‘Demokrasi ve Barış Konferansı’ başladı
Yaşar Kemal, Tarık Ziya Ekinci, Vedat Türkali, Orhan Pamuk, Murathan Mungan, Rakel Dink, Prof. Dr. Yakın Ertürk, Prof. Dr. İonna Kuçuradi, Prof. Dr. Gençay Gürsoy, Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı ve Arif Sağ’ın çağrıcıları arasında yer aldığı “Demokrasi ve Barış Konferansı”, Ankara Sürmeli Otel’de başladı.
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-05-25 11:19:32
Ankara bugün Türkiye’nin önde gelen yazarları, akademisyenleri, sendikacıları, kültür ve inanç grupları, siyasi partileri, meslek örgütleri, sivil toplum kuruluşları, dernekleri, yurttaş girişimlerinin bir araya geleceği "Demokrasi ve Barış Konferansı"na ev sahipliği yapıyor.
Konferans, Yaşar Kemal, Tarık Ziya Ekinci, Vedat Türkali, Orhan Pamuk, Murathan Mungan, Rakel Dink, Prof. Dr. Yakın Ertürk, Prof. Dr. İoanna Kuçuradi, Prof. Dr. Gençay Gürsoy, Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı ve Arif Sağ'ın çağrısıyla toplanıyor.
Ankara Sürmeli Oteli'nde iki gün devam edecek konferansta üç konu paralel oturumlarda "Yüzleşme, Hakikat ve Adalet", "Hukuk, Yeni Anayasa ve Yol Temizliği", "Barışın Toplumsallaşması ve Demokrasi Mücadelesi" konuları tartışılacak.
Çözüm sürecine ivme kazandırması beklenen konferans süresince yapılacak tartışmaların sonucunda sonuç deklarasyonu ile üzerinde uzlaşılan fikirler ve öneriler kamuoyuna sunulacak.
Bu konferansı daha sonra Diyarbakır, Brüksel ve Erbil'de yapılacak olan konferanslar izleyecek. Konferans dizisinin sonunda sivil toplumun Kürt sorunun çözümüne, demokratikleşme ve barış sürecine ilişkin çözüm projesi ve yol haritası ortaya çıkacak.
ANF'nin haberine göre konferans BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in konuşmasıyla başladı.
Önder, tarihe siyaseten bakıldığında uzun vadede gelinen haklılığın maruz kalınan zulmü ve kötülüğü etkilemeye yetmediğini belirterek:
“Ortak paydaya bakmak lazım. Birçok şey saymak lazım. Havaya suya dile kimliğe onura mülk olarak değil vazgeçilmez bir hak olarak bakanlar diyebiliriz. Daha eşitlikçi dünya mümkün diyenler olarak kendine dert edenler diyebiliriz. Tarihsel süreci büyük olan süreci izlemek kolaylaştırmak, gözleyip denetlemek için toplandık. Çağrıyı yapan katılım gösteren dostlara, partilere örgüt ve kurumlara sonsuz şükranlarımızı sunuyoruz. Sayın Öcalan’ın da yapılmasını önerdiği konferansın aciliyetini vurguladı. Konferans kalıcı barışın tarihsel anlamı gereği hepimiz için yön belirleyici pusula niteliğindedir. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu dönem asri unsurların yok sayılmasıyla sistem zulme sığınıp gericileşmiştir. Konferansın Ankara’da toplanması bu gerçekliğe bakıldığında ayrı bir simgesel öneme sahiptir” dedi.
Kürtlerin ve demokratların barışa el uzattığını kaydeden Önder:
“Kan oyunlarına inat Kürtler ve demokratlar Ortadoğu’nun kaderinin kendi kaderinden ayrı olmayacağını kanıtlamış durumda. Kendimize tarihsel olarak biçtiğimiz rol gereği hep ileri gideceğiz. Geriye bakıp açıları ortaya çıkaranları işaret etmekteyiz. Bununla sınırlı kalmayıp yerel yönetimden meclise toplumun her alanında birçok akıl dışı durumda ses çıkararak savaşın barış için asla bir yöntem olamayacağını, halkına ateş açanların değil kucak açanların onurlu bir barışın inşasında işlev sahibi olacaklarına baskı ve zulme inat tekrarladık. Barış kelimesine eklediğimiz anlamın bu denli büyük olması kimseyi korkutmamalı. Barış demokrasinin anahtarı olabilir ama barışın tek anahtarı demokrasi olmaz. Adalet eşitlik olursa barışın kalıcı tesisi ancak o şekilde olur” diye konuştu.
