Dolar

34,5424

Euro

36,0063

Altın

3.006,41

Bist

9.549,89

18. Hayr: Hayırlarda yarışanlar olmak

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-05-15 12:09:42

18. Hayr: Hayırlarda yarışanlar olmak
فَاسْتَبِقُوا الخَيْرَاتِ إِلَى الله مَرْجِعُكُمْ جَمِيعًا

”O halde durmayın, hayırlı işlerde yarışın. Nihayet hepinizin dönüşü Allah'adır.” (Maide 5/48 ve 2/148; 3/114; 23/61...)
Kur’ân “hayırlarda yarışanlar: وَيُسَارِعُونَ فِي الْخَيْرَاتِ” (Âl-i İmran3/114) ile “hayrı engelleyenler: مَنَّاعٍ لِّلْخَيْرِ” (Kalem 68/12) arasındaki mücadeleden söz eder ve bunu külli Hak-Batıl mücadelesi ile ilintiler.

“Hayır”: sözlükte "iyi olmak, iyilik etmek, üstün olmak, üstün kılmak" gibi anlamlara ge len hayr kökünden masdar-isim olup "iyi" yahut "iyilik" mânasında ve şerrin karşıtı olarak kullanılır (Lisânü'l-‘Arab, "hyr" md.). "Mal ve servet" mânasına da gelen hayr ayrıca "en iyisi, daha iyisi", şer de "en kötüsü, daha kötüsü" anlamında ism-i tafdîldir. Râgıb el-İsfahânî hayrı "herkesin rağbet ettiği, istediği, arzuladığı ya da beğendiği şey; akıl gibi, adalet, fazilet ve faydalı nesne gibi" diye tanımlar(el-Müfredât, "hyr" md. Zebîdî de aynı tanı mı tekrarlar; Tâcü’l-Arûs, "hyr" md.) ve devam eder: “Zıddı ise şerr sözcüğüdür.”

“Hayr”; istenilen, arzu edilen, değerli, dünya ve âhirette faydalı, yarayışlı her şeydir. Hayr, ister bir davranış, ibâdet, ister mal yönünden olsun, dünya ve âhirete dair faydalı, arzu edilen şeylerdir. İbâdet, iyilik etmek, Allah yolunda harcamak, faydalı mal, kişiye sevap veya şeref kazandıran şeyler iyi ve faydalı, rağbet edilen tercihler olduğundan hepsi hayırdır. (Hayır kelimesinin çoğulu olan “ahyâr” ise iki âyette (Sâd 38/47-48) bazı peygamberler hakkında övgü sıfatı olarak yer alır. Aynı kökten gelen ‘hayrât’, beğenilen özellikler, davranışlar, sevap amacıyla yapılan iyilikler ve sadakalar demektir. Aynı kökten “hayre” (aslı hayyire) keli mesinin çoğulu olan “hayrât” bir âyette (Rahmân 55/70) hisân ile birlikte "iyi ve güzel kadınlar" anlamında kullanılır.)

Kur’an’ın geniş kapsamlı kavramlarından biri olan “hayır”, Kur’ân’da 176 (türevleriyle 196) yerde geçer. “Hayr”ın karşıtı olan “şerr” kavramı ise 31 yerde zikredilir.

“Hayr” Hem “Mal-Mülk” Hem de “Mal-Mülkten İnfak Etmek”tir:

