Yüreğimi burkan yanını adlında geldin. Sessiz ve hüzün dolu. Bir tarafım seninleyken, bir tarafın hep eksiler atıyor sefer tasına.
Bir tarafım açken, diğer tarafım Karun sofrasında kahkahaya boğuyor masaları. Ne Ramazan ayının tadı var dimağımda, ne de ruhumun kirlenen yanını temizleyen duygu.
Düşler ülkesinde eski ramazanları anarken, yeni ramazanları Çingene pazarında ilk satanlardan oldum. Kimsenin ruhu dahi duymadı.
Elinde bir mendille, akşam iftar sofrasına bir pideyi takas eden çocuğu gözüm görmedi. Yaşlı teyzenin gözbebeklerinde açlığın kederi sadece adımımı hızlandırmaktan başka bir işe yaramadı. Dost toplantılarında iyilik üzerine iyilik sattım. Açların ruhu duymadı.
Bindiğim araba, yaşadığım ev, beni benden kopardı. Açlığı işten başımı kaldıramadığımda hatırladığım şeydir.
Ey Ramazan geldin. Haberini aldım ve sekreterime söyledim. “Şöyle marketten birkaç koli hazırlayıp fakirlere dağıtılsın” diye.
“Ben görmeyeyim yüreğim dayanmaz” dedim. “Ne de olsa kardeşiz. Hani bir çok kimseyi yanımızda çalıştırıp ekmek yemelerine vesile oluyoruz, askeri ücret olsa dahi.”
“Malumunuz ekonomik kriz, oğlanın özel üniversite parası, çocukların özel okul paraları, harçlıklar, hizmetliler yitiremiyoruz. İhtiyaçlarımızı zor karşılıyoruz.”
*****
Ey Ramazan, duydum ki sen gelmişsin. Kapımı senin dışında çalan olmadı. Açık penceremden içeri süzülen yemek kokusu dışında kapıma gelen almadı. Yine de hoş geldin!
Ey Ramazan! Duydum ki sen gelmişsin, yüreğim cız etti. Kardeşliğin heba olduğunadır bu sitemim sakın yanlış anlama. “Komşun açken” tok olan artık nerede. Artık farklı mahalleler oluştu biliyor musun? Kimsenin kimseyi gördüğü yok. Evlerimiz onların göz estetiklerini bozuyormuş.
Ey Ramazan hoş geldin sefalar getirdin. Ruhumun dinginliğini artırmaya geldin biliyorum. Acaba bana geldiğin gibi, öteki mahalledeki kardeşlerime de geldin mi? Onlara açlığın sınırını söyledin mi?
Hatırlıyorlar mı Yüce Peygamber’in hadisini? “Komşusu açkın tok olan bizden değildir.” Bari sende, senin gelişinle akıllarına geldi mi? Benim sana hoş geldin dediğim gibi onlarda sana hoş geldin deyi veriyorlar mı?
Ey Ramazan nedense bütün infaklar sende dağıtılmaz üzere toplanıyor. Açlar sadece sende mi açlar. Peki, geri kalan onbir ayda ne olacak. Bunu onlara hatırlatmıyor musun? Ey Muhammed “sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: ihtiyaçtan artakalanı. Böylece Allah, size ayetlerini açıklar; umulur ki düşünürsünüz.” (2/219)
Ey Ramazan o kardeşlerimiz düşünüyorlar mı? Allah’ın bu ayetlerini okuyorlar mı? Yani nasıl anlıyorlar o ayetleri de bizi görmüyorlar.
İhtiyaçlar ne kadar çoğaldı. Evlerden, arabalardan, yazlıklardan, yatlardan ne zaman kurtulacak şu ihtiyaç. Kendilerinin geleceği, çocukların geleceği derken, kardeşlerin geleceği ne zaman hatırlanacak. Hani mü’minler kardeşti. Kardeşler ne zaman hatırlanacak.
Ey Ramazan sen geldin, ama biz burada mıyız? İşte onu bilmiyorum.
Sen geldin ve kapımız kapalı.
Sen geldin, vicdanlarımız karalı.
Sen geldin, müminler paramparça. Mahallelerimizi ayırdık. Yol güzergâhlarımız değişti. Toklarımız toklarla, açlarımız açlarla kardeş oldu. Açlar tokları görmez oldu, onlar açları görmez oldu.
Yine de hoş geldin Safalar getirdin.
Yüreğimize merhamet getirdin.
Bizi bize hatırlattın.