Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Eski Tüfekler İmralı Süreci için ne düşünüyor...(Dosya)

AK Parti eski Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat’tan İmralı sürecine hem destek hem de taraflara uyarılar geldi.

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-03-16 08:50:42

Eski Tüfekler İmralı Süreci için ne düşünüyor...(Dosya)

TIMETURK / Veysi Polat

FEHMİ IŞIKLAR'IN DEĞERLENDİRMELERİNİ OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

ESKİ SHP MİLLETVEKİLİ EMİN SEVERİN AÇIKLAMALARI İÇİN TIKLAYINIZ


SEDAT YURTTAŞ'IN DEĞERLENDİRMELERİNI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

AK Parti eski Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat’tan İmralı sürecine hem destek hem de taraflara uyarılar geldi. Hükümetin meseleye PKK sorunu olarak bakmaması gerektiğini vurgulayan Fırat, “Asıl mesele Kürt meselesinin çözümüdür. Demokratik adımlar atılmalı, anadilde eğitim ve vatandaşlık konularında AK Parti artık netleşmelidir. Başbakan bu konuda büyük bir risk aldı, samimiyetinden hiç şüphem yok. PKK da ülke dışına çıkmalı, Mahmur Kampı’nda kalan Kürtler geri getirilerek köylerine yerleştirilmelidir” dedi. TBMM komisyonun Uludere raporunu da değerlendiren Fırat, “Bu katliam emir komuta silsilesi içerisinde yapılmış olduğundan en geç 48 saat içerisinde faillerin belirlenmesi imkanı vardır. Bu durum tüm Kürt halkını derinden yaraladı” dedi.

TBMM’de 21, 22 ve 23. Dönem Milletvekilliği yapan Dengir Mir Mehmet Fırat, İmralı’da başlatılan barış görüşmelerini TİMETÜRK’e değerlendirdi. Fırat’a yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle:

* İmralı'da bir süre önce başlatılan barış görüşmelerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

İmralı süreci olarak nitelendirilen ve PKK tarafları ile devlet arasında başlatılan ve Türkiye’de silahların susmasına ve PKK sorununun halline yönelik bu girişimi desteklemek, sürecin barışla sonuçlanmasını dilemek ve bu sürece yardımcı olmak hepimizin görevidir. Bu konuda bir çok kez girişimlerde bulunulmuşsa da maalesef sonuca ulaşabilmek mümkün olmamıştır. Yakın zamanda Habur veya Oslo süreci bunun örnekleridir.

BU KEZ GÜÇLÜ BİR İRADE VAR

Ancak bu kez taraflar daha hazırlıklı ve çözüm yönünde daha güçlü bir iradeye sahipmiş gibi gözükmeleri toplumda iyimser bir havanın oluşmasını sağlamıştır.
Toplumda oluşan bu müspet anlayış ve iyimserlik, sürecin müspet sonuçlanmasına etki edeceği gibi bunun tersi bir sonuç da doğurabilir.
Sürecin çok kolay ve rahat bir şekilde sonuçlanmasının gerek iç dinamiklerden ve gerekse diş konjonktürden dolayı kolay olmayacağı kanısındayım.
Süreç içerisinde meydana gelebilecek tıkanıklıklar veya provokasyonlarla sürecin tıkanması bu iyimser havanın çok kısa sürede olumsuz bir havaya dönüşmesini veya sürecin ağır hasar görmesi sonucunu doğurabilir.
Tarafların içerisindeki bazı gurup ve oluşumların, bu barış sürecini çeşitli nedenlerle sabote edebilecekleri ve bundan çekinmeyecekleri tecrübelerle sabittir. Paris’te üç kadının öldürülmesi, İmralı zabıtlarının sızdırılması gibi olayları çok basit olarak algılamak mümkün olmadığı gibi taraflar arasında güvensizliğin boyutunu ve sürecin kısa sürede olsa tıkanmasına sebep olmuştur.
Bulunduğumuz coğrafyada oluşan olaylar ve Türkiye’nin pozisyonu dikkate alındığında yakın komşulardaki olaylar nedeniyle coğrafyadaki ülkelerinde sürece menfi etki yapmalarını beklemek bence kötümserlik değildir.
Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerindeki değişimler, hatta hudutların yeniden çizilmeye başlandığı bu süreçte süper güçlerin dahi sürece müdahil olabilecekleri gözden uzak tutulmamalıdır.