Kur’ân’da hayr kavramı, “iyi, güzel, değerli, faydalı; ve mal mülk gibi arzulanan şeyler” anlamlarında, "mal" kelimesinin eş anlamlısı gibi geçer. Nite kim, "( وَإِنَّهُ لِحُبِّ الْخَيْرِ لَشَدِيدٌ/ İnsan hayır sevgisine çok düşkündür" (Âdiyât 100/8) mealindeki âyette hayır bütün tefsirlerde mal kelimesiyle karşılanmıştır. Allah’ın insana verdiği mal, -kimileri için şer olsa da- bizzat hayırdır. Hz. Süleyman'ın cins at lara olan düşkünlüğü de "hayır sevgisi" diye ifade edilmiştir (Sâd 38/32). Taberi bu âyeti açıklarken, "Araplar ata hayır derlerdi: aynı şekilde malı da hayır diye adlandırırlardı" der (Câmi'u'l-Beyân, XXIII, 154-155). Ayrıca hayr, maddî refah, bolluk, zenginlik anlamlarını ifade eder (Enam 6/17; Yunus 10/107; Enbiya 21/35; Mearic 70/21). Bir âyette ölen kişi nin geride mal bırakması "hayır bırakma" olarak (Bakara 2/180) zikredilirken; bazı ayetlerde, insanlara malî yardımda bulunulması "hayır infak et me" şeklinde ifade edilmiştir (Bakara 2/215, 272, 273). Bir kısım âyetlerde (me selâ bk. Bakara 2/262, 274; Nisâ 4/34) doğrudan doğruya "mal infak etme" ifadesinin yer alması, Kur'an'da hayır ve mal kelimelerinin anlam birliğini açıkça gösterir. Demek ki hayır; hem sahip olunan malı, hem de o maldan Allah yolunda infak edilen payı, sadakayı, Allah için sarf etme iyiliğini veya infak anlayışını ifade eder. Mü’minler, Allah yolunda hayırdan infak ederler:

“...Hayırdan ne infak ederseniz bu kendiniz içindir. Zaten siz sırf Allah rızasını kazanmak için infak edersiniz. Yaptığınız her hayır amaçlı infakın karşılığı size eksiksiz olarak verilir, kesinlikle size haksızlık yapılmaz.” “(Yapacağınız hayırlar,) kendilerini Allah yoluna adamış, bu sebeple yeryüzünde kazanç için dolaşamayan fakirler için olsun. Bilmeyen kimseler, iffetlerinden dolayı onları zengin zanneder. Sen onları simalarından tanırsın. Çünkü onlar yüzsüzlük edip istemezler. Yaptığınız her hayrı muhakkak Allah bilir.” (Bakara 2/272-273)

Bakara/215’te hayr, hem sahip olunan şey hem de takvâ gereği yapılan amel olarak geçer: “Sana neyi infak edeceklerini soruyorlar. De ki: ‘Hayır olarak infak edeceğiniz şey, ana-babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışadır. Hayır olarak ne yaparsanız, Allah onu şüphesiz bilir’.”

Kur'an genellikle, in sanın âhirette kendisi için faydalı olacak her türlü iyiliğini hayır diye adlandırır: "Hayır olarak ne yaparsanız Allah onu bi lir. -Âhiret için- azık edinin; bilin ki en ha yırlı azık takvadır" (Bakara 2/197) mealindeki âyette geçen hayır kelimelerinden ilki fiilin niteliği, ikincisi amacın nite liği olarak kullanılmıştır.

Kur’ân’da Hayır Kavramı ve “Hayr”ın Anlam Sahası

Kur’ân’da “hayr” kavramı şu manalarda kullanılmıştır:

Allah’ın sayısız (maddî ve mânevî) nimeti (Âl-i İmran 3/26): “Deki: Ey mülkün sahibi Allahım! Dilediğine mülk verirsin, dilediğinden de mülkü çeker alırsın, ve dilediğini azîz edersin, dilediğini zelil edersin, hayır yalnız senin elindedir, muhakkak ki sen her şeye kadirsin.” Allah'a yakarış mahiyetindeki bu âyette; mülkün sahibinin Allah olduğu ve O'nun mülkü dilediğine vereceği, dilediğinden de geri alacağı, dilediğini yüceltip diledi ğini alçaltacağı belirtilir. Daha sonra ge len, "Hayır sadece senin elindedir" cüm lesinden hayrın her türlü maddî ve ma nevî nimetleri kapsadığı anlaşılmakta dır.

