Arakan: Ümmetin yetim çocuğu
Arakan: Sistematik işkencenin, soykırımın, zulmün bir diğer adıdır. Burma (Myanmar) askeri cuntasının insan kellelerinden kaleler diktiği, deprem gibi doğal bir afette bile dünyaya kapattığı kadersizlerin ülkesidir.
On beş metre kare bir ev düşünün. Dört tane kap, bir seccade, bir hasır ve dört beş parça giyecek. Yiyecek namına depolanmış hiçbir şey yok. Pirinç bile ufak tabakla satın alınıyor.
Omuzlarındaki yük, o kadar ağır ki... Öyle yerlerde yaşıyorlar ki, dünya hayatları açık hapishane gibi
Kimi dindaş ama zevke sefaya vurmuş kendini, deve yarışları için çocukları koparıp uzak diyarlara götürüyorlar Arakanlı çocukları, kimi organ mafyası tarafından Hindistan’a kaçırılıyor.
Arakanlı olmak başka, hele Arakanlı yetim olmak bambaşka
Kimi dindaş ama zevke sefaya vurmuş kendini, deve yarışları için çocukları koparıp uzak diyarlara götürüyorlar Arakanlı çocukları, kimi organ mafyası tarafından Hindistan’a kaçırılıyor.
Kimi dindaş ama zevke sefaya vurmuş kendini, deve yarışları için çocukları koparıp uzak diyarlara götürüyorlar Arakanlı çocukları, kimi organ mafyası tarafından Hindistan’a kaçırılıyor.
Omuzlarındaki yük, o kadar ağır ki... Öyle yerlerde yaşıyorlar ki, dünya hayatları açık hapishane gibi
Onların misketleri olmaz, topları da, arabaları da, onların sırtında bir sepet, sırtlarına vurulacak dünyaları beklerler.
Omuzlarındaki yük, o kadar ağır ki... Öyle yerlerde yaşıyorlar ki, dünya hayatları açık hapishane gibi
Arakanlı bir yetime dokununca insan, yetim bıraktıklarını görüyor, bize yetmeyenin nelere yettiğini anlıyor.
Kimi dindaş ama zevke sefaya vurmuş kendini, deve yarışları için çocukları koparıp uzak diyarlara götürüyorlar Arakanlı çocukları, kimi organ mafyası tarafından Hindistan’a kaçırılıyor.
Anneleri bir buçuk dolar için gecesini gündüzüne katarken, onlar eve ayda nasıl 30 dolar götürebileceğinin derdindedirler.
Onların misketleri olmaz, topları da, arabaları da, onların sırtında bir sepet, sırtlarına vurulacak dünyaları beklerler.
Kimi ise Bangladeş’te henüz yedi yaşında olmasına rağmen kendisi gibi ufak kız çocuğuna hizmetçilik yapıyor. Hanımının boyunu aşan çantasını da o taşıyor.
Aç kalmamak için gereken 30 dolar.
Muson yağmurları bir başka yağıyor kulübe gibi evlerine, bayramlar bir başka, annelerin ağlaması hepsinden başka.
Muson yağmurları bir başka yağıyor kulübe gibi evlerine, bayramlar bir başka, annelerin ağlaması hepsinden başka.
Dokuz yaşında akranları gibi sokağa çıktığında, babasızlığı, vatansızlığı yanlarındadır.
Çaresizliği çıkara dönüştürmekte ustalaşmışlar, köşe başlarını tutmuş bekliyor. Kimini fuhuşa, kimini kuma yapmaya uğraşıyorlar.
Bir anne ve iki de ufak çocuk. Sahabe hayatı yaşıyor gibiler, yokluk yakalarına öyle bir yapışmış ki, bırakmıyor, hayat bütün acımasızlığını onlara gösteriyor.
Bir anne ve iki de ufak çocuk. Sahabe hayatı yaşıyor gibiler, yokluk yakalarına öyle bir yapışmış ki, bırakmıyor, hayat bütün acımasızlığını onlara gösteriyor.
Bangladeş’te Arakanlı olmak, çocuk olmak, hele hele yetim olmak bir başka; bakışı mahsun, yükü ağır, boynu bükük…
Bangladeş’te Arakanlı olmak, çocuk olmak, hele hele yetim olmak bir başka; bakışı mahsun, yükü ağır, boynu bükük…
Bir anne ve iki de ufak çocuk. Sahabe hayatı yaşıyor gibiler, yokluk yakalarına öyle bir yapışmış ki, bırakmıyor, hayat bütün acımasızlığını onlara gösteriyor.
Kimi dindaş ama zevke sefaya vurmuş kendini, deve yarışları için çocukları koparıp uzak diyarlara götürüyorlar Arakanlı çocukları, kimi organ mafyası tarafından Hindistan’a kaçırılıyor.
Anne çaresiz, “kim gelirse gelsin yeter ki çocuklarımı kurtarsın” diyor. Şeytan da istese verecek, melekte.
Arakanlı yetimlere kimse masal okumaz, onlar yaşamın bütün gerçekliliğinin masalı kaldıramayacağını bilirler, onlar hayatın kendileri için uzatmaları oynattığını söylerler.
Asaletlidirler, çok gülmezler, ciddiyeti, hayatın onlar için şakaya gelir yanı olmadıklarını bildiklerinden sahiplenirler.
Anne çaresiz, “kim gelirse gelsin yeter ki çocuklarımı kurtarsın” diyor. Şeytan da istese verecek, melekte.
Arakanlı olmak, çocuk olmak, hele hele yetim olmak bir başka; bakışı mahsun, yükü ağır, boynu bükük
Dokuz yaşında akranları gibi sokağa çıktığında, babasızlığı, vatansızlığı yanlarındadır.
Öyle yerlerde yaşıyorlar ki, dünya hayatları açık hapishane gibi;
Öyle yerlerde yaşıyorlar ki, dünya hayatları açık hapishane gibi;
Bir anne ve iki de ufak çocuk. Sahabe hayatı yaşıyor gibiler, yokluk yakalarına öyle bir yapışmış ki, bırakmıyor, hayat bütün acımasızlığını onlara gösteriyor.
Dokuz yaşında akranları gibi sokağa çıktığında, babasızlığı, vatansızlığı yanlarındadır.
Arakanlı çocukları, kimi organ mafyası tarafından Hindistan’a kaçırılıyor.
Arakanlı çocukları, kimi organ mafyası tarafından Hindistan’a kaçırılıyor.
Dört tane kap, bir seccade, bir hasır ve dört beş parça giyecek.
Kimi ise Bangladeş’te henüz yedi yaşında olmasına rağmen kendisi gibi ufak kız çocuğuna hizmetçilik yapıyor. Hanımının boyunu aşan çantasını da o taşıyor.
Dokuz yaşında akranları gibi sokağa çıktığında, babasızlığı, vatansızlığı yanlarındadır.
Arakan’da baba olmak, anne olmak, kardeş olmak dünyanın en çilekeş hayatını küçük yaşta sırtlamaktır.
Yiyecek namına depolanmış hiçbir şey yok. Pirinç bile ufak tabakla satın alınıyor.
