Bangladeş Dosyası
Bangladeş kimi uzmanlara göre bir iç savaşa doğru gidiyor, kimi uzmanlara göre Cemaat-i İslami'nin yasaklanması için hükümet manevra yapıyor, kimi uzmanlara göre Bangladeş seçimler öncesi her zamanki sancılı dönemini yaşıyor. Bütün bunlar olurken Bangladeş'te 18 siyasi parti çarşamba ve perşembe günleri ülkede genel grev kararı aldı
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-05-07 12:40:12
TIMETURK / NEVZAT ÇİÇEK
2009 yılından bu yana Bangladeş’e 3. Gidişim… Her gittiğimde Bangladeş’te muhakkak bir siyasi kriz patlak veriyor. Bu sefer ki gidişimiz hem Bangladeş’in bağımsızlık gününe denk geldi hem de Cemaati İslami üyeleri hakkında verilen idam kararlarının sonrasına.
Hint Kıtasında sezaryenle doğan bu devlet ne yazık ki siyasi çekişmelerini bitiremediği için hak ettiği gelişmeyi de bir türlü sağlayamıyor
Bangladeş ilginç bir coğrafya, Pakistan’dan bağımsızlığını kazandıktan sonra sürekli olarak siyasi çekişmelerin merkezinde yer alıyor. Ülkede askeri darbe ve liderlerin öldürülmesi Bangladeş siyasi tarihinde en fazla yazılan kelimler olarak karşımıza çıkıyor…
Aslında Bangladeş, bugünlerde iki ‘kökten’ siyaset kadınının uzun yıllardır devam eden rekabetinin gölgesinde korkunç bir hesaplaşmaya ve insan hakları ve hukuk ihlaline sahne oluyor. Başbakan Şeyh Hasina Wacid (1975’te suikaste kurban giden Bangladeş Cumhurbaşkanlarından Şeyh Muciburrahman’ın kızı) ve Bangladeş Ulusal Partisi Başkanı ve Eski Başbakan Halide Ziya (1981’de öldürülen Bangladeş Cumhurbaşkanlarından General Ziyaürrahman’ın karısı) bu mücadelenin değişmeyen ama artık oldukça eskiyen iki yüzü.
TÜRKİYE GİBİ 28 ŞUBAT SÜRECİNİ YAŞATILIYOR
Son yıllarda, bizdeki ‘28 Şubat’ın şiddetli bir halini yaşayan Bangladeş’te İslami gruplara yönelik artan baskı ve ayrımcılık politikaları bu yılın Mayıs ayında Cemaat-i İslami Partisi’ni hedef aldı. İçlerinde Cemaat-i İslami Partisi lideri Motiur Rahman Nizami ve eski lider 91 yaşındaki Ghulam Azam’ın da bulunduğu sekiz idareci, 1971’deki dokuz ay süren ve çok sayıda (30 binden 3 milyona kadar farklı sayılarda kişinin öldüğü iddia edilen) bağımsızlık savaşında savaş suçu işledikleri iddiasıyla tutuklandılar ve şimdi idam talebiyle yargılanıyorlar. Bu siyasi davayı protesto etmek için yapılan gösterilerde son bir ay içinde 5500 kişi tutuklandı ve bunlardan sadece 300 kadarı serbest bırakıldı.
İktidardaki Şeyh Hasina liderliğindeki Awami Ligi’nin inisiyatifiyle kurulan Uluslar arası Savaş Suçları Komisyonu (veya Mahkemesi) davayı yürütüyor ve Cemaat-i İslami liderlerini Pakistan’la işbirliği yapmak, Bangladeş’in bağımsızlığı aleyhine çalışmak ve savaş suçu işlemekle suçluyor.
