'Evlerinize ateş düşsün'
12 Yıl Önce Güncellendi
2014-03-10 10:27:50
Sadece bu bile söz bile söylendiğinde hemen hocaefendi hatırlanacaktır. Binlerce vaazı olmasına rağmen bir beddua ile hatırlanmak insan için bedbaht bir durum olsa gerektir.
Peki, bu beddua niçin yapılmıştı. Beddua ihtilafa düştüğü ve artık “karşı taraf” olarak tanımlanan gruba yönelik yapılmıştı.
Sosyal medyada iyi bir trend yakalamış ve hocaefendinin hiç dinlenmediği kadar dinlenmesine vesile olmuştu.
Yeni nesil yeteneklerini sergilemek için bunu iyi bir malzeme olarak görmüş olacak ki bu beddua merasimini çeşitli efektlerle süslemişlerdi.
Bedduanın bu cümlesi karşı taraf için ne kadarını gerçekleştirdi bilmiyorum. Ama hocaefendinin bu bedduasının geri teptiği yani kendi cemaat mensupları için bir aile faciasının tamtamlarını çaldığını söyleyebilirim.
Aile içi huzursuzluklar seçimler yaklaştıkça zirve yapmaya başlamış durumda. Genellikle bu yapıya mensup insanlar, aile hayatlarını mazbut bir şekilde yaşadıklarıyla ilgili bir algı vardı. Dışarıdan da öyle görünüyordu. Uyumlu bir aile tablosu bazı erkek ve ya kızların bu yapıya mensup insanları tercih etmelerini sağlıyordu.
Ne zamana kadar? İşte bu bedduanın ters tepmesine kadar. Artık aileler arasında kime oy vereceksin tartışmaları baş göstermeye başladı.
Olabildiğince mülayim görülen cemaat mensupları hırçınlaşmaya ve işi şiddet boyutuna kadar götürenler dahi var.
Hani toplumda bir algı vardı. Yanaklarının bir tarafına tokat atılsa diğerini çevirecek kadar hoşgörülü denilirdi. Ama bu hoşgörü, Müslüman kardeşleri söz konusu olduğunda hiç gerçekleşmedi.
“Yirmi dört yıldır evliyim. Şimdiye kadar eşim ve benim aramda ciddi sayılabilecek hiçbir tartışma olmadı. Ne zaman ki mart seçimlerinde mesele kime oy vereceğimize gelinceye kadar. Eşim Hocaefendinin isteği çerçevesinde oyumuzu mutlaka Sarıgül’e vermemiz gerektiğini söyleyince kulaklarıma inanamadım.”
Böyle söylüyor kırklı yaşlarındaki bayan. “Evet, gazetemiz ve kanalımız üzerinden Ak parti ile işlerin iyi gitmediğini biliyordum. Hatta dershane konusunda Başbakan’ın yanlış yaptığını da düşünüyordum. Ama tüm çocuklarımın gittiği cemaat okullarındaki eğitimin de iyi gitmediğinin farkındaydık. Kimi zaman bunu eşimle konuşuyor ve mutlaka okullarda ahlaki iyileştirmeye gidilmesi gerektiği konusunda hemfikirdik.”
“Ama ben okuduğum yıllarda çok sıkıntılar çektim. Başörtüm ‘furuattan’ olsa da içimi sızlatan bir durumdu. Oysa kızım şuan başörtüsüyle rahatlıkla okuyordu. Ben nasıl olurda her şartta dinime ve başörtüme saldıran birilerini kendi oyumla destekleyebilirdim. Bunu kabullenemiyordum. Kızımda yanımda yer alıyordu.”
“Eşim tavrımın netliği karşısında saldırganlaştı. Eşimi ilk kez böyle görüyordum. Benim ve kızımın üzerine yürüdü. Ne yapacağımı şaşırdım. Kendimi mi kızımı mı kurumalıydım. Sonra kapıyı vurup çıktı. Şimdi annesinde kalıyor. Avukatı aradı boşanma şartlarını konuşmak için.”
Az değil yirmi dört yıl birlikte geçmiş ve çocuklar büyütmüşler birlikte, ateş kimin evine düştü ya da kimlerin evlerine düştü. Bu kardeşimiz yalınız kendilerinde değil böyle birçok ailenin böyle olduğunu söylüyor.
Kızı da başörtülü olarak rahat bir şekilde çeşitli aktivitelere katılmanın ve dışlamamanın rahatlığını yaşadığını söylüyor. Arkadaşlarının ailelerinin birçoğunda bu tartışmanın yapıldığını ekliyor.
Tüm bu tartışmalara rağmen medyada öyle yansıtıldığı gibi herkesin hocaefendinin sözüyle hareket etmeyeceğini, cemaatta ciddi bir çoğunluğun yine Ak Parti’ye oy vereceğini belirtiyor.
En son cümlesi ise manidardı. “Evimize ateş düşürenlerin evine ateş düşsün.”
Bir babayla konuşuyoruz.
“Çocuğum dinini, diyanetini bilsin diye cemaat okulluna ve evlerine verdim. Ne bileyim, biz kuzuyu kurda teslim etmişsiz.”
“Kılıçdaroğlu’yla oğlum şimdi aynı dili kullanıyor.”
“Üniversite’de de cemaat evlerinde kaldı. Ya CHP’ye oy vereceksiniz ya da ev terk ederim,” dedi.
“Oğul, dedim elli beş yaşıma geldim. Bu ülkede inananların neler çektiğini belki sen bilmezsin ben bilirim. Bana hiç oy kullanma de, ama CHP’ye oy ver deme, dedim. Oğlum eşyalarını toplayıp cemaat evine taşındı.”
İlginçti babanın konuşması da aynı cümleyle bitmişti.
“Evimize ateş düşürenlerin evine ateş düşsün.”
Hocaefendi böyle kaç kişinin ahını aldı acaba?
Peki, yarın ruzi mahşerde buna bir cevabı olacak mı? merak ediyorum.
Haber Ara