AKPM Başkanı Brasseur, Diplomasi Muhabirleri Derneği (DMD) üyeleriyle bir araya gelerek görüşmeleri hakkında bilgi verdi ve soruları yanıtladı.
Brasseur, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kabulünde Suriyeli mülteciler ve Türkiye'nin bölgede yüklendiği sorumluluklar gibi konuların gündeme geldiğini anlattı.
Kilis'teki Suriyelilerin kaldığı kampları bugün ziyaret edeceğini belirten Brasseur, göçmenlik meselesinin en öncelikli konuları arasında bulunduğuna işaret etti. Türkiye, İtalya, İspanya ve Malta gibi Avrupa'nın sınırlarını oluşturan ülkelerin kaderlerine terk edilemeyeceğini söyleyen Brasseur, ortak çözüm bulmak için gerekli olan tek şeyin para değil, aynı zamanda bu sorunla başa çıkmada bütünlüklü bir strateji kurulması meselesi olduğunu vurguladı.
Dayanışma ruhuna ihtiyaçları olduğunu ifade eden Anne Brasseur, "Biz değerlere dayalı bir kurumuz ve bunun anlamı beraberce sorumluluk almamız gerektiğidir" diye konuştu.
- "Bir tarafta özgürlük diğer tarafta güvenlik"
Şehit Savcı Kiraz'ın fotoğraflarının yayımlanmasına ilişkin görüşlerini aktaran Anne Brasseur, medyanın özgür olması gerektiğini ancak basının özel hayatın gizliliği konusunda sorumlu davranmasının da önemli olduğunun altını çizdi. Bir yandan özgürlüğün sağlanması gerektiğini, diğer yandan da hükümetin, özel hayatın korunması ve güvenliğin sağlanmasından sorumlu olduğunu hatırlatan Brasseur, "Buna ulusal bir çözüm bulamayız. Çünkü özellikle yeni medyada sınırlar yoktur. Haberlerin nereden geldiği kontrol edilemiyor ve bilgiler çok hızlı yayılıyor" dedi.
Brasseur, basın özgürlüğü meselesinin sadece Türkiye ile ilgili olmadığını ancak Türkiye'ye ilişkin ifade özgürlüğü raporlarının endişe verici olduğunu kaydetti.
- "Şeffaf bir yargıya ihtiyaç var"
AKPM Başkanı Brasseur, Türkiye ziyareti kapsamında Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan ile de görüştüğünü dile getirerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin düzeni ve kendilerini koruduğunu, politik olmadığını anlattı. Anne Brasseur, "Bu, ülkeler için de geçerli. Bağımsız, şeffaf, güvenilir ve dokunulmazlığın olmadığı bir yargıya ihtiyaç var" ifadesini kullandı.
Görüşmelerinde Ukrayna ve Rusya konularının da ele alındığını anlatan Brasseur, Kırım Tatarlarının durumunun kabul edilemez olduğuna dikkati çekti. Brasseur, Kırım Tatarı olan bazı Ukraynalı parlamenterlerinin ülkelerine dönmelerine izin verilmediğini ve bu durumdan büyük üzüntü duyduğunu söyledi.
- Sorular
İstanbul Adliyesi'ndeki terör saldırısında şehit edilen Savcı Mehmet Selim Kiraz'ın fotoğraflarının yayımlanmasının ardından YouTube ve Twitter'a erişimin engellenmesine ilişkin dün yaptığı görüşmelerde neler konuşulduğunun sorulması üzerine, Kiraz'ın ailesinin bu fotoğrafları görmesinin "berbat" bir durum olduğunun altını çizdi. Konuya ilişkin olarak kendisine "fotoğrafla teröristlerin propagandasının yapıldığı" görüşünün dile getirildiğini ifade eden Brasseur, bu durumu dışardan biri olarak tartışmanın çok kolay olduğunu söyledi. Anne Brasseur, "Ben sosyal medyanın engellenmesinden yana değilim" diye konuştu.
Şehit Savcı Kiraz'ın fotoğraflarının yazılı basında da yer aldığını anlatan Brasseur, Kiraz'ın çocukları, eşi, arkadaşlarının bu fotoğrafı gördüğünü ve gazetelerin bunu gösterme görevinin olmadığını vurguladı. Brasseur, özgürlüğün sorumluluk içerdiğini ifade etti.
Brasseur, iç güvenlik paketiyle ilgili bir soru üzerine de çeşitli ülkelerde de güvenlik paketindeki tedbirlere benzer tedbirlerin getirildiğine ancak farklı farklı ülkelerde uygulanan kanunların tek bir pakette birleştirilmesinin doğru olmayacağına işaret etti.
Ülkede güvenlik ve emniyetin sağlanmasının önemli olduğuna işaret eden Brasseur, ancak ifade özgürlüğünün engellenmesinin de büyük tehlike oluşturduğuna dikkati çekti.
Yapılacak kanunlarla ilgili Venedik Komisyonu'nun danışmanlık hizmeti sunduğunu hatırlatan Brasseur, güvenlik paketinin de Avrupa Konseyi standartlarında olması için Venedik Komisyonu'na inceletilmesi tavsiyesinde bulundu.
Türkiye'deki temaslarında yüzde 10 seçim barajının da gündeme geldiğini kaydeden Brasseur, konunun yıllar önce Strasbourg'da da tartışıldığını hatırlattı. Başka ülkelerde de benzer uygulamalar bulunduğunu aktaran Brasseur, yüzde 10 sınırını yüksek bulduklarını ifade etti.
"Çok sayıda küçük partilere sahip rsanız ülkeyi yönetecek istikrarlı bir çoğunluk ya da çoğunluğu kontrol edecek birleşik bir muhalefet bulamazsınız" yaklaşımı nedeniyle yüzde 10 barajının avantajlı görüldüğünü söyleyen Brasseur, Avrupa Konseyi'nin barajın aşağıya çekilmesi konusundaki çağrılarına rağmen çoğunluğun bunu değiştirmek istemediğini kaydetti.
Venedik Komisyonu'nun Türkiye'deki yeni anayasa çalışmalarına katkıda bulunup bulunmayacağıyla ilgili bir soru üzerine Brasseur, üye ülkelerin, yapacakları önemli anayasal reformları Venedik Komisyonu'nun yardımıyla Avrupa standartlarına getirme zorunluluğu bulunduğuna dikkat çekti. Brasseur, yüzde 10 barajının aşağıya çekilmesi konusunda da benzer durumun söz konusu olduğunu vurguladı.