BANGLADEŞ TARİHİ
Bangladeş 12. asırdan 1757 yılına kadar Müslümanların idaresinde, 1757'den 1905 yılına kadar İngilizlerin hakimiyetinde kaldı. 1947 yılında da Müslüman kesimi "Doğu Pakistan" adıyla Pakistan'ın bir eyaleti oldu. 1969 yılına kadar Pakistan'ın eyaleti olarak kaldı. 28 Kasım l969'da meclis üyelerinin teşkili için yapılan seçim propagandaları esnasında Mucib-ür-Rahman ve onun "Avami Partisi" seçim propagandalarını Doğu Pakistan'a muhtariyet vereceği vadi üzerine kurmuştu. Aralık 1970'de yapılan seçimler neticesinde Avami Partisi 313 sandalyeden 167'sini aldı. 1 Mart 1971'de Millet Meclisinin teşkili ertelendi. Bu durum Doğu Pakistan'da meşru hakların ihlali sayıldı ve genel greve gidildi, buna bir de Bengallilerin anadili Belgalceye getirilen konuşma yasağı eklenince, ayrışmanın pimi çekilmiş oldu. Daha baştan, kara bağı olmayan iki farklı bölgenin tek devlet olarak devam etmesi pratikte mümkün görünmüyordu. Bunun üzerine ordu, grevcilerin üzerine gitti ve iç harp başladı. Bir kısım halk da Hindistan'a sığındı. Bu arada Hindistan-Pakistan Savaşı başladı.
Bu gerçeğe rağmen böylesi bir oluşuma gidilmesi, Pakistan ve Bangladeş halkları arasındaki akrabalık ve dini kardeşlik bağlarını temelinden sarsmayı, Pakistan’ın gücünü bölgede zayıflatmayı, bölgedeki Müslüman nüfus ve nüfuzunu Hindulara karşı tehdit olmaktan çıkarmayı, İngiltere ve Hindistan kaynaklı politikaların bölgede devamını sağlamayı hedefliyordu.
1971 Aralık ayında savaş bittiğinde Hindistan, Doğu Pakistan'ın büyük bir bölümünü işgal etmişti. Hindistan burayı iki hafta kadar kontrol altında tuttu. 22 Aralık 1971'de Mucib-ür-Rahman'ın liderliğinde Bangladeş Müslüman Halk Cumhuriyeti kurulduktan sonra, Hindistan ülkeyi terk etti. Mucib-ür-Rahman ve Avami Partisi'nin iktidara gelmesiyle karışıklıklar dinmedi. 15 Ağustos 1975'te yapılan darbe ile Mucib-ür-Rahman ailesi ile birlikte öldürüldü. İdareyi Kandahar Mustak Ahmed ele aldı. 3 Kasım 1975'te Dakka garnizon komutanı Tuğgeneral Halid Müşerref, Mustak Ahmed'i devirdi. Ancak kendisi iktidarda sadece dört gün kalabildi.
7 Kasım 1975 tarihinde General Ziya-ür-Rahman bir darbe ile Halid Müşerref'i devirdi. Ziya-ür-Rahman zamanında ordu uzun müddet siyasetten uzak durdu. 1977 yılında yapılan seçimleri Ziya-ür-Rahman kazandı ve geçici olsa da, siyasi istikrar temin edildi. 30 Mayıs 1981 tarihinde bir grup subay ve askeri birlik başarısız bir darbe yaptılar. Ziya-ür-Rahman'a bağlı birlikler darbeyi bastırdılar. Ancak darbe esnasında Ziya-ür-Rahman öldürüldü. 15 Kasım 1981'de seçim yapıldı ve Milli Birlik Partisi lideri, öldürülen Ziya-ür-Rahman'ın yardımcısı Abdüssettar, oyların % 66'sını alarak devlet başkanı oldu. Ancak siyasi istikrar yine temin edilememiş ve kargaşa bitmemişti. Nihayet hükumet, Milli Güvenlik Kurulu kurulmasını kabul etti ise de, gerginlik durmadı. Sonunda Genel Kurmay Başkanı Muhammed Erşad, askeri bir darbe ile Abdüssettar'ı devirerek idareye el koydu. Askeri idare iki sene iş başında kalacağını ilan etti. 21 Mart 1985'te yapılan referandumda Erşad'ın devlet başkanlığında kalması onaylandı. Diktatörlük ve otoriter bir rejimle ülkeyi yönettiği söylenen Muhammed Erşad'ın geniş çaplı kitle gösterileri neticesi istifa etmesi üzerine 6 Aralık 1990 senesinde Şahabeddin Ahmed devlet başkanlığına vekaleten getirildi. 19 Eylül 1991 senesinde yapılan seçimleri kazanan Ziya-ül-Hak'ın hanımı Halide Ziya başbakan oldu.