“Barışa gerillanın sınır dışına çıkarak sahip çıkmasını desteklemeyenler, sokağa çıkanların talebini değerlendirememiştir” diyen Önder, “Bu onların ideolojik vicdani bakımdan barış dertlerinin olmayışından kaynaklıdır. Kürtler sadece kendi coğrafyalarını demokratikleştirip, dönüştürüp, özgürleştirmekle dar kalıplara sıkışmış siyasetin önünü açmıştır. Bunlar barış karşısında en azından susmak zorunda kalmıştır. Sayın Öcalan’ın kapitalist modernite eleştirisine baktığımızda yeni bir toplumu görüyoruz. Tarihsel mirasımız kardeşlik olduğu kadar eşitlik üzerine kuruludur. Aynı gökyüzünün altında kaderimizi birleştirdiğimiz, omuz omuza mücadele ettiğimiz dünyanın her yerinde ortaklaşmayla olur. Barış müzakere ya da çekilmeyle ilgili görünse de iki taraflıdır. Devletin ve yurttaşların elindedir. Kalıcı kavramların altını çizeceğimiz yerde burasıdır. Burada önem kazanmaktadır” ifadelerinde bulundu.
Birçok insanın hükümetin stratejisini anlayamasa da barışı sonuna kadar desteklediğini dile getiren Önder, “Bu konferansla barış için ikna etmemiz gerekiyor. Başta Kürt halkı olmak üzere Aleviler, emekçiler, kadınlar, inançlar, kültürler, Ermeniler ötekileştirilenler bu sürecin esas aklıdır ve böyle olmak zorundadır. Yaşamın sınırlarla bölünmemiş kültürel birlikteliklerin haklar çerçevesinde mümkün olduğunu bilenler olarak nasıl yapmamız gerektiğini demokratik bir şekilde sürmesine katkıda bulunmaktır. Kürt halkı topla, tüfekle, zindanla yenilemeyeceğine göre; her silahtan güçlü bir silah olan barışla mücadele sürüyor. Her alanda mücadele eden dostlara ve ebedi barışın gerçek sahipleri olacakları için şükran borçluyuz. Zafer, bulunduğu tüm alanlarda barışı ve demokrasi uğruna binlercesini yitirdiğimiz kardeşlerimizin, barışın mücadelesini yürütenlerindir” dedi.
Divan oluşumunun ardından konuşan Divan Başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy, heyecan verici günler yaşadıklarını belirterek, “21 Mart Newroz ile birlikte çatışmalar durdu. Ülkeyi boğduğu sevinç var. Silahlı PKK militanlarının sınır dışına çekilmesi herhangi bir terslik çıkmadan yürümesi son derece sevindirici. Hiçbir yasal düzenleme yapılmadığı halde, teslim olmadan şu ana kadar giden sürecin bundan sonrada bu kadar sorunsuz şekilde yürüyeceğine dair çok fazla sevindirici ip ucuna sahip değiliz. Ümit ediyoruz ki, yakın zamanda endişelerin giderek azaldığı bir süreci yaşarız. Buna yaşanan pratikte endişelerimizi haklı çıkaracak nedenler var. Siyasi iktidar uzun zamandan beri Kürt silahlı güçlerinin ‘dağdan ovaya gelip siyaset yapmasını’ istedi. Ovada siyasetin alanı genişletilip, rahatlatılacağına tam aksine daraltılıyor” dedi.
Türkiye’nin 1982 Anayasası’ndan arındırılması için yapılması gerekenler olduğunu dile getiren Gürsoy, “Ancak yargı paketleri halen binlerce düşünce suçlusunun cezaevinde yaşamasına son vermedi. Halen yeni düşünce suçluları üretiliyor ve cezaevlerine konmak isteniyor. Türkiye uzun zaman önce çoğunluğa dayalı bir otoriter rejime doğru yöneliyor. Bunu hepimiz görüyoruz. İstanbul gibi bir dünya mirası kentin çehresi ve kimliğini başbakanın tek başına görüşleriyle değiştirmeye yetiyor. İnsanlara hayat pahasına müdahale eden bir şeyler görüyoruz. Bunlar demokratikleşme konusundaki adımların ne kadar olduğunu gösteren işaretlerdir. Bu konferansta belki iktidarıyla muhalefetiyle henüz güven verici işaretler sunmayan aktörlüğe karşı taleplerimizi, düşüncelerimizi, demokratikleşme ve kalıcı barış için beklediklerimizi kamuoyu ve toplum talebi haline getirmek için bu konferansların ilkini gerçekleştiriyoruz. Başka konferanslar da izleyecek. Önümüzdeki günlerde geniş toplumsal katılımla taleplerimiz iktidarın koymak istediği engelleri aşacak. Ülke tüm engellemelere rağmen önümüzde bir savaş tehlikesinin gölgeleri arındıracak ve bizi gerçek demokrasiye kalıcı barışa ulaştıracaktır” diye konuştu.
