Bugün gazetelere baktınız mı ya da o gazetelerin internet uzantılarına?
On Kasım’ı nasıl andıklarına ve şimdiye kadar dayatılan resmi söylemin nasıl içselleştirildiğine.
Hayatı şimdiye kadar hangi sığ sularda akıttıklarına.
Düşüncelerini sloganlardan öteye taşımadıklarına.
Konjonktür dedikleri yeni mürşitlerine nasıl ram olduklarına.
Hayatı Kemalizm anlayışının kalıpları içine nasıl gömdüklerine.
Ululaştırmanın haberin ötesine nasıl geçtiğine.
Dayatmanın yön değişikliğine.
Bu kesimin nasıl kavradıklarına ve kıvırdıklarına.
Zenginleşmenin ufuk kaybına.
Yıllarca bunun üzerinde rant edinen yazarını nasıl gözettiklerini unutup, beyanatlarına.
Beyanlara ve beyanatlara….
Şimdi bütün bunlardan ne çıkarmalı…
Bugüne kadar ileri sürdükleri argümanların yanlışlığını kabul ettiklerini söylenmeli midir?
Haber yapayım diye övgülere boğdukları ve şimdiye kadar İslamı yok etmeye yönelik tüm çabaları unutalım mı istemektedirler. Başörtü yasağını dün çıkmış ve Kemalizm’le bir ilgisinin olmadığını bize telkin etmeye mi çalışmaktadırlar?
Bütün bunları nasıl okuyalım. Bari birileri çıkıp bize açıklasın. Yanlış yoldaysak, dönelim. Tövbe edelim, şimdiye kadar ki yanlışlarımız bağışlansın!
Ya da bizim bildiğimiz Kemazlizm putunun dışında başka şeyler vardır bize yanlış anlatıldı onları anlatsınlar.
Bugün İslamcı matbuat denen gazetelerin haberi sunma biçimindeki olumlu dili gözden kaçırmayın. Bu zihniyetin değiştiğini göstermektedir. Hayata sunacakları tüm argümanlarının bittiğinin göstergesinden başka bir şey değildir.
Bir iktidarla zihniyet bu kadar ayaklar altına alınamaz. Düşler yok edilemez.
Çünkü iktidarda biz varız! anlayışını nasıl içselleştirdikleri göstermektedir. Böylece bu şovenist ve despot sisteminde içselleştirilmesinde bir mahzur olmayacaktır.
Kahrolsun onların Kemalizmi(!), Yaşasın bizim Kemalizmimiz(!)