Bangladeş, son olarak 29 Aralık 2008’de yapılan genel seçimlere iki yıl süreyle yönetimde bulunan ordu destekli Geçici Hükümet’in (GH) hazırladığı yeni seçmen listeleriyle gitti. Yedi yıl sonra gerçekleşen ve bütün gözlemcilerce adil, şeffaf ve tarafsız olarak nitelendirilen genel seçimleri (Böyle bir şey Bangladeş’te mümkün değildir) Sheikh Hasina liderliğindeki Awami League’in oluşturduğu Büyük Koalisyon kazanmıştır.
Ülkenin siyasetine ise dört parti hâkim: Bunlar, Şeyh Hasina Vecid yönetimindeki iktidar partisi Awami Parti (AL), Begüm Halide Ziya liderliğindeki ana muhalefet partisi Bangladeş Halk Partisi (BNP), Muhammet Erşad liderliğindeki Jatiya Parti (JP) ve Gulam Azzam isimli lideri idamla yargılanan Cemaat-i İslam (JI). Bangladeş’te AL ve BNP partileri, halkın çoğunluğunun oyunu alan ve hükümeti kuran partiler. JP ve JI ise halk tarafından kabul gören ve hükümet koalisyonlarının anahtarı konumundaki partiler.
ASYANIN EN KALABALIK ÜLKELERİNDEN
Güney Asya bölgesinde yaklaşık 180 milyona varan nüfusuyla ikinci kalabalık ülke konumunda bulunan Bangladeş 147.570 kilometrekare yüzölçümüne sahip olup dünyadaki bazı ada ülkelerinin ardından (Singapur, Japonya vb.) en yüksek nüfus yoğunluğuna sahip ülkelerden biridir. Nüfus yoğunluğu kilometrekareye 290 ile 770 kişi arasında değişiyor
Bangladeş’te Nüfusun % 90'ı köylerde, % 10'u şehirlerde yaşar. En önemli şehri "Dakka", aynı zamanda başkenttir. Güneydoğu sahilindeki Chitagony şehri, önemli bir limandır. Halkın % 85'i Müslümandır. Bangladeş'in resmi dili Bengal dilidir. Halkın çoğu bu dili konuşur. Ayrıca Urduca dili de yaygındır. Kuzey ve doğu dağlık bölgelerinde yaşayanlar da mahalli lisanları konuşurlar. Para birimi "Taka"dır. 11 idari bölge birer askeri vali tarafından yönetilir. Erkekler "Lungi" denilen bir elbise, kadınlar "Burka" denilen baştan ayağa kadar vücudu örten bir elbise giyerler.
Ülkenin son yıllarda sağladığı ortalama %6–6,5’luk büyümeyle Gayri Safi Milli Hasılası 105 milyar dolara ulaşmış olmasına rağmen kişi başına düşen milli geliri ancak 640 Dolar seviyesine gelebilmiştir. Bangladeş’te zengin ve fakir arasındaki uçurum o kadar fazladır ki bu aslında adı konmamış olan bir kast sistemini de beraberinde getirmektedir.
Bangladeş dünyada okuma-yazma oranı en düşük ülkelerdendir. Halkın % 33.1'i okuma-yazma bilmektedir. Köylerinde ekseriya ilkokul bulunmamaktadır. Dakka, Rajshani ve Chittagong üniversiteleri, batı tarzı eğitim yapan üç büyük üniversitedir. Halkın kültür seviyesi ve ekonomik durum çok düşüktür. İngilizlerin kültürünün tesirleri devam etmektedir.