Gürsoy'un ardından Diyarbakır Baro Başkanı Mehmet Emin Aktar, Kürtçe konuşma yaptı. Aktar, 30 yıldır içinde bulunduğumuz savaşta büyük acılar yaşandığını ifade ederek, ilk önce herkesin birbirini iyi anlaması gerektiğini söyledi. Aktar, kendi anadilinde seslenmek istediğini ifade ederek, HPG gerillalarının geri çekilmesiyle yeni bir sürece girildiğini kaydetti. Aktar, barış umutlarının yeni süreçle arttığını söyledi. TİHV Genel Başkanı Şebnem Korur Fincancı ise, üzerlerine düşen çok şey olduğunu vurgulayarak, Güney Afrika’da deneyimlerini ve kendi izlenimlerini paylaştı. Güney Afrika deneyimleriyle Türkiye’de yaşananların benzerlikleri olduğunu ancak farklılıkların da olduğunu ifade eden Fincancı, “Umarım o süreci yaşamayız. Yüzleşmeyi yaşamalıyız. Onarıcı adalet kavramı önemli. Uzun soluklu bir mücadele olduğunu unutmayalım” dedi.
‘YÜREKLİ İNSANSANIZ İŞ KOLAY’
Konferansa gönderilen mesajlar okundu. Mesajların okunmasının ardından çağrıcılar arasında yer alan Arif Sağ, konuşma yaptı. Sağ, “Bu uygulamalar gülmemize izin vermiyor” diyerek ülkenin yaşadığı sorunlara dikkat çekti. “Sevgili dostlar bu harekete arkadaşlar beni davet ettiğinde hareketin kurulduğu dönemde HEP döneminde olduğu gibi demokrasi ve barışın, devletten zulüm gören toplumların getireceğini mümkün olacağını söyledim” diyen Sağ, “Aradan 20 yıl geçti. Yine bu çağrıya aynen kaldığım yerden devam ediyorum. Burada neyle karşı karşıyayım diye düşünülecek mesele değil. Yürek isteyen, insan ve adam olduğunuz zaman bu işe ‘evet’ dersiniz. Bu kadar basit, kolay. Çok fazla laf etmeye, gevelemeye gerek yok. Demokrasi ve barışı algılayabiliyorsak bin yıldır Anadolu’da eziyet çeken toplumun ferdi olarak acıları demokrasi ve barışı algılayabilmek için tartıştık bin yıl. Bu şekilde çözmeye çalıştık. Barışı ve demokrasiyi tartışarak içimize sindirerek kendimiz yaratacağız. Kendimiz üreteceğiz. Barış sevdasını kendimiz yaşayacağız. Bu tartışma kültürü etrafında haydi tartışmaya başlayın diyorum, saygılarımı sunuyorum” ifadelerinde bulundu.
Murathan Mungan ise yeni bir toplumsal sözleşmenin tartışıldığını belirterek, bunun da kimlikler üzerinden olacağını söyledi. Barışla demokrasinin içeriğinin yeniden güncellendiğini dile getiren Mungan, “Barış ve demokrasi iç içedir. 68 kuşağını buradan selamlamak istiyorum. Yeniden 68 kuşağının barış mücadelesiyle bugün enerjisiyle taleplerimizi dillendirebileceğimizi düşünüyorum. 68 kuşağının eserleri günümüzü anlamlandırıyor” dedi.
‘BARIŞI ANLATMAK ZOR AMA İMKANSIZ DEĞİL’
Mungan, eskiden sadece gazetelerin 3. sayfalarında ölüm ve kan görüntüleri olduğunu ancak günümüzde gazetelerin birinci sayfasından spor sayfalarına kadar 3. sayfaya döndüğünü vurgulayarak, “Tehlikeli bir süreç bu. Her gün bir kadın cinayete kurban gidiyor. Bunca kin ve öfke var. Öfke topluma bu kadar sinmiş” diye belirtti. “Kürtlerle nasıl barışacağız?” diye soran Mungan, güncel öfkeyle barışmadan bunun zor olacağını söyledi. Barışın gelecek tasavvuru ve felsefesinde bir ortak dil yaratılması gerektiğine dikkat çeken Mungan, “Kendimizi anlatamıyoruz. Hakikatimizi dile getiremiyoruz. Dilsizlik, dillerde boşalma var. Egemenler de kendi dillerini benimsiyor. Bu durumda algılarda değiştirmeyi çatlaklar oluşturarak yapabiliriz. 1980’den beri algıları çarpıtılmış bir kitleye barışı anlatmak zor ama imkansız değil” dedi.
