Dolar

35,1981

Euro

36,7471

Altın

2.968,65

Bist

9.724,50

BM Tiyatro Sahnesi ve Yüzsüz Oyuncuları

11 Yıl Önce Güncellendi

2014-07-25 03:02:05

BM Tiyatro Sahnesi ve Yüzsüz Oyuncuları

 
Birleşmiş Milletler Tiyatrosu 24 Ekim 1945 yılında emperyalist güçler tarafından kurulmuş ve her devletin bu tiyatroda figüran olmaya zorlandığı bir yerdir.


Ortaya koyduğu oyunda, her ne kadar “dünya barışı”, “güvenliği korumak” ve “uluslararasında ekonomik, toplumsal ve kültürel işbirliği oluşturmak” gibi temel konular işlendiği söylense de ve yine bunun gerçekleştiği esas oyuncular tarafından dilendirilse de figüranların bunu gördüğü söylenemez.
Bu büyük tiyatronun beş esas oğlanı vardır her şeye karar veren. Bunlardan biri nazlandığında istenen oyun oynanamaz.


Onun için söylemlerle göz boyarken bir ilizyonist maharetiyle işlevini; “adalet ve güvenliği, ekonomik kalkınma ve sosyal eşitliği uluslararasında tüm ülkelere sağlamayı amaç edinmiş küresel bir kuruluş” olarak lanse etmektedir. Fakat olayların göstergeleri, işin hiçte öyle olmadığını bize göstermektedir.
Neden böyle büyük bir tiyatro sahnesine ihtiyaç duyuldu? Neden herkes bu sahnede esas oğlanların çerçevesini çizdiği bu oyunda figüranlık yapmak zorunda kalmaktatır?


 Bu tiyatronun kuruluş fikri ilk olarak II. Dünya Savaşı bittikten sonra galip devletler kendi aralarındaki paylaşımda oluşabilecek sorunları gidermek, ileride kendi menfaatlerine dokunabilecek ve mağlup ettikleri devletlerin tekrar güçlenerek güvenliklerini tehdit edecek bir savaşın önünü almak için ortaya konmuştur.


BM dediğimiz örgüt esas beş oğlanın emperyalist duygularını gizlemek için oluşturdukları koca bir yalandır. Onun için Televizyon ekranlarında başka kendi aralarında başka konuşmaktadır. Onlar bu yalanın bizzat kurucuları oldukları için bunu biliyorlar.


Figüranlar da bu yalanı biliyor ama oluşturdukları ikirciklikli dil bu yalana ortak olmaktan bir şey olamıyor. Sıranın kendilerine gelmesinden korkuyorlar. 


Böylece “adalet, eşitlik” gibi kavramların bu tiyatro için zırvadan başka bir şey ifade etmediği ortaya çıkmaktadır. Zaten BM Güvenlik Konseyi dediğimiz yapı tamda buna hizmet etmektedir. Her ne kadar bu konsey on beş üye ülkeden oluşuyorsa da beş daimini ülkenin veto hakkı vardır. On dört ülke aynı kararı alsa dahi bu beş ülkeden birinin bu kararı veto etmesi bu kararın alınmaması için yeterli bir nedendir.


İşin en gülünç tarafı ise bu örgüt uluslararası ilişkilerde, “kuvvet kullanılmasını ilk olarak evrensel düzeyde yasaklayan ilk antlaşmaBirleşmiş Milletler Antlaşması” olduğu iddiasında olmasıdır. Yazılı olarak evet fakat oyun kurucu emperyalist ülkelerin emrinin dışına hiç çıkmamış ve işgalleri meşrulaştıran ve figüranlara kabul ettiren bir zorbalığı olduğunu görmek gerekiyor.


Tiyatro dünyada meydana gelen olaylar karşısında figüranlardan ya da esas oyunculardan birinin isteğiyle olağan toplanır ve olay karşısında nasıl bir oyun/tavrın sergilenmesine karar verir. Ama esas karar vericilerin bu beş ülke (Amerika, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa) olduğunu unutmamak gerekiyor.
Emperyalist ülkelerin çıkarı söz konusuysa işler farklı yürümektedir. Hemen ülke işgal edilir ve bu tiyatroda topyekûn insanların imha edilmesi “barış”,  tecavüzleri ve işkenceleri “insanları onuruna kavuşturmak” olarak gösterilmektedir.


Bu büyük tiyatronun son oyunu Gazze üzerinde gerçekleşmektedir. Çocuk, kadın, sivil demeden İsrail terör örgütü tarafından Gazze bombalanmaktayken ve altı yüz insandan fazlası kadın ve çocuklardan oluşuyorken ve nerdeyse bu altı yüzü geçkin insanların hepsi sivilken ne yapılıyor bu büyük sahnede dersiniz. “Hamas’ın saldırılarından vazgeçmesi gerektiği” konuşuluyor.


Canlı yayınlanan bir saldırıyı gözlerimizin içine bakarak pervasız bir şekilde ve ahlaksızca “Hamas’ın saldırılarını durdurmasını istemek” şerefsizliğine düşebiliyorsa bu büyük sahnede, insanlığın bittiği yerdir burası demektir.


Bu tiyatronun genel müdürü Ban Ki-mun ise hayâsız bir şekilde İsrail terör örgütü karargahında yaptığı açıklamada, "Hamas'ın roket saldırılarını kınıyoruz. Hamas saldırılarına derhal son vermeli. Taraflar çatışmaya son vermeli. Başbakan Netanyahu'ya hayatını kaybedenlerden ötürü başsağlığı dilemek istiyorum. İsrail halkına da başsağlığı diliyorum" şeklinde konuşarak insan olmadığını göstermiştir.
Bu konuşma yapıldığında 137’sini çocuk ve 100 kadın olmak üzere 600’ün üzerinde sivil katledilmişti Gazze’de. Peki İsrail terör karargahında kaç sivil ölmüştü 1 (bir) evet sadece bir kişi. 
 
İş bu BM tiyatrosunda figüran olarak görev yapan devletlere iş düşüyor. Bu iş ise toptan terör örgütlerin yardakçısı olmuş bu kurumdan restini çekerek çıkmaktır. Böylece insanlarla hayvanlar arasındaki ayırım tekrar gün yüzüne çıkmış olsun.
Bu cesaret gösterildiğinde insan onuru tekrar kazanacak demektir.
     

Haber Ara