HZ.MUHAMMED'E HAKARET EDEN BLOGCULAR FİTİLİ ATEŞLEDİ
Bangladeşliler, İslam karşıtlarının cezalandırılması yasasının yeniden yürürlüğe konulması ve Hz. Muhammed'e hakaret eden blogcuların, bu yasaya göre cezalandırılması için hükümete sesini duyurmak amacıyla ülkenin başkenti Dakka'da yüzbinlerin katılımıyla bir miting düzenledi. Hifazet-i İslam hareketine destek veren ana muhalefet partisi Bangladeş Milliyetçi Partisi lideri Halide Ziya, 100'den fazla kişinin hayatını kaybetmesi üzerine hükümete "ya geçici hükümet kurma ya da görevi bırakma" çağrısı yaptı. Hifazet-i İslam liderleri de mitingde Başbakan Şeyh Hasina'ya, "Polisi derhal durdurun, yoksa Dakka kan gölüne döner" uyarısında bulundu. Protestolar sonrası açıklama yapan hükümet partisi Avami Ligi Genel Sekreteri Seyid Eşref el-İslam da Hifazet-i İslam'ın Cemaat-i İslami'nin bir kolu olduğunu iddia ederek, "Biz Hifazet-i İslam'a miting için izin verdik ama onlar, polisle çatıştılar. Bundan sonra evlerinden çıkmaya dahi izin vermeyeceğiz. Bu akşam Dakka'yı terk etmezlerse, hükümet gerekeni yapacak" şeklinde konuştu.
O gece meydanı terk etmeyen Hifazet-i İslam mensupları adete katliama tabi tutuldu. Şapla Meydanı'na gece 02.00 sularında Polis, özel tim RAB ve BGB tarafından yapılan silahlı saldırıda binlerce insanın hayatını kaybettiği ve bir çok kişininde kaybolduğu ifade ediliyor. Bütün bu gelişmelerden sonra Hifazet-i islam lideri tutuklandı ve muhalefet Hifazet-i İslam'a yapılan saldırıya protesto için 18 muhalif parti ülkeyi genel greve çağırdı.
OLAYLAR NASIL BAŞLADI
Bangladeş’te dün öğleden başlayıp devam eden çatışmalarda 100’denfazla insan öldü yüzlerce yaralandı.
Önceden planlandığı gibi dün sabah namazından sonra yüzbinlerce Hifazet-i İslam üyeleri Dakka’yı abluka altına aldı. Dakka’yı altıgiriş kapıdan kapattı. Hiçbir araç Dakka’ya giriş ya da çıkış yapamadı.
Hifazet-i İslam daha sonra Dakka’daki Beytül Mükerrem Camii’nınkuzey kapısında miting yapmak için izin istedi. Hükümet izin vermedi ancakMatijhil’in Şapla meydanı için izin verdi. Öğle saatlerinde Dakka’nın tüm giriş noktalarından Hifazet-i İslam üyeleri Şapla meydanına gelmeye başladı. Tüm yollardan olaysız bir şekilde geliyordu. Ancak Cumhurbaşkanın köşkü olan Bangabhaban’ın önünden gelmek isteyen gruba polis barikat kurarak engel oldu. Müslüman gruplar ise o barikatları aşmaya çalıştılar. Polisle şiddetli tartışmalar sonucunda barikatlar kaldırıldı. Ama Fakirapul isimli yere gelince polis tekrar barikat kurdu ve ilerlemeye engel oldu. Kalabalık ısrarla ilerlemeye çalışınca polis silahlı müdahaleye geçti. Göz yaşartıcı gaz, plastik mermi ve gerçekmermi ile grubu dağıtmaya çalışınca çatışma başladı. Hifazet-i İslam üyeleri de polise sopa ve taşla karşılık verdi.
Olaylar Beytül mükkerm Camii etrafına ve Gulistan,Fakirapul, Paltan gibi semtlerindeki caddeler ve sokaklara yayıldı. Binlerceinsan Şapla meydanına gidemedi. Akşama kadar 17 kişi olaylarda hayatını kaybetti. Zaman geçtikçe ölenlerin sayısı artıyordu. BNP lideri Khaleda Zia iseHifazet üyelere yardım için Dakka’lılara sokağa çağırdı.
Şapla meydanındaki miting ise olaysız devam ediyordu. Mitingden, polislerin saldırıları durdurması için hükümete çağrı yapıldı. Ayrıca 13 maddelik talep listesi akşam içinde kabul edilmesi için hükümete süre verildi. Akşam namazından sonra Hifazet-i İslam lideri Şeyhul İslam Allame Ahmad Şafihareketin ofisinden Miting meydanına doğru giderken polis geri çevirdi. Daha sonra Şapla meydanından “Arkadaşlarımız şehit oldu. Artik eve dönmeyeceğiz.Hükümete verdiğimiz 13 maddelik taleplerimiz yerine getirinceye kadar meydanı bırakmayacağız” dendi.