‘KİMLİKLERİMİZİN FAİZİNİ YAKMA ZAMANIDIR’
Türkiye’nin doğusuyla batısı arasında bellek farkı olduğunu vurgulayan Mungan, “Belleklerde farklar var. Bellekler bölündü. Edirne’den Ardahan’a bölünmez denilen vatan, Uludere’den Susurluk’a, Reyhanlı’dan Roboskî’ye bölündü. Kinden arınarak ama unutmadan yaşananları, barışı sağlamalıyız. Kimliklerimizin faizini yakma zamanıdır. Sistem kendi kimliğine tutsak ediyor kitleleri. Bu ülkede sadece de Türkler ve Kürtler yaşamıyor. Ermeniler de yaşıyor. Ve 1915 Ermeni katliamında borçluyuz hepimiz. 2015’te yüzüncü yılında borcumu ödemeliyiz” diye konuştu.
Kürt hareketinin sınıf gerçeğini unutmaması gerektiğini dile getiren Mungan, “İnsanların dini, kültürü, cinsel tercihi yüzünden ayrımcılığa uğramadığı, inanların olduğu kadar inanmayanların da saygı gördüğü barışın dilinin örgütlendiği bir gelecek diliyorum” dedi.
‘KÜRT HAREKETİ TAAHHÜDÜ VERDİ VE ADIMINI ATTI’
BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak ise, konferans çağrıcılarının kritik ve tarihsel süreçte görevlerini hatırlattıkları ve bir araya gelerek bu önemli konferans çağrısını yaptıkları için teşekkür ederek başladığı konuşmasında, “Kürt sorunu çatışma zeminindeydi. Büyük acılar travmalar yaşadık. Yaklaşık 20 yıldır bu sorunu barışçık demokratik yollarla çözme arayışı var. Çeşitli girişimler oldu. Her biri şu ya da bu nedenle eksik yarım kaldı. Bugün başlayan süreci geçmişteki bu süreçlerden ayıran önemli birkaç özellik var. Birincisi şimdiye kadar ki görüşmeler daha çok gizli, kapalı, açıklanmayan mahiyetteydi. İlk kez iktidar ve Kürt hareketinin resmi bir biçimde kamuoyunun gözü önünde cereyan ettiği bir süreç başladı. İmralı’da Sayın Öcalan ile devlet ve PKK arasında yapılan görüşmeler tarihseldir ve geri dönüşü olmayan bir çözüm yoluna girilmiştir diyebiliriz. Biz inanıyoruz ki hep beraber biz bu çözüm yoluna sahip çıkacağız. Çatışmanın önünde hep beraber duracağız. Görüşmelerin açık olması, siyasi sorumluluk alınması, sayın Öcalan ile devletin görüşmeleri BDP kanadıyla yürütülmesi kritik önemi ve tarihi aşamadan gelmiştir. Görev ve sorumluluk yüklemiştir hepimize. Sayın Öcalan Newroz’da dünya halklarına hepimize duyurdu. Barış ve çözüm deklarasyonunda sayın Öcalan net olarak barış konusundaki kararlılığını imkan ve olanaklarının açığa çıktığını, yeniden yapılanma sürecinin kalıcı barışı elde edeceğimizi duyurdu. Kürt siyasal hareketi adına önemli bir taahhüt ve açıklamadır. Gereğini yapan adımları da atıyor. Çağrının tarihselliğini ifade eden en önemli tutum ise hepimize Anadolu’nun ve Mezopotamya’nın kadim toprakların tüm ezilen ve ötekileştirilenlerine gelin birlikte yeniden bir gelecek kuralım çağrısıydı” dedi.
‘GEÇMİŞ BİZİM, GELECEĞİ DE BİZ KURACAĞIZ’
“Geçmişte yaşanmışlıkları konuşmak nedenlerini açığa çıkarmak yüzleşmek ve hesap sormanın önemini hep beraber geleceğe bakabiliyor muyuz en önemlisi bu” diyen Kışanak, şunları söyledi: “Bunu yaparsak geçmişle yüzleşmek ve geçmişin acılarını adaletle değiştirebileceğimiz süreci yaşamak mümkün olabilir. Hep birlikte geleceğe bakarsak geçmişteki hataları düzeltme gücünü ve imkanını yakalayabiliriz. Bu konferansın da bileşenleriyle birlikte bu gücü ve enerjiyi barındırdığına inanıyoruz. Bu kadim toprakların tüm ötekileştirilenleri, yok sayılanları reddedilenleri, asimilasyona uğratılmak istenenlerin bir araya geldiği konferansta hep birlikte geleceğimizi kurgulayacağız. Nasıl bir ülke, gelecek ve barış arzuluyoruz bunu konuşacağız. Çok güçlü bir gelecek için Türküyle, Kürdüyle, kadınıyla, Ermenisiyle, Alevisiyle bilcümle çeşitliliğiyle tüm Türkiye’ye diyeceğiz ki biz şöyle bir ülkede yaşamak itiyoruz. Barıştan ve çözümden şunu anlıyoruz. Herkes buna riayet etsin. Bu toprakların geçmişine biz sahibiz geleceğini kuracak olanda biziz. Hep beraber sorumluluk alırsak inanıyorum ki bu süreç geri dönüşü olmayan yeniden yapılanma süreci olarak ilerleyecektir. Bir günlük beş aylık bir mesele değil. Bu geleceğe ve kalıcı barışa yolculuktur. Birbirimizin haklarına saygı göstererek eşitlik içinde yaşama arzusuna yolculuktur. Bu yolculuğu başarıyla tamamlayacağımıza inanıyorum.”
