Dolar

34,8663

Euro

36,6393

Altın

3.026,36

Bist

10.061,86

İsrail'in kurulduğu 'büyük felaket' günü

Türkçe karşılığı felaket günü olan Arapça Nakba kelimesi, Filistinliler açısından felaket olarak olarak görülen İsrail Devleti'nin bağımsızlık ilanını ve ardından gelişen olayları nitelemek için kullanılır. Bu nedenle İsrail'in bağımsızlığını ilan ettiği tarih olan 14 Mayıs 1948 tarihini takip eden gün olan 15 Mayıs 1948 Nakba Günü olarak sembolleşmiştir.

11 Yıl Önce Güncellendi

2014-05-15 12:00:36

İsrail'in kurulduğu 'büyük felaket' günü
TIMETÜRK / Haber Merkezi

1947 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun aldığı ve çoğunluk planı olarak bilinen tasarı doğrultusunda Filsitin'de Yahudilere ve Araplara ait iki devletli çözüm kabul edilmiştir. Oysa Filistin'deki Arap halkı bu karara karşı çıkmıştır

 Çoğunluk planının yani iki devletli yapının çözüm aracı olarak Birleşmiş Milletler'de kabulünün ardından ise bu karara karşı çıkmıştır. Çoğunluk planı; 33 lehte, 13 aleyhte ve 10 çekimser oyla kabul edilmiştir. Aleyhte oy veren ülkeler ise şunlardır:

"Afganistan, Hindistan, Irak, İran, Küba, Lübnan, Mısır, Pakistan, Suudi Arabistan, Suriye, Türkiye, Yemen, Yunanistan"
İsrail, 14 Mayıs 1948 tarihinde Birleşik Krallık'tan bağımsızlığını ilan etmiştir. 14 Mayıs'ı 15 Mayıs'a bağlayan gece gerçekleşen bu ilanın ardından beş Arap ülkesi İsrail'e karşı askeri operasyona başlamıştır. Bu olay 1948 Ara-İsrail savaşının da başlamasına neden olmuştur. İsrail Savunma Kuvvetleri, Mısır, Suriye, TransÜrdün, Lübnan ve Irak kuvvetlerine karşı başarı kazanmıştır. Bunun yanında Filistin coğrafyasında Araplara devlet kurmaları için bırakılan toprakların da yarısını işgal etmiştir.

Savaşın ardından İsrail, savaş sırasında topraklarını terk ederek gitmek zorunda kalan Filistinli Arap mültecilerin çok büyük çoğunluğunun geri dönüşüne izin vermemiştir. 1949 ateşkes sınırları ile İsrail kontrolünde kalan topraklardaki evlere, ki bunların çoğu ya yıkılmış ya büyük zarar görmüş yada mülkiyet hakları parayla ödenmiştir, kaçan Arap mültecilerin dönüşünü engelleyen İsrail yönetimi, Filistin-İsrail sorununda önemli ve çözülemeyen bir başlık olan mülteci sorununun da başlamasına neden olmuştur.


Nakba günü, 1948 yılından itibaren ölen yada öldürülen Filistinlileri anmak, yaşanan sürgünün yada göçlerin sonucunda kaybedilen toprakların, malların, mülklerin ve hakların yasını tutmak için her yıl 15 Mayıs tarihinde Filistinliler tarafından anma günü olarak geçirilir ve Filistin devletinin de resmi tatil günlerinden biridir.

Günümüzde İsrail'de Miladi takvime göre 15 Mayıs'ta ( Miladi takvimle 19 yılda bir aynı tarihte 15 Mayıs'ın çakıştığı Yahudi takvimine göre bile olsa), İsrail'in bağımsızlık kutlamalarının paralelinde Filistinliler ve Araplar tarafından felaket günü anmaları, protestolar ve gösteriler yapılmaktadır.

1998 yılında Yaser Arafat'ın da katıldığı törenlerde 1 milyon kişinin katılımıyla toplu olarak Nakba gününün anılmasına başlanmış ve felaketin canlı tutulması için çeşitli yerlerde gösteriler yapılmıştır.

2003 ve 2004 yıllarında Londra ve New York'ta da gösteriler düzenlenmiştir. Nakba günü İsrail Savunma Kuvvetleri ile Filistinliler arasında Batı Şeria ve Gazze'de çatışmaların en çok yoğunlaştığı yıllık dönemdir.

2006 yılında İsrail Meclisi Knesset'in Arap milletvekili Dr. Azmi Bishara, İsrail gazetesi Maariv'e verdiği demeçte şöyle demiştir:

"Bağımsızlık günü sizin tatiliniz, bizim değil. Biz bu günü felaket günü (yevm an-nakba) olarak hafızalarımıza kazıdık, ki bu 1948 yılında Filistin ulusunun yaşamış olduğu trajediyi ifade eder."

