Dolar

35,1981

Euro

36,7471

Altın

2.968,65

Bist

9.724,50

HSYK ‘da İktidar için Yeni İmtihan

11 Yıl Önce Güncellendi

2014-09-06 10:36:04

HSYK ‘da İktidar için Yeni İmtihan


Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üyeliği seçimleri 12 Ekim'de yapılacak.

Seçimler yaklaştıkça kulislerdeki hareketlikte artmaktadır. Modern ulus devletlerde yargı

bir güç unsuru olarak sürekli kullanılmıştır. Çoğu zaman ise rakibinin bir güce ulaşmasını

engellemek ve bertaraf etmek içinde kullanılmıştır. Bazen de yargının kendisi de bir güç

haline gelip, seçimle iktidara taşınanları işlevsiz hale getirme görevini yüklenmiştir.

Bundan dolayı yargının üzerinde birçok oyunun oynandığını bilmek gerekir. Bilmemiz

gereken diğer bir durum ise “hukukun bir gün mutlaka size de lazım olacağı” gerçeğidir. Bu

gerçek çoğu zaman göz ardı edilmektedir. Türk yargısının bu kadar temelsiz ve çeteci mantığı

bu yargıyı göz ardı etmesinde kaynaklanmaktadır.

Güç, her zaman kendine taraftar bulabilmektedir. Bu taraftarların güce tapınması, gücün

el değiştirmesiyle birlikte değişeceğini unutmamak gerekir. Dünya ve Türk siyasi tarihi

bunun örnekleriyle doludur. Güce ram olanlar, tabii oldukları güce her zaman büyük zararlar

vermişlerdir. Bunun en güzel örneklerini İslam Tarihi’nde görebilmekteyiz. İslam’ın

güçlenmesiyle, İslam’a giren ve birçok savaşta başarı sağlamış birçok kişinin, hilekârlığın

ve savaş hukukuna aykırı davranışların müsebbibi olmuşlardır. İslam Siyasi Tarihi’nde

bize miras bırakılan bu kötü mirasların üzerinde İslam dünyası bir türlü kan deryasından

kurtulamamaktadır. Yine bu kişilerin savaş ve yönetim uygulamaları coğrafyamızdaki kadın,

kılıç ve iktidar üçgeninde dönüp dolaşmaktadır.

Onun için düşüncesini açıkça ortaya koyan kişiler ile gizemli, olaylara bakışının ne olduğu

belli olmayan, çoğu zaman münafıkça tavırlar sergileyen kişileri aynı kefeye koymamak

gerekir. Yanlışınızı, hiçbir siyasi beklentisi olmadan size söyleyenden zarar gelmez. “Evet,

Efendimliler” her zaman girdikleri ortama zarar vermiş ve kendi geleceklerini her şeyin

üstünde tutuklarından dolayı da yanlarında göründükleri hareketlere büyük zararlar vermiştir.

HSYK, Ak Parti iktidarında kendini muhalefet konumunda bir parti gibi gören ve buna göre

hareket eden bir yapıydı. Çete mantığıyla hareket ediyordu. Hukuk, hak, adaleti mumla

aranıyordu. Anayasa değişikliği sonrası yapılacak HSYK seçimleri öncesi, yazdığımız bir

yazının başlığı “HSYK bir çeteden alıp başka bir çete teslim edilmemeli”ydi. Sonrası malum,

bugün HSYK’yı yeni bir çeteden kurtarmanın çalışmalarının nasıl yürütülmeye çalışıldığını

görüyoruz.

HSYK seçimlerinde, iktidar, HSYK’yı kurtarma adına yeni yanlışlara düşmeye devam

ediyor. Adalet Bakanlığı'nın koordinasyonuyla Yargıda Birlik Platformu kuruldu. Listesini

hazırlamış durumdadır. Peki, seçime girecek hakim ve savcıları ne kadar tanıyoruz. Hayata

bakış açıları nedir? Olayları görme biçimi hakkında hiçbir fikrimiz yok. Sadece birçok

fraksiyondan kişilerin olduğu söyleniyor. Türkiye’nin tüm renkleri deniyor ama iktidarın gücü

bunu inandırıcı kılmıyor. Mesele adil yargılamanın nasıl yapılacağı değil, yargıya çöreklenen

“paralel yargı çetesini” bertaraf etme üzerine kuruludur. Bu durum “benim oğlum bina okur,

döner döner yine okur” meselesine dönmektedir.