SORUN ÇÖZEN ANAYASA İSTİYORUZ
Bu toprakların neden bu kadar katliamlar, zulümler yaşadığına dikkat çeken Kışanak, “Bu soruların cevabı aslında 21. yüzyılda çağın da hepimizin insanlığın yarattığı değerler olarak yaşamak istediğimiz hukuk devleti gerçeğine yöneltiyor. İnsanlar kendi sosyal ve toplumsal ilişkilerini kurabildiler. Eksik yanlışlarını gördüler. Ama hepimizi bağlayan hukuk devleti vardır ki. Hayatımızdan çıkartamadığımız. Arzularımızla şekillendirmemiz gereken.. o zaman düzeltme mercii burasıdır. Anayasa tüm renkleri kimlikleri farklılıkları inançları özgürlüğü getirmeyecekse yeni anayasa olmayacaktır. Yepyeni bir anayasa istiyoruz. Ötelenemez ertelenemez zamana yayılamaz güçlü bir talep haline gelmiştir. Bu anayasanın da mutlaka yapılması özgürlükçü haklarımızı güvence altına alan anayasa olması gerekiyor. Sorun çözen anayasa olması gerekiyor. sorun yaratan anayasalardan bıktık artık” dedi.
ASLOLAN TOPLUMSAL MÜZAKEREDİR
Demokratik mücadele ve siyasetin önündeki engellerin kaldırılmasına ihtiyaç olduğunun altını çizen Kışanak, “Demokratik bir anayasayla taçlandırılması gerekiyor. bu konferansta bunu da tartışacağız. Nasıl bir anayasa ve reform konusunda neler yapabilirizi tartışacağız. Tüm bunları yaparken müzakare sürecinin kesintiye uğramadan, rotası kaybedilmeden ilerlemesi için hepimizin sorumluluk alması gerekiyor. Tüm sorunlarımızı çözme konusunda bir yaklaşım çözüm ortaya koyarken, müzakereye yansıyarak bunu yapamayacağımız bilinmeli. Müzakerenin nasıl önemli olan kısmı bizim gerçekleştireceğimiz kısmıdır yani toplumsal müzakeredir. Bu coğrafyada yıllarca karşı olmasak bile birbirimize dokunmadan yaşamaya alıştık en hafif haliyle. İşte bunları ortadan kaldırmak ve birbirimize dokunmak, birbirimizin yüzüne bakmak, yaşamak için toplumsal müzakereye ihtiyacımız var. Bunu yapabilirsek egemenlerle olan müzakereyi çok büyük bir başarıyla götürebiliriz. Egemenlerle yapılan müzakereye dair kaygı ve kuşku duymaya gerek yok. Yeter ki biz birbirimizle toplumsal müzakereyi güçlü olarak yaşayalım. Birbirimizin hakkına hukukuna saygı gösterecek, eşitlik hukuku içinde yaşamayı bir değer olarak kabul edecek bir aşamaya gelelim. Egemenlerle yapılacak müzakere çok kolay. Eğer bu diyalog sürecinde Kürtlerle devleti baş başa bırakıp sonra da suçlu arayacaksak inanın bu suçlu biz olacağız” ifadelerinde bulundu.
BERABER KAZANALIM
Kışanak, sözlerini şöyle tamamladı: “Kürt siyasal hareketi, Kürt halkı, BDP, hangi sıfatla tartışmak isterseniz tartışın. Uzun ve zorlu bir mücadele sürecinden süzülerek her defasında doğru itham vererek, her defasında büyük bedeller ödese de büyük sorumlulukların altından kalkmasını becererek bu günlere geldik. Ben eminim ki tarihsel geçmişi gelecek için referanstır. Ama gelin bu yeniden yapılanma, yeni özgürlükçü Türkiye’yi yaratmakta hep beraber sorumluluk alalım. Hep beraber kazanalım diyorum.”