2009 yılının Mayıs ayında ise Avigdor Liberman'ın başında olduğu aşırı sağcı Evimiz İsrail Partisi (Yisrael Beitenu Party), nakba gününde yapılacak olan gösterilere katılanların tutuklanmasını ve nakba gününde yapılacak olan anma etkinliklerinin yasaklanmasını sağlayacak bir yasa tasarısı üzerinde çalıştıkalarını açıklamıştır.


NAKBA ''BÜYÜK FELAKET'' günü nedir. Filistin ve bütün Müslümanların ''Felaket Günü'' bilmeyenler için.....


İsrail için “Filistin” sözcüğü lanetli gibidir. Çünkü Filistin yok edilemeyen bellek, direnişin en güçlü biçimlerinden biridir. Ama İsrail için "Filistin" sözcüğünun karşılığı neyse Filistinliler için Nakba da o kadar günceldir.

4,5 MİLYON FİLİSTİNLİ MÜLTECİ

Nakba... Filistin topraklarının işgal edilerek 15 Mayıs 1948'ta İsrail devletini kurulmasına verilen adı. Tam olarak karşılamasa da Türkçe'ye ‘felaket’, ‘yıkım’ ya da ‘facia’ olarak çevriliyor. Nakba, bir halkın bilinçli olarak yıkımı, bilinçli olarak felakete uğratılması, bir ülkenin ve vatandaşlarının çok planlanlı bir biçimde yakılıp yıkılması demek. Arap aydını Konstantin Zureyk tarafından Ağustos 1948’te ortaya atılan Nakba "sürmekte olan" olarak kullandı. Zira 500’den fazla Filistin köyünün haritadan silinmesi 1948’te değil, "siyonist fethi" takip eden yıllar içerisinde gerçekleşti. 1880’lerde Filistinlileri topraklarından sürme mücadelesi Kasım 1947’de doruk noktasına ulaşarak devam etti. Öyle ki siyonist güçler 14 Mayıs 1948’ten önce 700 bin Filistinliyi topraklarından sürdü. 1950’lerde ve 1967 sonrasında da yüzbinlerce Filistinli topraklarından sürüldü.

1948 yılından bu yana Filistin topraklarının yüzde 78’i işgal edildi. Filistinlilerin en az yüzde 60’ı ya göç etmiş durumda ya da topraklarına uzakta bulunan mülteci kamplarında yaşıyor. Bugün 4 milyon 700 bin Filistin'in topraklarında uzakta yaşamak zorunda bırakılıyor. Sadece ağır çekim soykırımın yaşandığı Gazze’deki 1.5 milyon Filistinli kuşatma koşullarında hayatta kalmaya çalışıyorlar, yüzbinlercesi İsrail tarafından hukuksuz bir şekilde tutuklanıyor veya öldürülüyor.

128 YILDIR SÜREN BİR ÇAĞ


New York Colombiya Üniversitesi Arap Politikaları bölümünde yardımcı profesör olarak görev yapan Joseph Massad, Nakba'yı şöyle yazıyor: "60 yıldan daha eski bir gerçekliktir ve halen bizimledir, bizimle birlikte yaşamakta, Filistin halkının yaşadığı tüm felaketlerle birlikte tarihi yazmaktadır. Nakba’yı 128 yıldır süren ve halen devam eden tarihi bir çağ olarak değerlendiriyorum. 1881 yılında Filistin’de ilk Yahudi sömürgeleri başgösterdiğinde, herkes biliyordu ki, bunun sonu gelmeyecek."

"İKİNCİ NAKBA"


Nitekim sonu gelmiyor. Massad'ın “1948 olaylarına verilen isim olarak adlandırıldığından beri, devam eden-mevcut bir eylem” olarak ifade ettiği Nakba, kendini siyonist yerleşim bölgeleri olarak gösteriyor. Sadece Doğu Kudüs'te 60 bin evin yıkılması planlanıyor. Filistinlilerin "İkinci Nakba" olarak nitelendirdiği yerleşim bölgelerine İsraillilerin yerleştirilmesi planlanıyor.


27 YILDA 140 BİN FİLİSTİNLİ'NİN İKAMETGAHI SİLİNDİ

Çeşitli şekillerde sürmekte olan "Büyük felaket" yakın zamanda kendini bir başka biçimde gösterdi. Siyonistlerin, 1967-1994 yılları arasında yurt dışına giden yaklaşık 140 bin Filistinli'nin ikamet haklarını, önceden uyarıda bulunmadan, gizlice iptal ettiği ortaya çıktı. İsrail Merkez İstatistik Bürosu verilerine göre; 1994 yılında Batı Şeria'daki Filistinlilerin sayısının 1 milyon 50 bin kişi dolayında olduğu, böyle yapılmasaydı, nüfusun yüzde 14 oranında artacağı belirtiliyor.


