıyordu. Çin alfabesine benzer bir alfabe kullanan Korelilerin de ahşap ve metal bloklar kullanarak baskı yaptıkları biliniyor. Bu tür bir baskı tekniğinin geliştirilmesi ve eserlerin basılmasının en büyük nedeni olarak dini değerler ön plana çıkıyor.
11. yüzyılda Çinli bir köylü olan Bi Sheng'in yeni tekniklerle geliştirdiği matbaa sisteminde basılan eserlerin büyük bölümü Taoist ve Budist metinlerden oluşuyordu. Asya bölgesinde Budist inancın yayılmasının en büyük nedeni olarak bu metinler görülüyor. 14. yüzyıl Yuan Hanedanlığı döneminde Çin'in matbaa sisteminin iyiden iyiye geliştiği de bilinen gerçeklerden bir tanesi.
Modern matbaayı kim, ne zaman icat etti?
Çin'in işe yarar olsa bile yine de seri üretime izin vermeyen matbaasının modern versiyonu, 1448 yılında Alman kuyumcu Johannes Gutenberg tarafından icat edildi. Aslında Çin'de olduğu gibi Avrupa'nın farklı bölgelerinde de ilkel matbaa makineleri kullanılıyordu. Ancak Johannes Gutenberg tarafından geliştirilen sistem çok daha verimliydi ve seri üretime uygundu.
Johannes Gutenberg, pek çok farklı makineden farklı parçalar alarak bunları bir baskı tekniği yapmak için birleştirdi. Sonuçta mürekkep boyalı metal plakalar hızla kağıda basılacak hale geldi. Hatta yapılan bu sistemi, günümüz otomasyona dayalı seri üretim hatlarının atası olarak kabul etmek bile mümkün. Gutenberg tarafından matbaada ilk basılan eser neydi?
Johannes Gutenberg, matbaayı icat ettiği zaman bastığı ilk eser incil oldu. Bugün Gutenberg İncili olarak adlandırılan bu eserden 200 tane basıldığı düşünülüyor. Bu baskılardan yalnızca 22 tanesi günümüze ulaşabilmiştir.
Johannes Gutenberg'in bir matbaa icat etmesinin nedeninin seri kitap basmak ve para kazanmak olduğu düşünülüyor. Fakat neden ilk olarak bir incil bastığı tam olarak bilinmiyor. Ancak hepimiz biliyoruz ki 15. yüzyılda kilise baskısı altında ezilen Avrupa halkı aynı zamanda dinini bile bilmiyordu. Matbaa ile birlikte basılan dini eserler sayesinde Avrupa aydınlanması ve reform hareketleri başladı. Matbaa gerçekten dünyayı değiştirdi mi?
Matbaanın yarattığı etkide biraz da kaderin rolü olduğunu kabul etmek gerekiyor. Johannes Gutenberg matbaayı icat ettiği zaman Avrupa içine düştüğü korkunç kara veba salgınının etkilerinden kurtulmaya başlamıştı. Veba süreci ne kilise ne de yönetim tarafından doğru düzgün idare edilmediği için zaten Avrupa halkının kiliseye olan güveni büyük oranda azalmıştı.
Tüm bunların üstüne halk, inandığı dinin kutsal kitabını kendi dilinde okumaya başlayınca aslında yüzlerce yıldır kilise tarafından nasıl kandırıldığını anladı. Martin Luther gibi isimlerin bu halk hareketini alevlendirmesi sonucu aydınlanma ve reform hareketleri başladı. O dönem başlayan bu değişim hareketi, uzun yıllar Avrupa'yı dünyanın merkezi haline getirecek Sanayi Devrimi'nin de temelleri atmış oldu.
Matbaa Osmanlı'ya ne zaman geldi?
Gelelim belki de en merak edilen konuya; matbaa Osmanlı'ya neden geç geldi? Şöyle sormak daha doğru olacak, matbaa Osmanlı'ya gerçekten geç mi geldi? Alakası bile yok. Osmanlı İmparatorluğu'nda ilk matbaa, imparatorluğun başkenti olan İstanbul'da 1493 yılında İspanyol göçmenler David ve Samuel İbn Nahmias Kardeşler tarafından kuruldu. Bu matbaada basılan ilk eser Yakup ben Asher'in Arba'ah Turim adlı eseridir.
İlk matbaa sonrası art arda Selanik, Edirne, İzmir'de de matbaalar açıldı. Matbaalarda Türkçe ve Arapça eser basmak yasaktı. Bu nedenle matbaacılık faaliyetleri gayrimüslimlerin elindeydi. 1567 yılında ilk Ermeni matbaası, 1627 yılında da ilk Rum matbaası kuruldu. Bu süreçte pek çok matbaa açılmış ve pek çok eser basılmıştır.
Takvimler 1727 yılının 17 Aralık'ını gösterdiğinde ise ilk Türk matbaası İbrahim Müteferrika tarafından kuruldu. Bu matbaada basılan ilk Türkçe kitap olan Vankulu Mehmet Paşa'nın Vankulu Lügati adlı eseri ancak 31 Ocak 1729 yılında basılabilmiştir. Yani matbaa bize gelmiş ama biz matbaa ile pek anlaşamamışız gibi görünüyor.
Kaynak: webtekno.com