Konferansa katılanların isimleri ise şöyle:
“Abdulazim Şimşek, Abdulhakim Daş (Doğu ve Güneydoğu Dernekleri Platformu Başkanı) Adnan Ekmen (eski SHP Milletvekili), Adnan Özdemir (ABF Genel Saymanı), Adnan Özyalçıner, Doç. Dr. Ahmet Demirel, Av. Ahmet Dindar, Ahmet Kardam, Prof. Dr. Ahmet Özer, Ahmet Say, Ahmet Şık, Ahmet Telli, Prof. Dr. Ahmet Tonak, Ahmet Tulgar, Ahmet Türk (DTK Eşbaşkanı, Bağımsız Milletvekili), Ahmet Tirej Kaya (Partizan) , Akın Birdal (23. dönem milletvekili), Ali Arif Özzeybek (Alevi Vakıflar Fed. YK üyesi), Ali Çerkezoğlu, Ali Erol (Kaos GL), Av. Ali Ersin Gür (Demokratik Anayasa Hareketi), Ali Kenanoğlu, Ali Topuz, Alp Altınörs, Alper Taş (ÖDP Eş Başkanı), Amberin Zaman, Arif Ali Cangı (YSGP Eş Başkanı), Arif Sağ, Arzu Çerkesoğlu (DİSK Genel Sekreteri), Aslı Aydıntaşbaş, Atilla Taş, Aycan Akdeniz, Aydın Erdoğan (İHD MYK Üyesi), Ayhan Bilgen(Demokratik Anayasa Hareketi), Aysel Tuğluk (DTK Eşbaşkanı, Bağımsız Milletvekili), Av. Ayşe Acinikli (Özgür Hukukçular Derneği), Ayşe Erdem, Prof. Dr. Ayşe Erzan, Prof. Dr. Ayşe Gözen, Ayşegül Doğan, Aytuğ Balcıoğlu (TTB), Dr. Bayazıt İlhan (TTB Genel Sekreteri), Dr. Barış Ünlü, Bekir Ağırdır, Bejan Matur, Berat Günçıkan, Betül Çobanoğlu, Doç. Dr. Betül Yarar, Prof. Dr. Beyza Üstün, Prof. Dr. Bilal Sambur (Liberal Düşünce Topluluğu), Bilge Seçkin Çetinkaya (ÖDP Eşbaşkanı), Buse Kılıçkaya, Biray Kolluoğlu, Bircan Yorulmaz, Yrd. Doç. Dr. Bülent Küçük, Bülent Parmaksız (Türkiye Gerçeği), Bülent Tanık (Çankaya Belediye Başkanı), Prof. Dr. Büşra Erşanlı, Cafer Ekmekçi, Celal Başlangıç, Celal Fırat (Garip Dede Dergahı Başkanı), Celal Yıldırım (Diş Hekimleri Birliği eski Başkanı), Celalettin Can (78’liler Girişimi), Prof. Dr. Cem Terzi, Cemal Canpolat (Cem Vakfı Genel Başkan Yardımcısı), Cemal Uşşak, Av. Cengiz Yürekli (Asrın Hukuk Bürosu), Cihan Büyükdağ (Marksist Tutum), Çağatay Anadol, Çiğdem Mater, Deniz Kaplan, Derya Alabora, Dilşah Deniz, Doğan Demir (AKD Genel Başkan Yardımcısı), Elçin Aktoprak, Emirali Türkmen, Emrah Işık, Emre Öztürk (EHP MYK), Ender İmrek, Engin Gündük (ABF Genel Başkan Yardımcısı), Enver Can (Tüm Tokatlılar Dernekleri Genel Bşk. Yrd.), Erbay Yucak, Ercan Geçmez (Hacı Bektaş Vakfı Genel Başkanı), Av. Ercan Kanar, Erdoğan Aydın, Erol Dora (BDP Milletvekili, HDK YK), Prof. Dr.Erol Katırcıoğlu, Erol Kızılelma (SODEV Başkanı), Yrd. Doç. Dr. Erol Köroğlu, Prof. Dr. Eriş Bilaloğlu, Erkan Doğan, Ertuğrul Kürkçü (BDP Milletvekili, HDK YK), Ertuğrul Mavioğlu, Yrd. Doç. Dr. Esra Mungan, Eşber Yağmurdereli, Eşref Erdem (23. dönem milletvekili), Eylem Pınar (Marksist Tutum), Evgil Türker (Süryani Dernekleri Federasyonu Başkanı), Ezgi Başaran, Prof. Dr. Fadime Gök (HDP Eş Başkanı), Fadime Çelebi (ESP Genel Başkan Yardımcısı), Fahri Aral, Faik Bulut, Fatma Kaşan, Fatma Kurtulan (23. dönem Milletvekili), Fatma Ünsal (Başkent Kadın Platformu), Fatih Polat, Prof. Dr. Fatmagül Berktay, Fehim Caculi, Doç. Dr. Ferdan Ergut, Ferhat Tunç, Prof. Dr. Feride Aksu Tanık (TTB eski Genel