Robert Fisk: Bin Ladin ihanete uğradı
The Independent'ın ünlü Orta Doğu muhabiri, Usame Bin Ladin'in öldürülmesini ve arkasındaki soru işaretlerini değerlendirdi. Fisk, eğer El-Kaide lideri öldürülmediyse, ABD Başkanı Barack Obama'nın seçimi kaybedeceğini söyledi.
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-05-03 18:13:53
Robert Fisk* / TIMETURK
Orta yaşlı bir hiçlik, tarihin alt ettiği siyasi bir başarısızlık, Orta Doğu’da milyonlarca Arap demokrasi ve özgürlük isterken dün Pakistan’da öldü. Ardından dünya delirdi.
Doğum belgesini vermesinden mütevellit dipdiri Amerikan Başkanı, eski İngiliz İmparatorluğu Ordusu’ndaki bir binbaşının adını taşıyan kasabada öldürülen Usame bin Ladin’in defin ruhsatını sunmak için gecenin bir yarısında ortaya çıktı.
Bize söylenen kafasına tek kurşundu. Fakat cesedin Afganistan’a gizli uçuşu ve aynı derecede gizli şekilde denize gömülmesi? Bedeninin ürkütücü ve garip imhası, (aman, türbesi olmasın) en az o ve kötücül örgütü kadar tüyler ürperticiydi.
Amerikalılar, neşeden sarhoş oldu. David Cameron, “ileriye doğru büyük bir adım” olduğunu düşündü. Hindistan, “muzaffer bir dönüm noktası” olarak niteledi. İsrail Başbakanı Netanyahu, “dillere destan bir utku” diye böbürlendi. Fakat 9/11’de 3 bin, Orta Doğu’da sayısız ölen Amerikalı, Irak ve Afganistan’da ölen yarım milyon Müslüman ve Bin Ladin’i arayarak geçen 10 yılın ardından, dua edelim de başka “dillere destan utku” olmasın. İntikam saldırıları? El-Kaide’yle doğrudan bağlantısı olmayan Batı’daki küçük grubumsulardan belki gelebilir. Emin olun, birileri şimdiden “Şehit Usame Bin Ladin Tugaylarını” kafasında kuruyordur. Belki Afganistan’da ve Taliban içerisinde.
Lakin son 4 aydır Arap dünyasındaki kitlesel devrimler, El-Kaide’nin siyaseten öldüğü anlamına geliyordu. Bin Ladin dünyaya, aslında bana şahsi olarak, Arap dünyasındaki Batı-yanlısı rejimleri, Mübarek ve Bin Ali’lerin sultalarını yıkmak istediğini söylemişti. Yeni bir İslam Halifeliği kurmak istiyordu. Fakat son birkaç ay içinde, milyonlarca Müslüman ayaklandı. İslam için değil özgürlük ve
demokrasi için kendi şahadetlerine hazırdılar. Bin Ladin bu zorbalardan kurtulmadı. Halk kendisi yaptı. Halife de istemediler.
Bu kişiyle 3 kere görüştüm ve sormadığım geriye tek bir soru kaldı. Bu sene ortaya çıkan ve İslam’dan ziyade ulusal bayraklar altında (El-Kaide’nin katletmekten mutluluk duyacağı) Hıristiyanlar ile Müslümanların birlikte gerçekleştirdiği devrimleri seyrederken ne düşündü?
Onun bakışına göre, başarısı üyelik için kart gerektirmeyen El-Kaide’nin yaratılmasıydı. Bir sabah uyanıyordunuz ve El-Kaide’de olmak istiyordunuz. Orada da oluyordunuz. Kurucusu oydu. Fakat asla aktif-katılımlı bir savaşçı değildi. Mağarasında bilgisayar, bombaları patlatmak için telefonu da yoktu.
Desteğimizle tartışmasız hâkimiyet süren Arap diktatörlerin ekserisi, Amerikan siyasetini suçlamaktan çekinirlerdi. Sadece Bin Ladin bu tür şeyleri söylerdi. Araplar, büyük binalara uçakları sürmeyi düşünmedi, fakat söylemek istediklerini söyleyen bu adama gıpta ettiler. Ancak artık artan şekilde bu tür şeyleri söyleyebiliyorlar. Bin Ladin’e ihtiyaçları yok. Artık o bir hiçlik oldu.
Mağaralardan söz açmışken, Bin Ladin’in vefatı Pakistan’ı fecaat bir duruma soktu. Aylardır Başkan Ali Zerdari, Bin Ladin’in Afganistan’da bir mağarada yaşadığını söylüyordu. Ancak Pakistan’da bir malikânedeymiş. İhanete mi uğradı? Elbette. Ya Pakistan ordusu ya da Pakistan İstihbaratı tarafından.Muhtemelen her ikisi de. Pakistan, nerede olduğunu elbet biliyordu.
Ülkenin askeri akademisine ev sahipliğini yapan (1853’teki İngiliz Ordusu’ndaki Binbaşı James Abbott tarafından kurulan) Abbotabat’da aynı zamanda Pakistan Kuzey Ordusu İkinci Tümeni’nin de karargâhı da yer alır. Hemen hemen bir sene önce, başka bir “dünyanın en çok aranan adamı”, Mumbai katliamından sorumlu olduğu düşünülen grubun lideriyle röportaj yapmak istedim. Onu Pakistan’ın Lahor’unda buldum, ellerinde makineli tüfeklerle, üniformalı Pakistanlı polislerin koruması
altında.
