Muharrem/Aşura Orucu ve zulümden kurtuluş günü
14 Yıl Önce Güncellendi
2011-12-04 19:47:44
İçinde bulunduğumuz Muharrem ayı, şu hadis-i şeriflere göre, “Şehrullah” yani “Allah’ın ayı”dır. “Ramazan ayından sonra en faziletli oruç (ayı) şehrullah olan Muharrem ayıdır. Farz namazdan sonra en efdal namaz da gece namazıdır.” (Müslim, Sıyam 202; Ebu Davud, Savm 55; Tirmizi, Salat 324; Nesai, Kıyamu’l-Leyl 7)
Muharrem'in onuncu günü yani 5 Aralık 2011 Pazartesi günü Âşûrâ Günü’dür. (“Âşûrâ” kelimesinin Arapça on sayısı ile ilgili ‘aşr ve ‘âşir veya develerin güdülmesiyle ilgili ‘ışr kökünden türediği söylenir.)
Âşûrâ orucu ile ilgili rivayetlere göre: Rasûlüllah (s.) Medîne'ye geldiği zaman Yahudiler'in Âşûra günü oruç tuttuklarını gördü ve bunun ne orucu olduğunu sordu. Cevap olarak şöyle dediler:
-"Bugün, iyi bir gündür. Allah, İsrailoğullarını Firavun'un zulmünden bugün kurtarmıştır. Musa (a.s.) Allah'a şükür için bugünde oruç tutmuştur. Biz de tutarız.” Hz. Peygamber (s.);
-“Biz Musa şeriatına sizden daha yakınız.” dedi ve o gün oruç tuttu; ashabına da tutmalarını emir buyurdu. Bu olay, Ramazan orucu farz kılınmadan öncedir. Ramazan orucu farz kılınınca, “İsteyen bu günde oruç tutsun, istemeyen de tutmasın” buyurmuştur. (İbn Mace, Sıyam 41; Buhârî, Sıyam 69)
Hz. Âişe (r.anhâ) anlatıyor: "Cahiliye devrinde Kureyş, Âşûrâ gününde oruç tutardı. Hicretten önce Rasûlüllah da (s.) Âşûrâ orucu tutardı. Medine'ye hicret ettikten sonra bu oruca devam etti. Ashabına da tutmalarını emretti. Ertesi yıl, Ramazan orucu farz kılınınca, Âşûrâ günü orucunu bıraktı, isteyen bu orucu tuttu, dileyen de bıraktı." (Buhari, Savm 69; Müslim, Sıyâm 115; Muvatta, 33, Ebu Dâvud, Savm 64; Tirmizi, Savm 49)
Âşûrâ günü doğduğu rivayet edilen ve Kabe'yi inşa eden Hz. İbrahim'in hatırasına hürmeten Arapların bu günü yaşattıkları tahmin edilir. Hz. Mûsâ ile İsrâiloğullarının Firavun'un elin¬den Âşûrâ günü kurtulduğunu ve Hz. Nuh'un gemisinin Cûdî dağına aynı gün oturduğunu söyleyen Yahudileri Hz. Peygamber'in (s.) tekzip etmemesi, hatta, "Biz Musa'ya sizden daha lâyığız" diyerek bu günde oruç tutulmasını emretmesi, Âşûrâ’nın Nuh'tan itibaren ilahî din¬lerde önemli bir yer tuttuğunu gösterir.
Rivayetler bir araya getirildiğinde; Âşûrâ gününün şu olaylardan kaynaklandığı iddia edilmiştir:
-Hz. Musa ve İsrailoğulları, denizin yarılması ile Firavun’un zulmünden bugün kurtulmuştur.
-Hz. Nûh'un (a.s) gemisi bugün tufandan kurtulup Cudi dağının tepesine oturmuştur.
-Hz. Âdem'in (a.s) tövbesi ile Hz. Davud’un (a.s) tövbesi bugün kabul edilmiştir.
