Hayra çağıran topluluk
12 Yıl Önce Güncellendi
2014-04-01 10:38:53
İslamcılığın Türkiye’de Refah Partisi’nin başta İstanbul ve Ankara olmak üzere birçok yerde yerel seçimleri kazanmış olması bu yargının çok iddialı bir çıkış olarak nitelendirilmesine neden olmuştu.
Roy, İslamcılığın birçok ülkeden hareket ederek başarısız olduğunu söylüyordu. Oysa biz o dönemde siyasal islamın daha yeni yeni kendini gösterme alanları kazandığını ve bu alanlar üzerinde tüm dünyaya yönetmenin nasıl olacağını gösterebileceğine inanıyorduk.
Belki de bizim o dönemde görmediğimiz devletleşmeyle birlikte her düşüncenin kendisinden olan birçok özelliği yetirebileceğine inanmamamızdan kaynaklanıyor olmasındandı.
Biz İslam’ın yaygınlık kazanması için devleti çıkış noktası alarak görüyorduk. Böylece İslami bir toplum inşa etme olanağı verenimkânlara sahip olacaktık.
Hakikati, devletle birlikte görme yanlışlığı bizi buraya getirmiştir. Fakat dünyadakiİslami devlet kavramı, uygulamalarıyla modern devlet kavramından farklı bir fonksiyon icra etmediğini bize göstermiş oldu.
Çünkü eğer devlet varsa, siyasalın önceliği, yani öyle ya da böyle, bir biçim altında sekülarizasyonu da barındırıyor, demektir. Bunu bir kenara bırakacak olursak.
Son üç-dört aydır yaşadığımız sürece baktığımızda, iftiralar, yalanlar, ahlaksız kasetler vb. birçok malzemeyle değil iflasta olmak,insafsızlığın altı bulmuş da haberimiz yokmuş meğer.
Belki tüm bunlar çıkarcı bir anlayışla yapılanmalara gittiğimizden kaynaklanıyor olabilir. Ortalığı velveleye veren birçok haberi uzun yıllardır araştırmadan “evet, doğrudur” diyen insanlar haline geldik ya da getirildik.
Oysa kendini Müslüman olarak gören ve alnı secdede olan her bir bireyin Müslümanlar aleyhinde gelecek bir haber karşısında alması gereken tavır netken nasıl oluyor da, bu haberleri yayanların başında olur.
“Ey iman edenler! Eğer fasıkın biri size bir haber getirirsen onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa sataşırsınız da sonra yaptığınızdan pişman olursunuz.”(Hucurat-6)
Oysa ellimizde kesin deliller yokken Müslümanları aleyhinde zann ile hareket etmememiz konusunda uyarılmışken ve bunun günah olduğu belirtilmişken nasıl oluyor da kusur arama adına ses ve görüntü kasetleri imal etmekle meşgul olabiliriz.
“Ey iman edenler! Zannın birçoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerini arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir.” (Hucurat-12)
Eğer gerçekten Allah’ın ayetleri göz ardı edilmiş bir şekilde biz bir devlet/yapı inşa etmiş isek buOlivierRoy’u söylemlerinde haklı kılacaktır.
Görünen o ki sadece bu son olaylar üzerinde dahi olsa bir okuma gerçekleştirdiğimizde içinde bulunduğumuz durumun içler acısı olduğu gerçeği inkar edilemez.
Daha önce de belirttiğimiz gibigerçeklik duygumuzu yitirdiler bize. Gerçeklik duygusunu yetiren insanlardan sağlıklı bir gelecek tasavvuru bekleyemezsiniz.
Oysa Müslümanlara yönelik güven duygusu ayaklar altına alınmış durumdadır. İslamın bir kurtuluş reçetesi olarak görüldüğü zamanları mumla arayacağa benziyoruz. Hangi İslam? diye sormaya başladılar insanlar. Fethullah Gülen’in mahremiyete kadar giden din anlayışı mı kurtuluş olacaktır.
Fethullah Gülen’in yaptığı bu ahlaksızca tutum karşısında ya diğer Müslümanlar nasıl bir tutum sergiliyorlar. Siyasal bir duruş mu yoksa hak ve adaleti gözeten bir ilke mi onların duruşunu belirlemektedir?
Oysa aramızda olması gerekenler; “Sizden; hayra çağıran, iyiliği (marufu) emreden ve kötülükten (münkerden) sakındıran bir topluluk bulunsun. Kurtuluşa erenler işte bunlardır.” (Al-i İmran -104) değil miydi?
Haber Ara