Tabi ki cevapsız bariz bir soru daha var; Bin Ladin’i canlı yakalayamazlar mıydı? CIA, Donanma, ABD Özel Kuvvetleri ya da hangi Amerikan ekibi onu öldürdüyse, üzerine atacakları bir ağ da mı yoktu? Barack Obama, ölmesine karar verdi. Eski zamanlarda, “adalet” bir süreçti, bir mahkeme, bir duruşma, bir savunma, bir yargılamaydı. Saddam’ın oğulları gibi Bin Ladin de öldürüldü. Elbet, canlı yakalanması istenmedi. Öldüğü oda, yerden tavana kan revan içerisindeydi.
Fakat bir mahkeme, Bin Ladin’den daha çok başkalarını endişelendirirdi. Nihayetinde, Afganistan’ Sovyet işgali esnasında CIA’deki ilişkilerini ya da Suudi Arabistan’ın istihbarat başkanı Prens Türkî ile İslamabad’daki sıcak görüşmelerini anlatabilirdi. Tıpkı, binlerce gazla öldürülen Kürt yerine 153 kişinin cinayetiyle yargılanan Saddam gibi. Bu gazın Amerika’dan geldiğini, Donald Rumsfeld’le dostluğunu, İran’ı 1980’de işgal ettiğinde ABD yardımından bahsedemeden asıldı.
Gariptir, 11 Eylül 2001’deki insanlığa karşı işlenen uluslararası suçlar için “en çok aranan kişi” o değildi. Vahşi Batı statüsünü, El-Kaide’nin Afrika’daki ABD elçiliklerine ve Dahran’daki ABD kışlalarına önceki saldırılarının ardından elde etmişti. Sürekli Cruise füzelerini beklerdi. En azından ben tanıştığımda öyleydi. Daha önce de 2001’de Tora Bora dağlarında, korumaları savaşmasını
engellediğinde de ölümü bekliyordu. Zamanının bir kısmını Karaçi’de geçirirdi, oraya takıntılıydı. Hatta bana Pakistan başkenti duvarlarındaki Bin Ladin-yanlısı grafiti resimlerini göstermiş, şehrin imamlarını övmüştü.
Diğer Müslümanlarla ilişkileri gizemliydi. Afganistan’da tanıştığımda başlarda Taliban’dan korkuyordu. Geceleyin eğitim kampından Celalabat’a gitmeme izin vermemişti. Ertesi günkü yolculuğumda beni koruması için El-Kaide teğmenlerini yanıma vermişti. Takipçilerinin hepsi sapkınlar olarak gördükleri Şia Müslümanlarından ve kâfirler dedikleri diktatörlerden de nefret ediyordu. Buna rağmen Amerikan işgalcilerine karşı Irak’ın eski-Baasçılarıyla ilişkiye hazırdı. CIA’nin görmezden geldiği bir videoda aynen böyle söylemişti. Asla Hamas’ı övmedi ve İsrail’in eline (her zamanki gibi) koz veren dünkü “kutsal savaşçı” tanımına da güç bela uyardı.
2001’den bir yıl sonra, Bin Ladin’le endirekt zayıf bir bağlantı kurabildim. Pakistan’daki gizli bir yerde güvenilir El-Kaide dostlarından biriyle buluştum. 12 soru yazdım. Bariz ilk soru, 2 Müslüman ülkenin ABD işgaliyle sonuçlanan eylemlerinden ne tür bir zafer beklediğiydi? Haftalarca cevap gelmedi. Sonra bir hafta sonu, ABD’de Saint Louis’te ders vermeyi beklerken, El-Cezire’nin Bin Ladin’in yeni bir video yayınladığı söylendi. Benden bahsetmeden, tek tek, tüm 12 sorumu cevapladı. Evet, Amerikalıların Müslüman dünyaya gelmesini istemişti. Böylece onları yok edebilecekti.
Wall Street gazetecisi Daniel Pearl kaçırıldığında, The Independent’ta hayatını kurtarması için Bin Ladin’e yalvaran uzun bir yazı yazdım. Afgan sınırında dövüldüğümde, Pearl ve hanımı bana bakmışlardı. Hatta Pearl, bana iletişim defterini bile vermişti. Çok daha sonra, Bin Ladin’in yazımı üzüntüyle okuduğu söylendi. Ancak Pearl çoktan öldürülmüştü. En azından öyle söyledi.
Buna rağmen Bin Ladin takıntıları, kendi ailesini bile parçaladı. Bir eşi onu terk etti, iki de Pazar günkü Amerikan saldırısında öldürülmüş görünüyor. Oğullarından Ömer’le 1994’te babasının yanındayken tanıştım. Yakışıklı bir çocuktu ve mutlu olup olmadığını sordum. İngilizce bana “evet” dedi. Fakat geçen sene, Yaşayan Bin Ladin (Living Bin Ladin) adında bir kitap yazdı. Babasının kimyasal silah deneyi esnasında köpeciklerini nasıl öldürdüğünü anlattı ve onu “kötücül” olarak tanımladı. Kitabında, tanışmamızı hatırladığını ve mutlu olmadığı için hayır demiş olması gerektiğini yazdı.
Dün öğlen sularında, Araplardan 3 çağrı aldım. Hepsi Amerikalıların öldürdüğü kişinin Bin Ladin’in dublörü olduğundan emindi. Tıpkı birçok Iraklının Saddam’ın oğullarının 2003’te öldürüldüğüne ya da Saddam’ın gerçekte asıldığına inanmaması gibi. Zamanı gelince, El-Kaide bize söyler. Tabi ki eğer hepimiz hatalıysak ve o dublörse. Gerçek Bin Ladin’den başka bir video ikram edilecek ve Başkan Barack Obama önümüzdeki seçimi kaybedecek.
* The Independent’ın ünlü Orta Doğu muhabiri.
Bu makale Oğuz Eser tarafından Timeturk.Com için tercüme edilmiştir.
SON VİDEO HABER
Haber Ara