YARSAV ulusalcı görüşleriyle bildiğimiz, her platforma düşüncelerini açıklamaktan

çekinmeyen ve Ak Parti iktidarıyla birlikte HSYK’nın nasıl çeteci bir mantıkla hareket

ettiğini biliyoruz. Kemalist, ulusalcı ve örgütçü yapılarıyla kendilerinden olmayana hayat

hakkı tanımadıklarını daha önceki yönetimlerinden biliyoruz. Herkesi kucaklamaktan uzak,

hukuku sadece kendilerine yarayan bir araç olarak görmeleri, çatışmacı kişilikleriyle bu

ülkeye kazandıracakları bir anlayışın olmayacağı kesin gibi görünmektedir. Zaten kendi

kongrelerinde de bu heyecanı yetirdikleri gözlemlenmiştir.

İktidarın, “Paralel Örgüt” olarak gördüğü Fetullah Gülen hareketine bağlı hakim ve

savcılar boş durmuyor tabi. Yaklaşık 3-4 bin taraftarının olduğu tahmin edilmektedir. Gizli

yapılanmaları, örgütlü yapısıyla gizliği ön plana çıksa da yargıda hiyerarşisi belirgin en

örgütlü yapı olarak öne çıkmaktadır. İstediklerinde yargıyı nasıl kilitleyebileceklerini 17

ve 25 Aralık’ta göstermekle kalmadılar, şuan bile HSYK toplantılarını nasıl kilitledikleri

görülmektedir. Katlettikleri hukuku, cemaatin emrine amade kılarak hukuksuzluğun ne

olduğunu bize gösterdiler. Kime hizmet ettikleri ise hala bilinmemektedir. Bu tartışma bu

hareketin kurulduğu günden bugüne kadar tartışılmaktadır.

HSYK seçimlerinde görüşlerini açıklıkla ortaya koyan, gizli bir ajandalarının olmadığı

yazdıkları yazılarıyla ve katıldıkları tartışma programıyla ortaya koyan Demokrat Yargı’nın

belirgin bir hukuk perspektifi ortaya koymasının önemli olduğunu düşünüyorum. Demokrat

Yargı’nın Genel Sekreteri Kemal Şahin bu seçimde tek aday olarak girmesi, Türk hukuk

sistemi açısından bir eksikliktir. Kimisinin cemaate, kimisinin iktidara, kimisinin ulusalcılara

sırtını dayadığı seçimde, düşüncesini “yeni bir hukuk ve yargının inşası” için mücadeleye

adayan, gerçekten “bir yargının olmadığını” ve “hukukun da tüm topluma ait olmadığını” bu

yüzden de “bir hukuktan bahsedilemeyeceğini” söyleyen kaç aday var? Onun için böyle

düşünen tek adaydan daha çok adaya ihtiyaç duyduğumuzu söylemeliyim.. Ama yine de

Kemal Şahin’in aday olması yargının geleceği açısından umut vereceğini düşünüyorum.

Kimseye yaranmak zorunda kendini hissetmeyen, lafını eğip bükmeyen, gerçeği ve hukukun

bağımsızlığını savunan bu kişilerin desteklenerek adaletli bir zemin oluşturabilmesi Kemal

Şahin gibi insanların mutlaka HSYK’da yer alması gerekir. Karnında konuşmayan ve yargının

içine düştüğü çıkmazları her ortamda yazıp konuşan kişiler ancak gerçek bir hukuk anlayışı

ortaya koyabilir.

Demokrat Yargı’nın kurucuları arasında yer alan Osman Can’ın AK Parti içinde aktif

olmasına rağmen, Demokrat Yargı’nın bağımsız bir yol izleyerek kimsenin değil yargının

bağımsızlığının yanında yar almasının önemli olduğunu düşünüyorum.

Demokrat Yargı’nın Kemal Şahin’le bu seçime katılması önemli olduğu kadar, seçilip,

seçilmemesi ise bize Türk Yargısının geleceğinin nasıl bir yol izleyeceğini de gösterecektir.

Kemal Şahin’i neden önemsediğimi kendisinin “Niçin Adayım?” yazılı basın açıklamasındaki

beyanını okuduğunuzda bana hak vereceksiniz.

NİÇİN ADAYIM?

Hâkim ve Cumhuriyet savcılarının tüm kaderini, hikmetinden sual olunmaz bir şekilde elinde

tutan bir HSYK yerine, hesap veren, meşruiyetini hâkim ve Cumhuriyet savcıları hakkında

verdiği kararlardan ve yargıya ilişkin iş ve işlemlerinden alan bir HSYK'nın oluşumu için

adayım.

Bir yandan, seçimlerin bürokratik ve hiyerarşik yol ve yöntemlerle eşitsiz ve antidemokratik

bir memurin eylem haline gelmesine neden olan Hükümet kanadı ile bu süreci paranoyak/

şizofrenik bir evrene dönüştüren Gülen Cemaati'nin seçimin nesnel koşullarını yok ettiklerine

dikkat çekmek, diğer yandan da -önemli olanın sayısal çokluk ya da anlık "kazançlar" değil

doğru ve meşru siyaset olduğu gerçeğinden hareketle- adil ve demokratik bir seçimin yol ve

yöntemlerini işaret etmek ve ısrarcı olmak için adayım.