EL HAKİM: GELECEĞİN ASIL SORUSU

Nakba'nın tanığı, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi'nin kurucusu Dr. George Habaş'ın yazılarının derlendiği Filistin; Düşle Gerçek Arasında” kitabında, "Arap toplumsal güçlerinin, artan düşmanca saldırılara karşı direniş sergilemeyeceğini düşünmek imkânsızdır. Bu yüzden, geleceğin asıl sorusu, canlanma, direniş ve iktidar yolları üzerinde nasıl ustalaşılacağıdır" belirlemesinde bulunuyor.

Halk tarafıdan El Hakim, yani Bilge olarak adlandırılan Habaş, Filistin için elzem bir değerlendirmede bulunuyor: "İsrail'in gücü, her şeyden önce bizim zayıflığımızda yatıyor.”

Nitekim Filistin tarihinin son zamanlarına ayrılıklar, çatışmalar damgasını vurdu. Hamas ile El Fetih arasında 4 yıldır yaşanan çatışmalı ayrılık geçtiğimiz günlerde Mısır'ın başkenti Kahire'de imzalanan anlaşmaya "resmen" sona erdi. Anlaşmayla, Batı Şeria ve Gazze Şeridi yönetimlerindeki El Fetih ve Hamas, geçici hükümet kurulması ve 1 yıl içerisinde seçime gidilmesi konusunda uzlaşı sağlandı.


BAĞIMSIZLIK ADIMLARI

İsrail ise, El Fetih lideri Mahmud Abbas'a "Ya Hamas ile anlaşma, ya bizimle" tehdidinde bulunuyor sürekli.
Mahmud Abbas yönetimi, 1995'te İsrail'le imzalanan Paris anlaşmasının ekonomik boyunduruğundan kurtulmak için Merkez Bankası kurma ve Filistin parası basma kararı aldı. Bu gelişmenin  Filistin'in bağımsızlığını ilanına bir hazırlık olduğunu belirtiliyor.

Bunun ardından Filistin Özerk Yönetimi lideri Mahmud Abbas, barış görüşmeleri için şart koştuğu yerleşim yerleri planının devam ettirilmesi halinde, "İsrail'in onayı olmadan da Filistin devletini ilan edebilecekleri" mesajını verdi.

Buna karşılık İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman ise yerleşimlerin durdurulmasının mümkün olmadığını söyledi. Filistinli örgütler arasında imzalanan barış anlaşmasının "Filistin-İsrail barışı" için engel olduğunu da söyleyen Lieberman, Kudüs ve diğer bölgelerde yerleşimlerle ilgili hiçbir ertelemenin söz konusu olmayacağını dile getirdi.


BM: FİLİSTİN TANINMAK İÇİN BAŞVURU YAPMALI

Filistin ve İsrail cephesinde bunlar yaşanırken, geçtiğimiz günlerde ise BM tarafından yayınlanan bir raporda, Filistin'de "devlet kurulması sürecinde önemli ilerleme sağlandığı" bildirildi.

BM'nin Ortadoğu Özel Koordinatörü Robert Serry'nin ofisi tarafından hazırlanan raporda, Filistin tarafının, hükümet işlevlerini yerine getirme konusundaki ilerlemesini 6 alanda hızlandırdığı kaydedildi. BM Genel Kurulu Başkanı Joseph Deiss de, Filistin'in bağımsız bir devlet olarak BM'ye nasıl üye olabileceği sorusuna, Filistin'in bağımsız bir devlet olarak BM tarafından tanınmak için BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon'a başvuruda bulunması gerektiğini söyledi.

İsrail Dışişleri Bakanı Lieberman'dan ise, "Filistinliler kendilerinden oldukça eminler ve uluslararası kamuoyu desteğini sağladıklarını düşünüyorlar. Bunun da onlara İsrail ile müzakerelerde uluslararası camiada daha fazla şey elde ettiklerini düşmelerine neden oluyor" yanıtı geldi.



MÜBAREK DEVRİLDİ, MISIRLILAR GAZZE'DE

Tel Aviv yönetimiyle Gazze'nin abluka altında tutulması konusunda işbirliği yapan Mübarek, Gazze'den tek çıkış yolu olan Refah sınır kapısını açmayı reddederek denizden de ablukada olan incecik bir şeridin dünyayla olan bağının kopmasına neden oldu.

Mübarek'in 25 Ocak isyanıyla devrilmesiyle Tel Aviv'le işbirliği donma noktasına geldi, ve devrim Mısır'ın diğer bölge ülkeleriyle ilgili dış politikasında ve hatta Gazze konusunda değişikliklere zemin hazırladı.Ancak hala Refah sınır kapısı çoğunlukla kapalı tutuluyor.










SON VİDEO HABER

Beşar Esed'ın kardeşi işkenceci Mahir Esed'ın evi

Haber Ara