* Habur ve Oslo sonrası başlatılan bu süreçte yeni bir yol kazası olmaması için tarafların neye dikkat etmesi gerekir? Bu bağlamda BDP ve hükümetin tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu süreçte hiç yol kazası olmadan yol alınacağı yönündeki düşünce bence çok iyimser bir düşünce tarzıdır. Önemli olan meydana gelecek bir yol kazasında tarafların çözüm iradelerini koruyabilmeleridir. Gerek Habur ve gerekse Oslo sürecinde tarafların veya bir tarafın çözüm iradesini kaybettiği ve bu nedenle çözüm olmadığı gayet acıktır. Taraflardaki çözüm iradesinin sınırlarını ise şimdiden belirlemek mümkün değildir. Bu test süreç içerisinde yani yük altında test edilecektir. Temennimiz bu iradenin çok ama çok güçlü olmasıdır.

PKK SORUNU DEĞİL ASIL KÜRT MESELESİ ÇÖZÜLMELİ

* Bu sürecin 30 yıldır devam eden savaşı bu kez sonlandıracağına inanıyor musunuz?

Temennimiz sonlandırmasıdır. Ancak tarafların hangi koşullarda anlaştıkları tarafımızdan bilinmiyor. Eğer bu süreç PKK sorunu yanında Kürt sorununu da halledebilecekse çatışmalar durur, gerçek barış tesis edilir ve Türkiye gerçek anlamda demokratik bir ülke olur. Ancak süreç sadece PKK sorununu çözerse çatışma bir süre durur ama bu ilanihaye devam etmez kanısındayım.
Türkiye’de Kürt sorunu ile PKK sorunu ayrışmış ve iki sorun ortaya çıkmıştır. Bu iki sorunun halli ayrı taleplerin karşılanması sonucunu getirmiştir. Silvan saldırısı akabinde DTK’nın açıklaması ve Sayın Selahattin Demirtaş’ın söylemleri bunun ispatıdır. Kaldı ki bu süreçte Kürt halkı aşırı derecede politize olmuştur. PKK militanlarını hudut dışına çıkması önemlidir ancak bu süreçle birlikte Mahmur sorunun acilen hal edilmesi de çok önemli bir evre olarak nazara alınmalıdır.

İMRALI SÜRECİ CHP’Yİ PARÇALAYACAK

* CHP'nin sürece yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz?

MHP nin bu sürece yaklaşımı doğası icabı normal karşılanmalıdır. CHP ise kuruluşundan tevarüs ettiği İttihati Teraki anlayışı ile Ulusalcı/Milliyetçi yapısını değiştirebilmesi mevcut yönetime rağmen mümkün gözükmemektedir. Böylesine bir değişim beklemek CHP’yi CHP olmaktan çıkarır ki bence bu mümkün gözükmemektedir. Süreç içerisinde CHP’nin parçalanma olasılığı yüksek gözükmektedir.

AK PARTİ ANADİLDE EĞİTİMDE NETLEŞMELİ

* Bu süreçte atılacak öncelikli adımlar neler olmalı?