"Türkiye'de Yargı Yoktur" gerçeğinden hareketle, farklı toplumsal ve siyasal kesimlerin

olabildiğince en geniş ortak ve yaygın rızasına dayalı, adil, demokrat ve insancıl bir yargının

inşası sürecinin kıvılcımını yakmak için adayım.

Başta, " Ben sizin yalan ve hilelerinizle baş edemedim, bu bana dert oldu. Ama ben de

sizin önünüzde diz çökmedim. Bu da Size dert olsun. (Seyit Rıza)" notunu bırakarak canına

kıyan Hâkim Adayı Sevgili Didem Yaylalı olmak üzere, Cemaat HSYK'sı ve "özel yargı

“sının hâkim ve Cumhuriyet savcılar ile yurttaşlara yaşattığı ahlak, hukuk ve insanlık dışı

uygulamalarının "hukuk içerisinde" soruşturulması ve faillerinin ortaya çıkarılması için

adayım.

Mevcut hiyerarşik yapı, sayısız baskı ve "idari bağ"lar sonucunda, "karargâh" niteliğindeki

merkezi yapıların nesnesi haline getirilen hâkimlik ve savcılık mesleklerinin, kendi özgün

konumlarına kavuşturulması için adayım.

Hükümet, Cemaat, ya da başka bir grup tarafından ele geçirilemeyecek ve "kapkaç"a konu

edilemeyecek bir HSYK'nın oluşumu için adayım.

Halkın hakları ve halka ait bir yargı için adayım.

Başta halk olmak üzere hâkim ve savcılar, avukatlar, adliye çalışanları için adeta bir "yangın

alanına” çevrilen adliyenin, "yargı alanına” dönüştürülebilmesi için adayım.

Yargının, temel hak ve hürriyetlerin kısıtlanmasının bir aracı olarak kullanılması geleneğinin

lağvedilerek yerine, yargının temel hak ve hürriyetlerin ihlal ve işgali karşısında aktif,

dayanıklı ve ısrarlı bir güç olması için adayım.

Siyasal rekabet ve çatışmada tarafların araç olarak kullandığı bir yargı yerine, birbirinden

farklı, çatışmalı ve hatta birbirine düşman kesimler nezdinde meşru üçüncü bir güç olan bir

yargının inşası için adayım.

Yargının, etnik, dini, siyasi, sosyal aidiyet ve mensubiyet ayrımı yapılmaksızın bütün bir

halka ait olması için adayım.

Her türlü güç ve iktidar karşısında, tercihsiz, yersiz ve yurtsuz bırakılan ve kaygan ve

hukuksuz bir zeminde ağır iş yükü altında ve insani olmayan koşullarda çalışan hâkim ve

savcılar ile adliye çalışanlarının hukuki güvenlik ve özgüven içerisinde görev yapmalarını

sağlayacak mücadeleyi vermek için adayım.

Hâkim ve savcılar ile adliye çalışanları arasında yargısal olanakların eşit paylaşılması ve

külfetlerin eşit yüklenilmesini sağlamak için adayım.

Toplumun adalet özlem ve beklentilerinin azami ölçüde karşılanması, toplumun adalet

çığlığının asgari düzeye indirilmesi ve yaralanan adalet duygusunun onarılmasında bir nefer

olmak için adayım.

Binlerce faili "meçhul" cinayetin faillerini, yine faillerin gösterdiği adreste arayan bir yargı

yerine, mağdurların gösterdiği adreste arayan bir yargının inşası sürecini başlatmak için

adayım.

2014 HSYK seçimlerinde beni tek aday olarak göstermesini tarihi bir sorumluluk ve de şeref

madalyası olarak addettiğim Demokrat Yargı'nın hukuk, yargı, adalet meselelerine bakış

açısını, perspektifini, felsefesini ve pratiğini daha doğrusu "Demokrat Yargıçlar Ekolü"nü

HSYK'ya taşımak için adayım.

2014 HSYK seçimlerinde, hakim ve savcıların artık "efendileri"ni değil, "temsilcileri"ni

seçeceklerine inandığım için adayım.

2014 HSYK seçimlerinin, demokrat hakim ve savcıların sayılarının azımsanamayacak bir

oranda olduğunun tespit edileceği bir seçim olacağına inandığım için adayım.

Yargı ve ülke kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Kemal Şahin,Demokrat Yargı HSYK Adayı

Haber Ara