Medyanın gündemini olabildiğince işgal eden Mehmet Ali Ağca, nihayet cezasını tamamlayıp serbest kaldı. İki gündür peşinde basın ordusunu taşıyarak gündem oluşturmaya devam etmektedir. En fazla merak edilen ise Ağca değil, onun arkasında kimin olduğudur. Bu merak, toplumun büyük bir kesimini kapsamaktadır. Bu merak nedeniyle bir şeyin arkasında başka bir şey arar olduk.
Merak bizi o noktaya vardırdı ki, her şeyde gizli bir gündem arar olduk. Gizli niyetlerin hafiyesi noktasında bulduk kendimizi. Başbakanın gizli gündemlerinden dem vurduk. Ya da ötekilik üzerinden başkalarını ötelemeye başladık. Tektik. Hata tek tiptik. Buna uymayanların ölüm fermanını kendi elimizle hazırladık. Ordu millet el ele gerçekleştirdik. Sonra anlı şanlı bayrağımızın karşısına geçip katilleşen kişiliğimizle katillerle birlikte pozlar verdik.
Evet, Ağca artık özgürdü. Yılların mahpusluğunu edere çevirmenin yollarını bulmanın peşine düştü. Gazetelere düşün bilgi kırıntılarına bakılırsa bu konuda hiçte zorlanmayacağa benziyor. Gençliğinin baharını zindan odalarında tüketmişti. Ama orta yaşlılığın zevku sefasını sürdürecek gibi. O özgürleştikçe toplum olarak bizde O (Ağca)laşıyorduk. Onun eleştirdikçe O’laşıyorduk. O’nu övdükçe yine benzeşiyorduk. Böylece o dışarının sefasını sürdürürken, bizde ağcalaşmanın cefasını çekiyoruz.
Zamanında yargıladıkları, arkasında birilerini arayıp durdukları Ağca’nın arkasındaki güç aranadursun, toplumun büyük bir kesiminin ağcalaştığına şahit olmaktayız. Ağca birilerin katili olmuştu ve cezasını çekmişti. Peki, binlerce hayatı karartan 28 Şubat darbecilerin arkasında hangi güçlerin olduğunu biliyor muyuz? Bunun için tüm cesaretimizi toplayıp hesap sorabiliyor muyuz? Genç insanları Üniversite kapılarından kovalayıp, geleceklerini karartanların arkasındaki güç kim? Bunda ne tür bir getirim sağlanmıştır? Sorabiliyor muyuz?
Kendi insanını öteki kılıp onun üzerinden rant sağlayanların Ağca’dan kalır ne yanları var? Mesela Çağdaş Yaşamı Destekleme Vakfı’nın burs dağıtırken oluşturmuş olduğu kriterler ile Ağca’yı seçenlerin kriterleri arasında ne fark var? Ben şahsen bunu merak edenlerdenim. Başörtülüleri düşman addeden bu anlayışla, Abdi İpekçi’yi öldüren zihniyetin farkı ne acaba? Biri direk tetik çekip anında öldürürken, YÖK üzerinde bir dönem etkili olan bu vakıf ise yapmış olduğu kara propaganda ile Müslüman çocukların tüm yaşamlarını yerle bir ederken ne kadar Ağca’dan farklı olabilir?
Tabi hemen “o bir katil” diyecekler. Peki sadece katil olanlar öldürenler mi? Gencecik dimağları intihara sürüklemekte öldürmekten farkı ne? Bunu anlayabileceklerinin zannetmiyorum. Ağca, İpekçi’yi öldürdüğünde içindeki his ile bunların başörtülülere duyduğu histen bir farkı yok çünkü. Beyanatlarına bakılırsa bu net bir şekilde görülecektir.
Ya şuna ne demeli; YÖK’ün almış olduğu son kararla meslek liselerine yönelik katsayının kaldırılmasını içine sindiremeyip Danıştay’a itirazda bulunan İstanbul Barosu’nun tutumu Ağca’nın yapmış olduğundan daha mı hafif? İstanbul Barosu bu tutumuyla ağcalaştığını düşünmüyor mu acaba? Baronun itirazını doğru bulan Danıştay üyeleri kendilerini Ağca’nın içinde bulunduğu kahramanlık psikolojisinden ne kadar azade kabul edebilecekler? Durup bir düşünsünler bakalım.
Toplum hızlı bir şekilde ağcalaştırma modunda ilerlemektedir. Derinleşen ayrılıklar. Ötekiler üzerinde hak aramalar. Hukukun taraflılık ilkesinden bıkıp adaleti! gerçekleştirenler. Gazetecilik adı altında darbe planlayanlar. Bilim adamlığından darbecilik oyununa terfi eden akademisyenler. Muhalefet liderliğinden Ergenekon Terör Örgütü avukatlığına soyunanlar…
Bütün bunlar değerlendirildiğinde toplumun çivisi çıkmış denebilir. Rant sağlamak için gazetesinde çalışanı ispiyonlayan patrondan, gazetesini bombalayan patrona. Bazıların ekmeğine yağ sürmek için kendisine emanet edilen askeri yola koyup kurşuna dizdiren generalinden, başbakana suikast düzenleyene kadar bu toplumun zihin dünyası alt üst edilmiştir. Bunun içinden çıkmak için toplumun çok ciddi psikolojik destek görmesi gerekir.
Bazı Sivil toplum kurum ve kuruluşların psikolojik destek alması gerekiyor. Bazı askeri kurumdaki rütbelilerin, bazı yargıçların, bazı emniyetçilerin, bazı vekillerin, bazı siyasi liderlerin, tüm kurum ve kuruluşların bu sendromdan kurtulması için mutlaka psikolojik destek alması gerekir.
Sakın ha! Bunu da ordunun Psikolojik Harekât Dairesi sağlamasın!