Dolar

34,5424

Euro

36,0063

Altın

3.006,41

Bist

9.549,89

Kur'an ve Namazla dirilmek

14 Yıl Önce Güncellendi

2011-11-18 10:56:33

Kur'an ve Namazla dirilmek

Ağustos 2006’da Namaz Gönüllüleri Platformu olarak başlattığımız “Namazla Diriliş Seferberliği”, 2010-2011 “Kur’ân Yılı” vesilesiyle “Kur’ân ve Namazla Diriliş Seferberliği”ne dönüşerek devam ediyor elhamdülillah!..

Ekim’in son haftasında Londra’da Aziziye Camii konferans salonunda Cemil Tokpınar’la birlikte sunduğumuz “Namazla Diriliş” paneli, Allah’a şükürler olsun ki, tahminlerimizin ötesinde hayırlara ve güzelliklere kapı araladı. Birçok kardeşimizin o gün namazla buluştuklarına dair haberler bizi ziyadesiyle memnun ve mesrur etti. Pek çok kardeşimiz de namazla ilgili çeşitli problemlerine tatmin edici cevaplar aldıklarını belirtmişler. İnşaallah 16-18 Aralık 2011’de Cemil kardeşimle birlikte tekrar Londra’da olacağız ve yine namazı ve Kur’ân’ı konuşacağız.

16 Kasım 2011 Çarşamba akşamı, İstanbul/Taksim İstiklal caddesindeki Muammer Karaca Kültür Merkezi’nde Mehmet Paksu, Abdullah Yıldız ve Hasan Hafızoğlu üçlüsü olarak takdim ettiğimiz “Kur’ân’la Diriliş” paneli ise, daha farklı güzelliklere vesile oldu hamdolsun. Organizesini görme özürlü Zeynep Atakan’ın yaptığı “Kur’ân’la Diriliş” panelinde duygu dolu anlar yaşandı. Yaklaşık iki buçuk saat süren programa daha çok hanımların ilgi gösterdiği dikkat çekti. Katılımcılardan haftalık Kur'an dersi yapmaları ve Kur’ân mealini en geç bir yıla kadar okuyup bitirmeleri konusunda söz aldık.

18-21 Kasım 2011 tarihlerinde ise, inşallah, Arnavutluk-Kosova-Makedonya hattında Tiran, Üsküp ve Prizren’de “Namazla Diriliş” panellerimiz olacak. Ramazan Tamer kardeşimle birlikte sunacağımız panellerin organizesini Mehdi Gurra başkanlığındaki ALSAR ile AKEA vb. kuruluşlar yapıyor. Bu arada “Haydi Namaza” adlı kitabımızın Arnavutça basılıp dağıtılması için gerekli hazırlıklar tamamlandı.

Hasılı; “Kur’ân ve Namazla Diriliş Seferberliği”miz bütün bereketi ile devam ediyor, elhamdülillah.
Bunalımdan kurtuluşumuzun formülü de; Kur’ân’ı yaşamak ve namazı dosdoğru kılmak:

“Sana vahyedilen Kitabı oku/uygula ve namazını da dosdoğru kıl. Kuşkusuz namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah’ı anmak elbette en büyük ibadettir. Allah ne yaptığınızı bilir.”(Ankebut 29/45)  

Kur’ân’ın ulvî iklimine ve namazın bereketli kucağına sığınarak, ancak nefsimizi ve neslimizi hem bu dünyanın günah yangınından hem de ebedi dünyanın Cehennem ateşinden koruyabiliriz…

Rabbimiz, inananlar için en büyük tehlikeyi, “Kur’an ve Namaz’ın terki” olarak beyan buyuruyor:

“Onlara Rahman’ın âyetleri okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanırlardı. Sonra onların ardından öyle bir nesil geldi ki, namazı zayi ettiler, tutkularına uydular; işte bunlar ileride kaybedeceklerdir.” (Meryem 19/58-59)

Kur’an’ı gereğince okuyup anlayan ve yaşayan nesli, “ağlayarak secdeye kapanmaları” ile tarif eden Kitabımız; sonraki nesilleri de “tutkularına uyup namazlarını savsaklamaları” ile tanımlıyor...

Kur’ân ve namazdan uzaklaşan nesillerin şeytani güçlerin etki alanına girmeleri ise kaçınılmazdır.

“(O gün nefsine zulmeden kişi şöyle der:) ‘Vah bana, n’olurdu, falancayı kendime dost edinmemiş olsaydım. Bana uyarıcı-hatırlatıcı mesaj geldikten sonra, beni (Kur’an’ı) hatırlamaktan o alıkoydu. Zaten şeytan, işte böyle yalnız ve çaresiz bırakır insanı.’ Ve (o gün) Rasûl: ‘Ey Rabbim!’ diyecek; ‘kuşkusuz ümmetim, bu Kur’ân’ı terkedilmiş bıraktı’.”  (Furkan 25/28-30)

 Allah Rasûlü’nün kıyamet günü yapacağı bu şikayete muhatap olmamak için yapılacak şey bellidir:

"Bir cemaat, Allah'ın evlerinden birinde toplanıp Allah'ın Kitab'ını okurlar ve onu tedris ederlerse, muhakkak onların üzerine sekinet iner; kendilerini rahmet kaplar; çevrelerini melekler kuşatır ve Allah, onları kendi katındakilere anar." (Tirmizî, Kırâat 3; Müslim, Zikir 38; İbn Mâce, Mukaddime 17; Ebû Dâvûd, Salât 349)

Kur’ân’la yoğrulmanın bereketli sonuçlarını sevgili Peygamberimiz (s.) böyle açıklıyor. Evlerimizi “Allah’ın evleri” haline getirmek, birlikte Kur’ân okuyup namaz kılarak Allah’ın rahmet ve sekinet yağmurunun üzerimize yağmasına, meleklerin de bize dua etmelerine nail olmak…

Yine Peygamberimiz(s), “fitne/karışıklık” ortamında müminler için “tek kurtuluş yolu”nun “Allah’ın Kitabı” olduğunu söylüyor ve “hevâlar, ancak onun sayesinde hakkın dışına meyletmezler” buyuruyor. (Tirmizi, Sevabu’l-Kur’an, 14)

Evet; çözüm çok açık ve net:

-Kur’ân’ı birlikte okuyup, anlamak ve yaşamak sûretiyle Kur’ân ahlâkı ile ahlâklanmak…

-Sürekli ve huşû dolu namazlarla da her türlü haramdan, günahtan, kötülükten korunmak…

İşte fert ve millet olarak huzura, sekînete ve rahmete kavuşmanın iki öncelikli şartı…

Bu iki ön şart yerine getirilirse, inşallah, diğer şartlar kendiliğinden gelecektir.

“Kur’ân’la ve Namaz’la Diriliş Seferberliği” ilan etmemizin temelinde de bu hakikat yatıyor.

SON VİDEO HABER

Türkiye dünyada ikinci, Avrupa'da da birinci

Haber Ara