Sekreteri), Feride Akturan, Ferihan Karasu, Feryal Öney, Fevzi Ayber (EMEP Genel Başkan Yardımcısı), Fevzi Gümüş, Doç. Dr. Feza Arslan,Fırat Anlı, Prof. Dr. Fikret Başkaya, Fikret Toksöz (TESEV İyi Yönetişim Programı Danışmanı), Filiz Karakuş, Av. Filiz Kerestecioğlu, Prof. Dr. Fuat Ercan, Garo Paylan, Prof. Dr. Gençay Gürsoy, Gül Kaya (Partizan), Gülistan Aydoğdu, Gülriz Erişgen (TTB 2. Başkanı), Gülsen Ülker, Gülseren Onanç (CHP PM Üyesi), Gülsüm Ağaoğlu, Gültan Kışanak (BDP Eş Başkanı), Gürel Tüzün, Hakan Tahmaz (Türkiye Barış Meclisi Dönem Sözcüsü), Hande Özhabeş (TESEV Demokratikleşme Programı Proje Koordinatörü), Hasan Cem Yılmaz (PSAKD Genel Sekreteri), Hasan Cemal, Haşim Köse, Hatice Altınışık, Av. Hatice Uçum, Harun Balcıoğlu (TTB), Haydar Yücel, Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, Hulki Özel (eski Mersin Barosu Başkanı), Av. Hülya Gülbahar, Hüner Buğdaycıoğlu, Hüseyin Soylu (78'liler Girişimi), Hüsnü Öndül, Prof. Dr. Işıl Ünal, İbrahim Sinemiloğlu, İdris Baluken (BDP Grup Başkanvekili), İlkin Kılınç (KADER MYK Üyesi), İpek Gür (Devrimci 78’liler), İrfan Aktan, Dr. İsmail Bulca (TTB Merkez Konsey Üyesi), İsmail Hakkı Tombul (KESK Genel Sekreteri), İsmail Şengül, İsmet Erdoğan (Alevi Vakıflar Fed. YK üyesi), İsmet Yalçınkaya, Juliana Gözen (TÖP), Kadir Akın, Av. Kadir Tunç (Özgür Hukukçular Derneği), Kamil Ateşoğulları (eski Milletvekili), Kani Beko (DİSK Genel Başkanı), Kazım Genç, Kemal Bülbül (PSAKD Genel Başkanı), Prof.Dr. Kemal İnal, Dr. Kemal Parlak, Kudbettin Saltan, Kuryakos Ergün (Mor Gabriel Manastırı Vakfı Başkanı), Prof. Dr. Kuvvet Lordoğlu, Lami Özgen (KESK Genel Başkanı), Levent Tüzel (İstanbul Milletvekili, HDK YK), Leyla Zana (Bağımsız Milletvekili), M.Latif Yıldız, Mahmut Akbaş, Mahmut Temizyürek, Mario Levi, Mazlum Çimen, Av. Mazlum Dinç (Asrın Hukuk Bürosu), Prof. Dr. Mehmet Bekâroğlu, Prof. Dr. Mehmet Elbistan, Mehmet Güneş (Türkiye Gerçeği), Mehmet Rasgelener (İstanbul ODTÜ Mezunları Derneği Başkanı), Mehmet Tarhan, Mehmet Tekinalp, Mehmet Tural (Şahkulu Dergahı Başkanı), Dr. Mehmet Zincir (TTB Merkez Konseyi Üyesi), Av. Mehmet Emin Aktar, Prof. Dr. Melek Göregenli, Menderes Samancılar, Av. Meral Daniş Beştaş, Mert Büyükkarabacak (SODAP), Prof. Dr. Meryem Koray, Prof. Dr. Mesut Yeğen, Mete Çubukçu, Metin Bakkalcı (İHV Genel Sekreteri), Metin Çorabatır, Mıgırdıç Margosyan, Prof. Dr. Mithat Sancar, Muharrem Yıldırım (TÜM TİS MYK Üyesi), Murat Çakır (Avrupa Demokrasi ve Barış Konferansı Hazırlık Komisyonu), Murat Çelikkan, Doç. Dr. Murat Emeksiz, Prof. Dr. Murat Güvenç, Yrd. Doç. Dr. Murat Paker, Murathan Mungan, Doç. Dr. Mustafa Durmuş, Mustafa Kahya (SYK Eş Sözcüsü), Mustafa Karaman (Kurd Der Ankara Başkanı), Mustafa Yalçıner, Mutlu Öztürk, Müjgan Halis, Müzeyyen Nergiz (Uluslararası Af Örgütü), Neval Ogan Balkız, Nadire Mater, Doç. Dr. Nazan Üstündağ, Nazmiye Üzel, Nebi Ebci (78'liler Girişimi), Necdet Özkaplan, Necmiye Alpay, Yrd. Doç. Nedim Nomer, Prof. Dr. Nejla Kurul, Prof. Dr. Neşe