PKK 1999 yılında yaptığı gibi silahlı güçlerini Türkiye hudutları dışına çıkararak çatışmalara ve provokasyonlara imkan vermemelidir.
Sınır dışına çıkılma süreci ile birlikte Mahmur sorunu hal edilmeli ve orda bulunan vatandaşlarımız ikna edilerek Türkiye’ye getirilip köylerine yerleştirilmelidir. Bu arada devlet iyi niyet gösterisi olarak yasalarda yer alan ve anlamsızlaşan harf yasağı, yer isimlerinin bir prosedüre tabi olmadan değiştirilen isimlerin geri verilmesi veya yeni isimle eski isimlerin bir arada kullanılmasına imkan verilmeli ve buna benzer mantık ve hukuk dışı yasaklardan yasalar temizlenmelidir. Okullarda seçmeli ders olarak okutulan Kürtçe diğer alt sınıflarda da okutulmalı ve ders saatleri artırılmalıdır. Ancak en önemlisi diğer partiler karşı çıksa da AK Parti olarak vatandaşlık, ana dilde eğitim gibi temel kısıtlamalara yaklaşımını netleştirmelidir.


BAŞBAKAN BÜYÜK BİR RİSK ALDI

* Başbakan'ın bu konuda samimi olduğunu düşünüyor musunuz?

Sayın Başbakan’ın bu konuda samimi olduğundan hiç şüphem bulunmamaktadır. Bu süreci başlatması hiçbir siyasi liderin göze alabileceği bir risk değildir. Bu risk bütün siyasi hayatını dahi bitirebilecek büyüklükte bir risktir. Bu dahi, samimiyetini ve problemi çözmekteki kararlığının ispatıdır.

ULUDERE RAPORU KÜRTLERİ YARALADI

* Uludere katliamı konusunda AKP'nin tutumu ve Meclis raporu ile ilgili düşünceniz nedir?

Uludere’de 34 gencin uçaklar tarafından katledilmesi unutulması mümkün olmayan bir katliamdır. Bu katliam emir komuta silsilesi içerisinde yapılmış olduğundan en geç 48 saat içerisinde faillerin belirlenmesi
imkanı vardır. Öncelikle, bu olay kazaen de olmuş olabilir, kasten ve taammüden de olmuş olabilir. Öncelikle olayı müteakip gecikmeden gerek gençlerin ailelerine devletin en üst düzeyinde başsağlığı temennisinde
bulunulması ve ister hata en ister kasten yapılmış olsun en kısa sürede faillerin yakalanarak cezalandırılacakları acık ve net bir şekilde belirtilmeliydi. Maalesef bu yapılmadı ve bu durum tüm Kürt halkını
derinden yaraladı. Daha sonra bu ölenlerin terörist unsurlar barındırdığı, ellerinde mayın haritaları bulunduğu gibi iddialar oluşan toplumsal acı ve yarayı daha da derinleştirmiştir. Savcılık bir yılı geçmesine rağmen araştırmasını sonuçlandırmadığı gibi dosya münderecatını gizlilik perdesiyle örtmüş ve elinde bulunan belgeleri TBMM komisyonuna bu gizlilik kararını gerekçe göstererek göndermemiştir.

TBMM’de İnsan Hakları Komisyonu’nda kurulan araştırma komisyonu ise halen araştırmasını tamamlayamamış ve raporu halkın bilgisine sunamamıştır. CHP’li komisyon üyesi bir milletvekilinin deklare ettiği muhalefet şerhi ise ciddi kuşkular oluşturmuştur. Eğer bu raporda bir sonuca ulaşamazsa bu bir hukuk katliamı olacak ve büyük tartışmalara sebep olacaktır.
Bu olay hukuk ve adalet kurallarına göre sonuçlandırılmazsa Kürt halkında onulmaz bir yara olarak kalacaktır. Böylesine bir durumda kanımca konu AİHM dahil her platforma taşınmalıdır. Kaldı ki bana göre bu olay hükümete karşı icra edilmiş büyük bir provokasyonun bir parçasıdır.

YARIN : DEP eskİ Milletvekili Sedat Yurttaş


İLGİLİ HABERLERİ OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Kürt sorunu bitince CHP de biter




Sırrı Özbek: CHP kaba ırkçılığın bataklığında çırpındıkça batıyor




Haber Ara