Meydanda oturanlar zikir ve vaaz ile gece geçirmeye devamediyordu. Polis, Hızlı Müdahale Birliği (RAB), Paramilitari grubu BGB meydanı kuşatmıştı. Saat 22.00 sularına elektriği kesildi. Daha sonra gazetecileriçıkartıldı. Meydanda zikirler devam ediyordu. Saat 02.30’de 10 bin kişilikgüvenlik güç birliği meydanın 3 tarafından eş zamanlı saldırı yaptı. Yüzlercegerçek mermi, göz yaşartıcı gaz ve ses bombası kullanıldı. Silah sesleri veinsanların çığlıkları duyuluyordu. Uzaktan yangın ve dumanlar görünüyordu. Anİ saldırıya uğrayan Müslümanlar kaçabildiği kadarıyla kaçmaya çalıştı. Yarım saatte operasyon tamamlandı. Sabah güneşi ile beraber Şapla Meydanı’nın tamamı Güvenlik güçlerinin kontrol altına geldi.
Sabah çekilen fotoğraflarda sayısız ayakkabı, sopa, kan izive bırakılan eşyaları vardı meydanda. Dakka Medikal Kolejinde 7 ceset kaldırılırdı. Hükümet tarafından ise bu 7 kişi öldüğünü açıkladı.
İKİ TV KAPATILDI
Saldırı düzenlendiği an iki TV kendi ışıklarıyla canlı yayın yapıyordu. Anında polis Televizyon binasına bastı. Cemaat-i İslam’ın kanalı olarak bilinen ve muhalefetin sesi olan Diganta TV ve Islamic TV “geçici” olarak kapatıldı. Hala yayına giremedi. TV’lerin kapatılması ile ilgili BakanS huranjit Shen Gupata, “Bazı yayın organları halkı heyecana getirmeye çalışıyordu, ülkenin yararına onları kapatıldı” açıklamalarında bulundu.
ÖLÜ SAYISI NET DEĞİL
Saat geçtikçe ölü sayısı ile ilgili farklı bilgiler gelmeyebaşladı. 7, 50, 400, binden fazla, 2500, 3 bin ve 4 bin gibi çeşitli rakamlarsöylendi. Ama bu rakamların doğruluğunu teyit edilmedi. Hükümet tarafından yapılan bir açıklamada 7 kişinin öldüğü iddiaedildi. Ama hükümetin yüksek bir yetkili olan Mohammad Hanif ise, düngece olaylarında hiçbir can kaybı yaşanmadığı dile getirdi. Ayrıca ülkeyikoruması için güvenlik güçlerin bu “başarılı” operasyonundan dolayı tebriketti.
İçişleri bakanı M. K. Alamgir ise anamuhalefet lideriKhaleda Zia, için gerekeni yapacaklarını söyledi. Hifazet-i İslam tarafından yazılı olarak Tahran Radyosunagönderilen bir açıklamada “3 bin kişi öldü, 10 binden fazla yaralandı çok sayıda insan kayıp” olduğu iddia edildi.
Bangladeş’te yayın yapan özel TV kanalı olan ETV’nin bir kameramanı ölü sayısı 2 bin 500 olduğu iddia etti. Ayrıca cesetleri 25 kamyona doldurup bilinmeyen bir yere götürüldüğü dae ekledi. Müslüman kardeşlerin resmi web sitesinde ölü sayısının 2500 olduğu iddia edildi.
Asya İnsan Hakları İzleme (AHRU) örgütünün web sitesinde de ölen sayısı 2500 olduğu açıklandı.
18 Partili muhalif bloğundan yapılan basın açıklamada binden fazla kişinin öldüğü ve çok sayıda insanın kayıp olduğu söylendi. Yapılan açıklamada cesetlerin gizlendiği iddia edildi
DÜN 20 KİŞİ ÖLDÜ
Bugün Dakka yakınlarında olan Kaçpur’da Hifazet üyeleri ilegüvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada 4’ü güvenlik güçleri mensubu 13 kişi öldü. Öğleden sonra Hifazet-i İslam’ın genel merkezi olarak bilinenÇittagong’un Hat Hajari medresesinde düzenlenen operasyonunda 7 medrese öğrencisinin öldüğü bildirildi.