Özgen, Nevra Akdemir, Nilgün Yurdalan (Barış İçin Kadın Girişimi) Nimet Tanrıkulu (78'liler Girişimi), Doç. Dr. Nuray Mert, Nuray Sancar, Nurettin Sönmez (İslami Hakikatleri Araştırma Derneği), Nuri Günay (Halkevleri Genel Sekreteri), Nuri Özmen, Prof. Dr. Nükhet Sirman, Oğuzhan Kayserilioğlu (TÖP), Oktay Kandemir (ABF YK üyesi), Yrd. Doç. Dr. Oktay Özel, Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, Orhan Atilla, Orhan Gazi Ertekin, Orhan Örs, Osman Akınhay, Osman Kavala, Oya Ersoy (Halkevleri Genel Başkanı ), Prof. Dr. Özdemir Aktan (TTB Genel Başkanı), Dr. Özen Aşut (TTB), Yrd. Doç. Dr. Özgür Müftüoğlu, Doç. Dr. Özgür Sarıoğlu, Özlem Dalkıran, Doç. Dr. Özlem Özkan, Öztürk Türkdoğan (İHD Genel Başkanı), Pelin Batu, Pelin Yılmaz, Pervin Buldan (BDP Grup Başkanvekili), Pervin Oduncu, Pınar Öğünç, Piri Er, Ragıp Duran, Rıdvan Turan (SDP Genel Başkanı), Av. Rudi Sümer (Mor Gabriel Manastırı Vakfı), Sait Yıldız (Asur Demokratik Örgütü), Salman Kaya (eski Milletvekili), Sabri Topçu (TÜMTİS Eski Genel Başkanı), Saruhan Oluç, Sebahat Tuncel (BDP Milletvekili, HDK YK), Sedat Şenoğlu (ESP MYK üyesi), Selahattin Demirtaş (BDP Eş Başkanı), Selahattin Güvenç, Selim Sadak (Belediye Başkanı), Selma Gürkan (EMEP Genel Başkanı), Semahat Sevim (Heinrich Böll Vakfı), Prof. Dr. Semih Bilgen, Sennur Sezer, Servet Demir (ABF Genel Başkan Yardımcısı), Sevil Turan (YSGP Eş Başkanı), Doç. Dr. Sevilay Çelenk (Mülkiyeliler Birliği Genel Başkanı), Sevtap Akdağ (SODAP), Yrd. Doç. Dr. Sezai Temelli, Sırrı Süreyya Önder (BDP Milletvekili, HDK YK), Sibel Uzun (EHP Genel Başkanı), Suavi, Prof. Dr. Suavi Aydın, Şahin Akıncı, Şahhanım Kanat, Şanar Yurdatapan, Şaziye Köse (SYK Eş Sözcüsü),Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Prof. Dr. Şemsa Özar, Şükrü Erbaş, Tacim Şimşek (Demokratik Anayasa Hareketi), Prof. Dr. Tahsin Yeşildere,Taner Koçak, Tanıl Bora, Tayfun Görgün ( DİSK eski Genel Sekreteri), Tayfun Mater, Doç. Dr. Teoman Pamukçu, Yrd. Doç. Dr. Tolga Tören, Tuğrul Eryılmaz, Tuma Çelik, Prof. Dr. Turgut Tarhanlı, Ufuk Uras (23. dönem Milletvekili), Ulrike Dufner (HeinrichBöll Vakfı), Uygar Gültekin, Prof. Dr. Ümit İzmen, Ümit Kardaş, Prof. Dr. Üstün Bilgen Reinart, Vicdan Baykara (Tüm Bel Sen Genel Başkanı), Yalçın Çakmak, Yaman Yıldız (Demokrasi ve Özgürlük Hareketi), Yasemin Göksu, Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu, Doç.Dr. Yasemin Özgün, Yaşar Seyman, Yavuz Önen (HDP Eş Başkanı), Yeşim Ergun (SDP MYK Üyesi), Yeşim Ustaoğlu, Yetvart Danzikyan, Yıldırım Türker, Yuhanna Aktaş (Midyat Süryani Kültür Derneği), Yurdusev Özsökmenler (Barış İçin Kadın Girişimi), Doç. Dr. Yücel Demirer, Yücel Sayman, Yüksel Avşar, Zelal Ayman, Zeynel Odabaş, Zeynep Altıok, Doç. Dr. Zeynep Gambetti, Ziya Halis (eski Çalışma Bakanı), Av. Ziynet Özçelik, Zübeyde Teker, Züleyha Gülüm, Dr. Zülfükar Cebe (TTB Merkez Konseyi Üyesi).”
Yaşar Kemal'in mesajını okumak için tıklayınız...
Vedat Türkali'nin mesajını okumak için tıklayınız...
SON VİDEO HABER
Haber Ara