Dolar

35,1981

Euro

36,7471

Altın

2.968,65

Bist

9.724,50

Medya cemaatleri

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-01-10 12:04:34

Medya cemaatleri
Göğü Delen Adam (Papalagi) adında 1988 yılında Almanca’dan Türkçe’ye bir kitap çevrildi. Kitap Afrika’da bir kabile reisinin Avrupa’yı gezip gördükten sonra bunu halkına anlatması üzerine kuruludur.

Beyaz adamın giyim tarzından, evlere kadar, paraya yaklaşımından inanca kadar modern yaşamın dayatmalarına eleştirel bir yaklaşım sergiler.

Başlık medya cemaatleri olunca, Kabile Reisi Tuiavii’nin bu konudaki düşüncelerini alarak yazıya giriş yapmak istedim.
Kabile Reisi Tuiavii özetle medya konusunda şunları söyler:

“Papalagi sabah kalktığında ilk işi sayfaları katlanmış ve birçok daracık yazıyla süslenmiş gazete dedikleri bu kâğıtlara bakar…
Daha iyi düşünebilsin ve kafasını bununla doyurmak için…

Gazeteyi bir kere okudun mu, artık dostların ne düşünüyorlar, görebilirsin…

Gazete bir makinedir aynı zamanda her gün yeni düşünceler üretir...”

Üretir, biçimlendirir ve bize ait olması gerekenlerin yerini doldurur. Bizi ekdüzeleştirir. Biz tekdüze olmak için hep aynı gazetenin sayfalarının mahkûmu oluruz.

Önce biz arar buluruz, saflarından yeni bir dünya kurarız kendimize. Zamanla onun bağımlısı oluruz. Ondaki yavaş değişim bizi de beraberinden alıp götürür fark etmeyiz bile.

İnsanlar daha çok duymak istediklerini görmek ve okumak için yandaş medya arar.

Bunun çabası içinde olur.

Önemli olan benim gibi düşünenlerin ne dediğini duymaktır diye düşünür herhalde.

Onun dışında olanların ne düşündüğü ve ne olayı nasıl gördüğüyle pek ilgilenmez.

Medya bu anlamıyla bir cemaat organizasyonu niteliğini üstlenir.

Okuyucusunu hayatı ve olayları nasıl okuması gerektiğini söylemiş olur ve okuyucu oturduğu yerden okuduğu gazetenin bakış açısıyla olayları değerlendirir.

Taraf olur ve taraf olmayanın bertaraf olacağı şeklinde zihin altına bir algılar dünyası döşer. Hayatı bu döşediği algılar üzerinden yürütür.

Yönlendirmekten hoşlanır adeta, bundan kendince bir zevk duyar.

Zamanla bu bakış açısı kalıplaşır, cemaatine dahil olduğu gazetenin yanlış yapabileceğine dair şüphe duymamaya başlar.
Bugün dünyada neredeyse her yerde aynı şeyler olmaktadır.

Eskiden cemaatler gazete çıkarırdı- halen çıkaranlar vardır- şimdi ise işlerini yoluna koyan ve kamuoyu oluşturmak isteyen işadamları gazete çıkarmaya ve kendilerince bir kitle/cemaat oluşturmaya başladılar.

Bu konuda etkin oldukları da söylenebilir. Cemaat içinde sorun olarak görülenlerin dışlandığı gibi, gazete içinde de iş ilişkilerini bozacak yazılar yazanlar hemen dışlanmaktadır.
Medya cemaatleri farklı düşünenlere asla tahammül edemezler, bunun için ellerinden gelenleri yaparlar. Cemaat üyelerini/okurları farklı düşünmeye sevk eden yazarlara müsaade edilmez zaten. Yazılarına sansür uygulanır ya da yayınlanmaz.
Ama tüm bunları aynı gazete sayfaları içinde dolanıp duran cemaat mensupları/okurlar tüm bu olup bitenden haberdar olmaz.
Çünkü diğer cemaatin yayın organına bakma ihtiyacı duymaz. Kendi çalıp, kendi oynamayı sever zaten.
Medya dördüncü kuvvet olarak isimlendirilen en büyük cemaattir.

İsteyenlerin yani gücün isteklerine giderek daha fazla boyun eğen gazetecilik alanındaki mekanizmaların, önce gazeteciler üzerinde, sonra da ve kısmen onlar aracılığıyla, kültürel üretimin farklı alanları; edebiyat, sanat, bilim ve hatta özel hayat üzerine uyguladıkları baskı gücüdür.

Tüm bu alanlarda cemaat yönlendirilir.

Dolayısıyla, kendisi de pazarın baskıları altında ezilmiş olan bu alanın yüklediği yapısal baskının, farklı alanların içindeki güç dengelerini, orada yapılan ve orada üretilen şeyi etkileyerek, fenomen olarak çok farklı evreler içinde çok bezer etkiler yaparak, derinlemesine az ya da çok nasıl değiştirdiğini toplumu nasıl yönlendirdiğini, yalan yanlış bilgi ve yönlendirmelerle insanların nasıl dönüştürmekte bir sorun görmemektedir.

Dünyada meydana gelen devrim ve olayların oluş biçimleri incelendiğinde bu ortaya çıkmaktadır.

Oluşturulmaya çalışılan şey bir hafıza kaybıdır, bir takım gerçeklerin değiştirilerek sunulması, isimlendirilip giydirilmesi zihinler üzerinde deformasyona neden olmaktadır.

Üzülecek olansa insanın bu çarkın içine isteyerek girmesidir ve çıkmak için hiçbir çaba sarf etmemesidir.

Bütün bu okumalar ve bağlanmalar da olaylara bakış acınızın değişmesine, farklı zihin ve algı kodlarını kullanmanız demektir.

Haber Ara