-Hz. Yûnus’un duası bugün kabul edilip balığın karnından çıkmış; Hz. Eyyûb bugün şifa bulmuştur.
-Hz. Mûsâ (a.s) ve Hz. İsâ (a.s) bugün doğmuş; Hz. Süley¬man'a (a.s) bugün mülk verilmiştir.
-Hz. İbrahim (a.s) bugün Nemrut’un ateşinden kurtulmuştur.
-Hz. Yusuf (a.s) bugün kuyudan çıkarılmış; Hz. Yakub (a.s), oğlu Hz. Yusuf'a bugün kavuşmuştur.
Aşura tatlısının menşei de Hz.Nuh’un gemisinde son kalan erzakın karıştırılıp pişirilmesine dayanır.
10 Muharrem’in bir başka özelliği, Hz. Hüseyin'in (r.a) Kerbelâ'da bugün şehit edilmiş olmasıdır. Peygamberimizin mübarek torununun bugün şehid edildiği kesindir. Kitaplarda yer alan yukarıdaki olayların bugün vuku bulmuş olması ise ihtimal dahilindedir. En doğruyu kuşkusuz Allah bilir.
İslâm alimleri 10 Muharrem’de oruç tutmayı sünnet; 9, 10, 11. günlerde tutmayı ise, Yahudilere benzememek için güzel görürler. İbn Kayyım el-Cevziyye, Zâdü’l-Me’âd’ında; Peygamberimizin (s.), Âşûrâ orucuna, diğer günlerde tutulan oruçlardan daha fazla önem verdiğini kaydeder.
Zalim Emevî yönetiminin Kerbelâ faciasını unutturmak için Âşûrâ gü¬nünü âdeta bayram ilan ettiği bilinir. İbn Teymiyye, Âşûrâ günü yıkanma, göze sürme çek¬me, süslenme, kına yakma, bayram¬laşma, aşura pi¬şirme, sadaka verme, mescitleri ziya¬ret etme, kurban kesme gibi şeyleri Ehl-i beyte kin duyan Nâsibîlerin uydurduğunu söyler. O halde, oruç dışındaki diğer uygulamalarda dikkatli olmak gerekir.
Hz. Peygamber'in, “Cennet gençlerinin efendisi” diye övdüğü mübarek torunu Hz. Hüseyin (r.a) ile Ehli Beyt’ten 70 güzel insanın hunharca şehid edildiği günü, elbette üzülerek hatırlamak, bu elim katliamdan ibret ve ders almak, iktidar hırsının insanları nerelere sürüklediği görmek gerekir.
Yani bugünün tavrı; Ehli Beyt’i sevmek, zulme ve zalimlere karşı açık ve net tavır almaktır.
Bugün vuku bulduğu söylenen diğer olaylara gelince; ‘doğrusunu Allah bilir’ deyip, bu büyük mazhariyet, lütuf ve kurtuluşların, eğer ümmet lâyık olursa bugün de gerçekleşeceğinin bilinci içinde dua ve niyazlarımızı çoğaltmak gerekir. Yukarıda adı geçen peygamberlerin zulme karşı mücadeleleri ile Hz. Hüseyin’in zalimlere karşı direnişini bir “direniş bilinci” olarak bugüne taşımak gerekir.
Özetle: Muharrem ayı ve Âşûrâ günü, duâ ve niyâz günleridir; zulme karşı Allah’tan “sabırla ve namazla yardım isteme” günleridir. Bakara suresinin 45 ve 153. ayetlerindeki bu “sabırla” ifadesi “oruçla” şeklinde de tefsir edilmiştir. Öyleyse, zulme ve haksızlığa karşı, oruçla ve namazla Allah’tan yardım dileyerek ümmetin topyekun kurtuluşu için kavli ve fiili dualarımızı çoğaltma zamanıdır.
SON VİDEO HABER
Haber Ara