Teknolojinin gündelik yaşamın her alanına sızdığı bir çağda yaşıyoruz. Eskiden sadece bir araç olan yapay zekâ, bugün birçok insan için sohbet arkadaşı, dert ortağı, bilgi kaynağı, hatta duygusal destek aracı haline geldi. Özellikle genç kuşak, yapay zekâsız bir gelecek düşünemiyor. Ancak bu yakınlaşmanın psikolojik ve toplumsal etkileri üzerine uzmanlar uyarıyor.
Bilişim uzmanı Prof. Dr. Ali Murat Kırık, yapay zekânın henüz insan gibi hissetme yeteneğine sahip olmadığını, ancak veri tabanlı örüntülerle duyguları taklit edebildiğini vurguladı.
“Yapay zekâ tabanlı sohbet botları, kişiselleştirilmiş yanıtlar oluşturabiliyor. Önceki mesajları ve kullanıcı tercihini analiz ederek ‘empati benzeri' tepkiler verebiliyorlar,” diyen Kırık, bu sistemlerin insan etkileşimine benzer deneyimler sunduğunu ancak gerçek duygusal anlayıştan uzak olduğunu ifade etti.
Buna rağmen yalnızlık çeken bireyler için yapay zekânın kısa vadeli rahatlama sağlayabileceğini söyleyen Kırık, bu sistemlerin insan ilişkilerinin yerine geçmemesi, tamamlayıcı olarak kullanılması gerektiğini savundu.
Psikolojik danışman Aleyna Nazlıcan Yıldız, yapay zekânın bireyin sosyal hayatını nasıl şekillendirdiğini psikolojik açıdan değerlendirdi.
“Yapay zekâ ile iletişim, bazı bireyler için huzur verici olabilir, ancak bu sürekli hale geldiğinde gerçek insan ilişkilerini zayıflatır,” diyen Yıldız, bu durumun özgüven eksikliği, iletişim becerilerinde gerileme ve duygusal yalnızlık gibi sonuçlara yol açabileceğini belirtti.
Yıldız, şu çarpıcı cümleyle uyardı:
“Yapay zekânın omzuna yaslanıp birlikte gözyaşı dökemezsiniz.”
-
Gerçek dostluk, birlikte geçirilen zaman, kriz anlarında verilen destek ve karşılıklı bağlılıkla inşa edilir.
-
Yapay zekâ ile sohbet, bu anlamlı bağın yerini tutamaz.
-
Yıldız'a göre yapay zekâya aşırı bağlılık, bireyin kendini ifade etme, empati kurma ve ilişki yönetimi becerilerini törpüleyebilir.
BİLİNÇSİZ YAKLAŞIM PSİKOLOJİK RİSKLER DOĞURUYOR
Psikolojik danışman Aleyna Nazlıcan Yıldız, yapay zekâ ile aşırı ve bilinçsiz etkileşimin bazı psikolojik bozuklukları tetikleyebileceğini belirtti:
-
Sosyal izolasyon ve depresyon riski: Yapay zekânın "mükemmel yanıtları", gerçek insanlarla iletişim kurmayı zorlaştırabilir.
-
Anksiyete: İş dünyasındaki yapay zekâ uygulamaları, iş kaybı ve mahremiyet kaygılarını artırabilir.
-
Obsesif kompulsif bozukluk (OKB): Bilgiye ulaşma ihtiyacı kontrolsüz hale geldiğinde takıntılı düşünceler ortaya çıkabilir.
Uzmanlara göre: Hayır.
Yapay zekâ insan ilişkilerinin yerini tutamaz. Ancak doğru şekilde kullanıldığında sosyal bağları destekleyici, tamamlayıcı bir rol üstlenebilir. Bu sebeple, yapay zekâyı bir araç olarak görmek, onunla kurulan bağı gerçeklikten kopmadan yönetmek en sağlıklı yaklaşım olarak öne çıkıyor.
Sabah