Bütün hayırların kaynağı olan vahy ve peygamberlik (Kur'an'da manevî nimet kabilinden olan şeyler de hayır kelimesiyle ifade edil miştir. Nitekim hayır, Allah'ın kullarına özel nimeti olan vahiy veya Kur'an yerine de kullanılmıştır. Vahye uyan müminler birçok nimete, güzelliğe, sağlam bir inanca ve kardeşlik duygusuna sahip olurlar ki, bunlar da hayrın ta kendisidir): “Ne kitap ehlinden ne de müşriklerden olan kâfirler size Rabbinizden bir hayr/vahy indirilmesini ister. Allah ise rahmetini dilediğine bahşeder ve Allah çok büyük lütuf sahibidir.” (Bakara 2/105) Hayr’ın vahiy mânasına geldiği şu âyette açıkça görülmektedir: “Ve ittikada bulunmuş olanlara (Allah’a karşı sorumluluklarının bilincinde olanlara) denildi ki: «Rabbiniz hangi şeyi indirmiştir?» Dediler ki: «Hayrı...». Bu dünyada iyilik edenler için iyilik vardır ve ahiret yurdu ise elbette daha hayırlıdır ve muttakîlerin yurdu ise ne güzeldir.” (Nahl 16/30)
Gerçek iman, ya da iman etme eğilimi, samimiyet ve iyi niyet: “Ey Peygamber! Elinizdeki esirlere de ki: Eğer Allah kalplerinizde hayır olduğunu bilirse, sizden alınandan (fidyeden) daha hayırlısını size verir ve sizi bağışlar. Çünkü Allah bağışlayandır, esirgeyendir.” (Enfal 8/70)

İman etmenin güzel sonucu, imanın olumlu etkisi: “Onlar ancak kendilerine meleklerin gelmesini veya Rabbinin gelmesini yahut Rabbinin bazı alâmetlerinin gelmesini bekliyorlar. Rabbinin bazı alâmetleri geldiği gün, önceden inanmamış ya da imanında bir hayır kazanmamış olan kimseye artık imanı bir fayda sağlamaz. De ki: Bekleyin, şüphesiz biz de beklemekteyiz!” (Enam 6/158)
Sâlih amel, hayırlı iş, kulluk ve sonucu güzel olan işler: “Namazı doğru kılın, zekâtı verin, kendiniz için her ne hayır yapıp gönderirseniz, Allah yanında onu bulursunuz. Her zaman Allah bütün yaptıklarınızı görüyor!” (Bakara 2/110) Bu ayetten, sayılan ibadetlerin de hayır kapsamına girdiği anlaşılmaktadır. “Sana da önünde bulunan kitapları doğrulayıcı ve onlara bir şahit olmak üzere bu hak kitabı indirdik; onun için sen de aralarında Allah'ın indirdiğiyle hükmet, sana gelen gerçekten ayrılıp da onların arzuları arkasından gitme! Her biriniz için bir kanun ve bir yol tayin ettik. Allah dileseydi, hepinizi bir tek ümmet yapardı, fakat sizi, her birinize verdiği şeylerde imtihan edecek. O halde durmayın, hayırlı işlerde yarışın. Nihayet dönüşünüz hep Allah'adır. O zaman O, hakkında ayrılığa düştüğünüz şeyleri size haber verecektir.” (Maide 5/48); “Biz de duasını kabul ettik de kendisine (Hz.Zekeriyya) Yahya'yı verdik ve onun için eşini doğurmaya elverişli hale getirdik. Doğrusu bunlar hayırlı işlerde yarışır, Bize umut ve korkuyla dua ederlerdi. Bize karşı derin saygı duyuyorlardı.” (Enbiya 21/90) Burada hayır; "sâlih amel", "hasene", “mâruf” gi bi kavramlara yakın anlamda her türlü iyi tutum ve davranışı tanımlamak için kullanımıştır.

İslâm: Bazı müfessirler, Âl-i İm rân/104 ve Kalem/12’de geçen hayrı "İslâm" diye açıklamışlardır (Taberî, IV, 38; Şevkânî, V, 308). “Sizden, hayr’a çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.” (Âl-i İm rân 3/104); “(Resûlüm!) Alabildiğine yemin eden, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan lâf götürüp getiren, hayr’ı hep engelleyen, saldırgan, günaha dadanmış, kaba ve haşin, bütün bunlardan sonra bir de soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiçbirine, mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme.” (Kalem 68/(10-14)12)

Hikmet: “Allah hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilirse, ona pek çok hayır verilmiş demektir. Ancak akıl sahipleri düşünüp ibret alırlar.” (Bakara 2/269). Burada hikmet; Allah'ın bir lütfu ve nimeti olarak "büyük bir hayır" diye nitelendiril miştir.

Bir de, hayr "ma'rûf (iyilik)", şerr de "münker (kötülük)" anlamında kullanılır.
SON VİDEO HABER

Türkiye dünyada ikinci, Avrupa'da da birinci

Haber Ara