Dolar

34,1757

Euro

38,1548

Altın

2.915,98

Bist

9.777,46

Muhafazakarın sekülerleşme endişesi

Modernizm, küreselleşme, kentleşme, iletişim devrimi, muhafazakâr kesimleri de derinden etkiliyor. Yaşanan değişimin sekülerleşmeyi artırdığı yönündeki görüşler giderek daha yüksek sesle dile getiriliyor.

10 Yıl Önce Güncellendi

2015-04-15 11:17:30

Muhafazakarın sekülerleşme endişesi

Türk toplumu muhafazakârlaşıyor mu yoksa sekülerleşiyor mu? Neden?

Aksaray Üniversitesi Araştırma Görevlisi Volkan Ertit:

Türk toplumu geri dönüşü olmayan bir şekilde sekülerleşiyor. Sekülerleşme hakkında konuşan akademisyenlerin öncelikle bu kavramdan ne anladıklarını ortaya koymaları gerekiyor. Sekülerleşme, belli bir toplumda belli bir zaman dilimi içerisinde dinin, dinimsi yapıların ve halk inançlarının toplumsal prestijleri ve topluma etki etme güçlerinin görece azalması demektir. Bu durumda Türkiye toplumunun agresif şekilde sekülerleşme yönünde evrildiğini söyleyebiliriz. Seküler ya da muhafazakâr, her grubun yeni kuşağı dinden daha uzak bir hayat yaşıyor.

Eski kuşaklar eş seçiminde, kılık kıyafet, tatil, evlilik öncesi flört ve cinsellik konularında yaşanan dönüşüm karşısında sadece şaşkınlıklarını ortaya koyuyorlar. Zira geçmişe nazaran oldukça bireyselleşmiş yeni kuşaklar, toplumsallaşma süreçlerini evin salonunda değil, kendi odasındaki bilgisayar ekranında yaşıyor. Sadece muhafazakâr kesim değil, “Türkiye laiktir laik kalacak!” sloganları atanlar da “Türkiye'nin İlk Eşcinsel Evliliği” haberi karşısında şaşkın duruma düşüyorlar. Eşcinsellik her geçen gün ülke için daha normalleşiyor ve bu sadece büyük şehirlerin gerçeği değil.

Evlilik öncesi flört ve cinsel birlikteliklerde de ciddi bir artış söz konusu. Okullaşma, sosyal medyanın iletişim olanaklarını artırması, kadınların evlerinden sokaklara ve iş yerlerine taşınması, yeni ebeveynlerin kendi anne-babalarına nazaran daha gerçekçi olmaları, evlilik öncesi flörtün içine cinselliği de alacak şekilde gün geçtikçe yaygınlaşmasına yol açıyor. Öğrenciler daha kısa süreli sevgililikler yaşayıp daha sık partner değiştiriyorlar. Daha fazla seks partneri, bekâr olup bakire olmayanların sayısında artış ve ailelerin bu dönüşüme eskiye kıyasla daha anlayışlı olması muhafazakârlaşan bir toplum portresi çizmiyor.

Yeni kuşak, vücut hatlarını belli edecek şekilde giyiniyor. Sadece başı açık kızlar ya da seküler erkekler değil, mütedeyyin kesim de oldukça dar kesimli kıyafetleri tercih ediyor. Facebook'un ilişkisi var modülünü sadece sekülerler kullanmıyorlar. Başı kapalı kızlar da sevgilileri ile fotoğraflarını tüm aile üyeleri ve arkadaşları ile paylaşabiliyorlar. Kentleşmenin yüzde 20’lerde olduğu dönemlerde Alevi dedeleri ve Sünni imamlar doğum, sağlık, eğitim, evlilik, adalet, ölüm gibi yaşamın her noktasına müdahil olabiliyorlardı. Şimdi ise imamların camilere hapsolduğu, dedelerin kendi talipleri tarafından mahkemelere verildiği bir dönemi yaşıyoruz. Tüm bu süreçlerin ardında üç dinamik yer alıyor: Bilimsel gelişmeler, endüstriyel kapitalizm ve kentleşme.


Gazeteci Yazar Abdurrahman Dilipak:

Muhafazakârlaşma, İslamlaşmanın karşılığı değil. Keza laikleşme ve sekülerleşme de aynı anlama gelmiyor. Ya da modernleşmeyi bu değerlerin paraleli ya da karşıtı gibi göstermek de doğru bir yaklaşım değil. Bu mesele, 19. yüzyıl sonunda “Türkleşme, İslamlaşma, Muasırlaşma” tartışması şeklinde gündeme gelmişti. 20. yüzyılın ortalarında faşizm çöktü, 20. yüzyılın son çeyreğinde ise komünizm çöktü. Bugün kapitalizmin ve Siyonizmin krizi yaşanıyor. Asya, Afrika ve İslam dünyasının yani Doğu’nun uyanışı söz konusu. Batı ise kendi kutsallarını inkâr ediyor.

Evet, köyden kente göç edenler muhafazakâr yaşam tarzını kente taşıyor ve daha görünür kılıyorlar. Kent hayatına yansıyan bir İslamlaşma da söz konusu. Bu arada köyden kente gelen muhafazakâr kesim de iktidar ve servet ile yüzleşince elbette belli bir ölçüde dönüşüm de yaşıyor. Kent ve sermaye, iktidar dönüştürücü bir güce sahip. Bu gücü talep edenler, bu güce sahip olmak suretiyle toplumu dönüştürmek isterler. Ama bu güç öncelikle kendine sahip olanları da dönüştürür.

Muhafazakârlaşma da artıyor, dindarlaşma da… Laikleşme ise zayıflıyor. Sekülerleşme ise daha çok muhafazakâr kesimde yaşanıyor. Evet, bugün Türkiye’de ritüeller ve ikonlara indirgenmiş yeni bir dindarlık da var, dini sadece bireysel planda vicdanlara, toplumsal planda mabetlere hapsetmek isteyen bir akıl da… Sûfi-Selefi, Selefi-Şii ya da Şii-Sünni çatışması çıkartmak isteyenler de... Ilımlı İslamcılar da var, radikaller de… Liberal İslam, Protestan İslam, Ortodoks İslam, Katolik İslam, İslam scientologistleri gibi bir akım icat etmeye çalışanı da... Kalvinist ya da Evengalist İslam’dan söz edeni de… Birileri Tanrı’yı kıyamete hazırlarken, birileri de iktidara zorladığını düşünüyor sanki. Olmayan yok ki; sadece Nurculuk 12 çeşit. Bunların çoğu da fabrikasyon…

HABERİN DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

SON VİDEO HABER

Seren Serengil: Önce tarikat ve cemaatleri kapatacaklar

Haber Ara