Türkiye’de sağlıklı bir hukuktan bahsetmek hiç mümkün olmamıştır. Kurulduğu günden beri çıkardığı yasa ve yaptığı anayasaların hepsi tartışma konusu olmuştur. Masa başı hazırlanan ve toplumun değerlerini görmezden gelen, olabildiğince elastiki bir şekilde hazırlanan yasadan bundan fazlası da beklenemez. Onun için bu tartışmaları oluşmuş olan klikler üzerinden konuşmak daha doğru olacaktır. Burada tartışılacak olan çıkarılmış yasalar değil, çünkü onlar bir anlam ifade etmiyor. Bu yasaları uygulayan kliklerin bulduğu yerden bu yasaları nasıl gördükleri ve değerlendikleridir.
Yasalar anlamlar dünyası üzerinden değil algılar dünyası üzerinden yapıldığından yasa koyusu algısını aldığı ve ya beslendiği ve kendi ait his ettiği klik üzerinden koyar yasayı. Böylece anlam dünyasından uzak konmuş olan yasayı algı dünyası üzerinden okur yasayı ve uygular. Uygulamalar siyasi ise kliğin ötekileştirmeler üzerinde kurduğu dünyasından onu yok edilmesi gereken bir suçlu kabul eder. Bu psikozdan hareketle ötekileştirdiğini, demokrasinin merhamet! eliyle yok eder. Biri ötekini sürekli daha az demokrat olmakla suçlar.
Klikler modern demokrasilerin vazgeçilmezi olarak algılanır. Oysa her birinin varlığı, feodal yapının zihniyetini içselleştirmeye dayanır ve bu onların tek yolu olarak görülür. Aşiretler arası kavgalar ortaçağ zihniyeti diye eleştirilir ama bu kliklerin birbiriyle didişmesi ise demokrasi olarak lanse edilir. Bu didişmelerde ise algılara dayanarak oluşturulan yasalar ise muzlumu ezdikçe ezmektedir. Onu için yasa denilen şey güçlün toplum üzerinde hakimiyetini sağlamlaştırmak adına arzularını maddeler halinde yazıya aktarımıdır denilebilir.
Türkiye’de yasalar ya da hukuk hep birilerini beslemek üzere hazırlanıp çıkarıldığından kendi kliklerinden olmayanların suyun başını tutmasını istenmemektedir. Bu durumda doğaldır. Hukuk, hukuk olmaktan çıkmış bir çetenin arenasını genişletmek için hazırlanmışsa bundan gocunacak bir şey aramamak gerekir. Yani bu durum tarih içinde doğal seyrini izlemektedir.
Şimdi YARSAV ve CHP’nin seslerinin bu kadar çıkmasının nedeni bu olsa gerekir. Suyun başına oturacak olanların onlara bu sudan içirmeyecekleri korkusu. Çünkü daha önce kendileri bu suyun başında oturuyorlar ve kimseye bir şey içirmedikleri gibi, toplumu terörize ediyor ve terör oluşturuyorlardı. Hukuk dediğimiz şey toplumu yasalar yoluyla terbiye etme mekanizmasına dönüştürülmüştü ve bu durum kendi varlığını devam etmektedir.
Şimdi HSYK’nın başına geçenler daha öncekilerden farklı mı davranacaklar? Bu durum toplumu germektedir. Toplumu mu yoksa şimdiye kadar yasaları babalarının malı gibi kullananları mı? tartışması sürüp gideceğe benziyor. Algılara baktığımızda ileri tarihlerde bu sefer yasaları kendi hizmetine sunacak yeni bir kadronun oluşacağı korkusudur. Bu durumda korkacak olanlar YARSAV ve o kafada olanlar değil, şu ya da bu şekilde yasalardan darbe yiyenlerdir. Önemli olan onların korkularının aşılmasıdır.