Dolar

35,1981

Euro

36,7471

Altın

2.968,65

Bist

9.724,50

Gazze: Çığlığın sesi

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-09-02 16:47:00

Gazze: Çığlığın sesi

 

Gazze, ölümün kol gezdiği yer. 1967 yılında İsrail tarafından işgal edilmiş ve orada yaşayanlar tecrit edilmiştir. Açlığın ve hastalıkların insanın kanını dondurduğu yerleşim yerlerinden biri. İsrail tarafından etrafı surlarla çevrilerek açık bir hapishaneye çevrildi. 87 intifadası ile sesini ancak dünyaya duyurabilmiş. Oslo süreci ile yavaş yavaş İsrail silahlı güçleri bölgeyi terk etmişse bile, istediği zaman tank ve ağır silahlarla işgalden çekinmemiştir. İsrail’in bu bölgeye her girişinden sonra arkasında yüzlerce çocuk, yaşlı, kadın ölüsü ve yerle bir edilmiş hastane, okul, camii, bina ve yolları yerle bir edilen bir hayalet yerleşim yeri bırakarak, geri çekilmek zorunda bırakılmıştır.

 

BM’nin ana düşüncesinin iflas ettiği yerdir burası. Demokrasinin Gazze’de kazanmasını ABD ve AB ülkelerinin hazmetmediğini bize gösteren yine burası oldu. İnsanlığın bittiği yerdir Gazze. Gün geçmesin bir çocuk ya da kadın İsrail kurşununa kurban gitmesin. Hamas’ın 2006 yılında seçimde zaferle çıkması, İsrail’in tecridi yetmiyormuş gibi, demokrasi havarisi kesilen ABD’nin baskısıyla, dünyanın tecridine uğrayan yine Gazze oldu.

 

Her şey abluka altına alınmış, ilaçlar, yiyecekler, su, elektrik, yaşamsal ne varsa abluka altında. Abluka altına alamadıkları tek şey var oda duygular ve ruhlardır. Yapmaya çalıştıkları şey budur. Bu ablukayı ne kadar uzun sürdürebilirlerse, bu çığlıkları ne kadar bastırabilirlerse, sonuç alacaklarını zanneden bu kirli eller ve ruhlar; özgürlükten ne anlayabilirler ki. Tam izolasyon ile umuda ve insanlığa son darbeler vuruluyor. Annelerin gözyaşlarıyla çocuk bedenleri yıkanıyor.

 

İsrail’in tecridi yetmedi, Mısır hemen imdada koştu. Kardeşlerim dediği Filistinlileri İsrail’in kurşunlarına hedef etti. Satıldı Gazzeliler, daha önce satıldıkları gibi. BM yetkilisi çaresiz, adaletsiz bir dünyaya sesleniyor: “İnsani yardım yapamayacak duruma geldik. 650 bin mülteciye gıda yardımı götüremiyoruz.” Çünkü İsrail temel gıda ve benzin sevkiyatını istediğinde izin vermektedir. Yakında Gazze karanlığa boğulacak, insanlar ilaçsızlık ve gıdasızlıktan ölmekte. Dünyadan ses yok. Bazı yardım kuruluşları, oraya yardım götürmeye çabalarken, baskı ve engellemelerle karşılaşıyor. Çığlıkları dışarı taşıyorlar yine duyan olmuyor.

 

İsrail’in geçen Aralık ayının sonlarında başladığı ve üç hafta süren vahşetinde dünya ayağa kalkmıştı. Yardımlar toplanmıştı ve Filistinlilere gıda ve ilaç sevkiyatı yapılabilmişti. Şimdi gözlerimizin içine boca edilen bir vahşet yok gibi görünüyor ama insanlar ölüyor. Biz toplu katliamlar görmeden merhamet ve yardım duygularımız depreşmiyor. Gazze’de sessiz bir çığlık yükseliyor duyan olmuyor. Çocuk ağlamaları bu Ramazan’da yüreğimize bir merhamet fidesi dikmeyecekse ne zaman kardeşlerimize yardım ellerimizi uzatacağız. Bu çığlığı daha ne kadar kapının eşiğinde bekleteceğiz.

 

İsrail canı istediğinde Gazze’ye giriyor. Evleri yerle bir ediyor. Kadın ve çocuk öldürüyor. BM’den ses yok. Ama Hamas karşılık verince dünya ayağa kalkıyor bu ne adaletsiz dünya Allah’ım. İnsan hakları örgütleri bu soykırımı, bu toplu cezalandırma yöntemlerini uluslararası yasaları söyleyerek açıklamaya çalışıyor. Ama kulaklar duymuyor. Nazi zulmünü geçen bir cezalandırma yapıldığı sesli dile getirilince, sicilleri soykırım ve zulümle yoğrulmuş ABD, İngiltere, Fransa ve Belçika diplomatları toplantıyı terk ediyor. BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon da bölgedeki insani durumun giderek daha vahim bir hale geldiğini söylerken, onunda elinden bir şey gelmediği biliniyor. Korkular krallığı kurulmuş durumda ve yavaş yavaş insanlığın ölümü Gazze’de oynanıyor.

 

Hamas bu ablukayı kaldırmak için çabalayıp durmakta ama gören yok. Diğer taraftan Abbas, İsrail ile işbirliğini sürdürüyor. Diğer taraftan Gazze’deki insanlık dışı muameleye ses çıkarmıyor. Eski ABD Başkanı Jimmy Carter bölgeye bir ziyaret gerçekleştirdi. Tüm taraflarla görüşmeler yaptı. Diğer liderlerin aksine Hamas’la da görüştü ve Hamassız bir barışın sağlanamayacağını ifade etmekten kaçınmadı.

 

Hamas ilk kurulmasından bu güne İsrail'in tanınmasına karşı çıkıyor. Ama diğer taraftan barış içinde yaşanması karşılığında, İsrail’in Batı Şeria'dan ve Gazze’den 1967 savaşında işgal ettiği topraklardan çekilmesini, Yahudi yerleşimlerinin kaldırılmasını ve Doğu Kudüs'ün başkent olacağı bir Filistin devletinin kurulmasını öngörmektedir.(1) 1997 yılında İsrail'in suikast girişiminden kurtulan Halid Meşal, bu şartlar yerine getirilmeden yapılacak her anlaşmanın Filistinlilerin "teslimiyeti" anlamına geleceğini söylemektedir.

 

Direniş olmadan İsrail ile barış yapılması mümkün değildir. Hamas bunu iyi okumuştur. Girdiği bu yoldan geri adım attığı gün bu Filistin’in ilelebet yok oluşu anlamına gelecektir.

 

(1)   Geniş bilgi için bakınız Ali Öner, Dünden Bugüne Filistin, Ekin Yayınları, İstanbul 2006


 

Haber Ara