Ölümü güzel kılmak
14 Yıl Önce Güncellendi
2011-12-12 12:18:24
Fahri Bey, Araştırma ve Kültür Vakfı Kocaeli şubesi başkanlığını yürütüyordu. Ömrünü İslâm davasına adayan, çalışkanlığı, gayreti ve kibarlığı ile herkesin takdirini kazanan, bir dostun ifadesi ile “kimseyi incitmeyi bilmeyen”, güzel bir kardeşimizdi. Allah gani gani rahmet eylesin, mekânı Cennet olsun...
Rahmet camiinin böyle bir cenaze kalabalığı görmediğini söyledi İzmitliler. İmrenilecek bir cenaze idi doğrusu. Böylesi bir ilgi ve hüsnü şahadetin incelenmesi gerektiğini belirtti, bir dostumuz. Son eylemi, “haydi, size namaz kıldırayım” olmuş… Ondan iki gün önce, AKV’de verdikleri Aşura iftarında birlikte idik. Son takdim ettiği konuşmacı da ben oldum. Demek, buraya kadarmış. Ömür denen şey buymuş…
Dönüşümüz elbette Allah’adır; bizi yaratan, kuşkusuz öldürür de(Nahl/70; Müminun/15). Hiç şüphe yok ki; yaratan da yaşatan da öldüren de Allah'tır (c.c).“Öldüren de dirilten de O’dur.”(Necm/44) “O diriltir ve öldürür.”(Tevbe/116) “O yaşatır da öldürür de.”(Duhan/8) Ve “Her nefis ölümü tadacaktır.”(Enbiya/35)
Yalın ve yakîn gerçek şu ki; insanoğlunun ölümden kaçması mümkün değildir: “Aranızda ölümü takdir eden Biziz ve Bizim önümüze geçilmez.”(Vakıa/60) “Her nerede olursanız olun, ölüm size yetişir.”(Nisa/78) “De ki: Sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, muhakkak sizi bulacaktır.”(Cuma/8) “De ki: Eğer ölümden veya öldürülmekten kaçıyorsanız, kaçmak size asla fayda vermez..."(Ahzab/16)
Evet, ölüm, hayata anlam katan en yaman hakikattir; hayatın kıymeti ve önemi ancak ölümle anlaşılır.
“O, ölümü ve hayatı yarattı; hanginizin daha güzel ameller yapacağını denemek için.” (Mülk/2)
Ayette ölümün hayattan önce zikredilmesi, ‘hayatın anlamı ölüm gerçeğinde gizlidir’ diye okunabilir.
Ve ölüm, Rabbe kavuşmayı arzulayanlar için “güzel” bir sondur!
Peygamberler de o güzel sonu tatmışlardır. Yüce Rabbimiz, kutlu Resul’üne (s.) bu hakikati şöyle hatırlatmıştır:
“Sen elbette öleceksin; onlar da elbette öleceklerdir.”(Zümer/30)
Üstat Necip Fazıl, peygamberlerin de ölümlü olmasından hareketle, ölümü güzeller:
“Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?”
İmdi, iman edenlerin bütün çabaları, bu kaçınılmaz sonu güzelce ve “Müslüman” olarak noktalamaktır. Bu sebeple, müminlerin hüsnü hatime duaları da, “Müslüman olarak ölmek” olmalıdır.
"Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır ve canımızı Müslüman olarak al."(A'râf/126)
"Ey gökleri ve yeri yoktan var eden Rabbim! Benim velim Sensin! Benim canımı Müslüman olarak al! Ve beni salih kulların arasına kat!"(Yusuf/101)
Bu şuurla hüsnü hatime edebilmek; elbette hayatı Allah için yaşamakla, ibadet ve tâatle mümkündür. Peygamberimiz (s.); müminlerin en akıllısının ölümü en çok hatırlayan ve ölümden sonrasına en iyi hazırlık yapan kişi olduğunu söylemiştir(Kütüb-i Sitte Terc. 17/598).
Yine O (s.), ölümü ve öldükten sonra kemiklerin ve cesedin çürümesini hatırlayarak Âhiret hayatını isteyen kimsenin dünya hayatının süsünü terk edeceğini beyan etmiştir(Tirmizî, Kıyâme 24; Ahmed b.Hanbel, I/387). Bu hikmetlere binaendir ki; “Lezzetleri yok eden ölümü çok anın” buyurmuştur(Tirmizî, Zühd 4, Kıyâme 26; Nesâî, Cenâiz 3; İbn Mâce, Zühd 31).
Öyleyse, yapılması gereken; bir an önce tevbe edip salih amelleri çoğaltmaktır. Rasûlüllah buyuruyor:
“Ey insanlar! Ölmezden önce Allah’a tevbe edin. Ağır meşguliyetlere düşmezden önce sâlih ameller işlemede acele edin. Çok zikrederek, gizli ve açık çok sadaka vererek Allah’a karşı üzerinizdeki borcu ödeyin ki bol rızka, ilâhî yardım ve zafere, halinizin ıslâhına mazhar olasınız...” (Kütüb-i Sitte Terc. 17/49)
Unutmayalım ki, ölümden sonra beraberimizde götürebileceğimiz tek şey işbu salih amellerimizdir:
"Ölüyü (mezara kadar) üç şey takip eder: Ailesi, malı ve ameli. Bunlardan ikisi geri döner, biri bâki kalır: Ailesi ve malı geri döner, ameli kendisiyle bâki kalır." (Buhârî, Rikak 42, Zühd 5; Tirmizî, Zühd 46)
"Bir insan ölünce üç kişi hariç herkesin ameli kesilir: Sadaka-i câriye veya istifade edilen bir ilim veya kendine duâ edecek sâlih evlât (bırakan)." (Müslim, Vasiyet 14; Ebû Dâvud, Vesâyâ 10; Tirmizî, Ahkâm 36; Nesâî, Vesâyâ 8)
Yoksa geç pişmanlık fayda vermez: "Ölüp de pişman olmayan yoktur; mutlaka herkes nedâmet duyar: Muhsin (İyi yolda) olan hayrını daha çok artırmadığı için pişman olur, nedâmet duyar. Kötü yolda olan da nefsini kötülükten çekip almadığına pişman olur, nedâmet duyar." (Tirmizî, Zühd 59, hadis no: 2405)
Bütün mesele: namaz ve ibadetle anlamlı kılacağımız hayatımızı Allah’a adayıp öylece O’na yürümek…
“De ki: Benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm hep âlemlerin Rabbi Allah içindir.”(En'am/162)
SON VİDEO HABER
Haber Ara