HİFAZET-İ İSLAM LİDERLERİ TUTUKLANDI
Hifazet-i İslam lideri Şeyhül İslam Allame Ahmad Şafi Dakka ofisinden tutuklandı. Daha sonra özel uçakla Çittagong’a gönderildi. Hifazet-iİslam Genel Sekerter Züneyit Babunagari da tutuklandığı haberleri geldi. Dakka’da akşam 24.00’e kadar sokağa çıkma yasağı getirildi.
PEKİ, NEDEN DÜN HİFAZET-İ İSLAM DAKKA’YI ABLUKA ALTINA ALMA KARARI ALDI?
Olaylar şubat ayında “Şahbag Meydanı”nda toplanan ve 25gündür Cemaat-i İslami liderlere idam cezası için meydanda kalan genlikeylemine dayanıyor. “Şahbag Eylemi”nin lider konumunda olan gençlerin sadece Cemaat-i İslami’nin liderleri asılması değil tüm İslami siyaseti yasaklanması talebi Müslüman grupları harekete geçirildi.
Yapılan araştırma ve incelemelerde “Şahbag Eylemi”nin lider konumunda olan bu gençlerin çoğunun ateist olduğu ortaya çıktı. Ayrıca onların facebook ve blog sayfalarında Allah’a, İslam’a ve Peygamber’e çok ağır şekilde hakaretlerde bulunduğu öğrenildi.
Gazetelerde bu olayı çıkınca her tarafta protestolar düzenlendi. Peygamber’e hakaret eden gençlere cezalandırılması istenildi.Siyası ve Siyası olmayan hemen tüm İslami parti, grup ve hareketler sokağa döküldü.Hifazet-i İslam hareketi ise o hareketlerden biriydi. 6 Nisan tarihinde Hifazet-i İslam Dakka’da Bangladeş tarihinin en büyük mitingi düzenledi. 2.5milyon insanın katıldığı mitingden Hükümete, Peygamber’e hakaret edenlere cezaverilmesi gibi 13 maddelik talep listesi verildi. Bu talepleri yerine getirilmesiiçin bir ay süre verildi. Bu bir ay içinde kabul edilmezse 5 Mayıs Dakka’yıabluka altına alacaklarını da açıklamıştı. Hükümet Hifazet-i İslam’ınisteklerini yerine getirmeyip Peygamber’e hakaret edenlerin yanında durdu ve butaleplerin kabul edilmeyeceğini açıklandı. İşte dün o bir ay sona erdi ve Dakka’yıablukaya alındı. Olaylar başladı.
Sonuç olarak Timetürk'te daha önce de belirttiğimiz gibi Bangladeş’te yaşanan insan haklarına ilişkin durum, uluslararası toplum tarafından ivedilikle dikkate alınmayı gerektiriyor. Hâlihazırda ortada ciddi endişelere yol açan birçok mesele var. Bangladeş Uluslararası Ceza Mahkemesi (veya komisyonu) Cemaat-i İslami mensuplarının yargılanmasını dikkate alması gereken başlıca makamlardan biri olarak düşünülürken, söz konusu durum tek önemli mesele değil. Halen devam eden keyfi tutuklamalar, polis tarafından yapılan göz altılarda işkence yapılması, zorla kaybedilme, zorla ifade alma ve hukuk dışı öldürmelerin yer aldığı insan haklarının korunmasında meydana gelen genel bozulma şiddetini son zamanlarda iyice artırdı.
İnşallah uluslararası siyasetin yeni alanı Ön Asya'nın Müslüman ülkeleri kardeş kanını daha fazla akıtmadan kendilerine gelirler.
NOT: Bu dosyanın hazırlanmasında Türkiye'de yaşayan Bangladeşli dostlara, İnsani Yardım Vakfı İHH'ya, Bangladeş'te bizi ağırlayan arkadaşlara özellikle teşekkür etmek istiyorum
SON VİDEO HABER
Haber Ara