Dolar

35,1981

Euro

36,7471

Altın

2.968,65

Bist

9.724,50

Şiddet Humması

11 Yıl Önce Güncellendi

2014-08-29 09:18:30

Şiddet Humması
İslam Dünyası, şiddet sarmalından uzun bir süre daha kurtulmayacağa benziyor. Son iki yüz yıldır şiddet hummasına yakalanmamız için ciddi stratejilerin üretildiği gerçeğiyle yüzleşmemiz gerekiyor artık. Son yıllara baktığımızda bunda başarı sağladıklarını da söyleyebiliriz.

Kendi coğrafyamıza bakıp içimizin erimemesi ve geleceğe umutla bakmak için bir neden görünmüyor gibi. Dışarıdan kuşatılmışlığın ağır eleştirileri yaparken, içeriden birbirini yiyip tüketen ve bu kuşatmaya kuşananları eleştirme konusunda aynı cesareti gösteremiyoruz.

Bir tarafta topraklarımız işgal edilirken, buna karşı şanlı direniş ve zaferler kazananların sonrasında birbirlerini boğazlayarak düşmanın yapamadıklarını birbirlerine nasıl yaptıklarına şahit oluyoruz. Ne oluyoruz, rahmet peygamberin ümmeti nasıl böyle davranabiliyor diye sormaktan korkar olduk.

Bunu engelleyecek basiret sahibi önderlerimiz olmadığı gibi, bu basireti kazanmış ve Müslümanlar arasındaki ihtilafı sona ermesi için adım atan savaşçılarımızda yok. Alimlerimiz tribünlere oynuyor.

İsrail Terör Örgütü’nün ve Çin’in Müslümanlara yönelik soykırıma varan katliamları için haklı olarak sokakları doldurup protestolar yaparken, şiddet hummasına tutulan ve İslam’la anılan örgütlerin masum insanlara yönelik yaptığı haksız katliamlar için sesimiz olabildiğince cılız çıkıyor.

Çoğu zamanda savunma reflekslerine tutunup, “ya onlarda şunları yapmıştı” ya da “şu durumları görmezden gelip bu olayları çıplak bir şekilde değerlendiremezsin” dibini buluyoruz. Şiddet dışında üretimi olmayan bir ümmet haline geldik.

Bu cılız sesler ileride İslam coğrafyasının tümünün bu şiddet hummasına tutulmasına sebep olursa hiç şaşırmamamız gerekiyor. Bunda bizim payımızın ne olduğunun hesabını Allah’a vereceğimiz muhakkaktır. Onun huzuruna çıkmadan kendimize de sorarak bu hastalıklı halden nasıl kurtulacağımızın yollarını aramamız gerekiyor.

Tarih gösterdi ki kendi toplumuna yönelik şiddet hummasına tutulan hiçbir topluluk felaha ermemiştir. Bir taraftan emperyalizm şablonu üzerine inşa edilen mücadele söylemi geliştireceksiniz diğer tarafta ise kılıçlarınızda ya da mermilerinizde mazlumların ve Müslümanların kanı damlayacaktır. Bu nasıl bir emperyalizm düşmanlığı, anlaşılır gibi değil.

Bugün birçok isimle kendini isimlendiren ve referanslarının İslam olduğunu söyleyen örgütler İslam coğrafyasının bir çok yerinde ortaya çıkmış durumdadır. Bu örgütlerin kim olduğu ve kimlerle ilişkili olduğu konusunda net bilgilere sahip olmadığımız gibi, ilim temelli olmayan ve tamamen askeri strateji endeksli ve bu stratejilerinde Müslümanlara yarar sağlamaktan çok zarar verdiği gerçeği inkâr edilemez.

Bu yapılar sadece kendi ülkelerindeki Müslümanlara değil, tüm Müslümanların imajına da zararlar vermektedir. Bu örgütlü yapılar içinde bulunan kişilerin İslami bilgi düzeylerinin olabildiğince düşük olması, muhakeme yeteneğini yetersizliği ve uluslararası arananın gladyatörleri gibi meydanlarda ahkam kesmeleri, İslam dünyasının içinde bulunduğu sığlığı da göstermektedir.

İslam coğrafyasında şiddet hummasına tutulan, fakat çocukluk ve gençliklerini geçirdikleri yerde Müslümanlar hesabına/yararına ortaya bir şey koymayan birçok genç şiddet alıp satıyor. Rahat bir şekilde adam öldüren, insan boğazlayan insanlardan hangi rahmeti bekleyeceksiniz. Şiddet dışında size ne sunabilirler?

Bu sığlığın oluşmasında emperyalizm kadar Müslümanlarında suçu vardır. Biz genellikle suçu başkasının üzerine atarak işin içinden sıyrılmaya çalışmaktayız. Böylece sorunlar katmerleşerek artmakta ve çözümsüzlük oluşmaktadır. Silahlı çetelerin liderlerinin bugün söz söyleyen ve fetva yayınlayan kişiler haline gelmesinde tüm bu sessizliklerin suçu vardır. Silahın, ilmi yendiği ve ilmin silahın emrine amade kılındığı bu coğrafyada kurtuluşun olmasını beklemek abesle iştigal gibi gözükmektedir.

Daha kendini bilmeyen, kişiliği oturmamış, toplum içinde itibar olarak görülecek hiçbir eylem ortaya koymamış kişilerin bugün İslam adına cihad ettiğini söyleyerek, kafa kesmesi, kadın/kız kaçırmasının savunulacak hiçbir yanı olmasa gerektir. Ama tüm bunlar oluyor ve diğer Müslümanlardan bir ses çıkmıyorsa, geleceğimizin ortaçağ Avrupa’sından farkının olmayacağı kesin gibi görünmektedir.
Geleneğin, İslam’ı örttüğü bir düşünce biçimidir; şiddet humması. Bu şiddet humması tüm dünya Müslümanlarını kuşatmış durumdadır. Bu şiddet hummasına karşı çıkmadığımız zaman, gerçekten kendini savunan ve Müslümanca tavırlar koyan, Filistin, Keşmir ve birçok bölgedeki haklı savunmaları dahi savunmayacak hale geleceğiz.

Onun için Müslümanların biran önce akıllarını başlarına alıp, bu güruhların eylemlerine yönelik seslerini yükseltip gençlerimizin bu şiddet hummasına yakalanmalarını engellemeye çalışmaktır. Cihad ve mücahitliğin ne olduğu anlaşılır bir dil ile tekrar be tekrar anlatılmalıdır ki bu şiddet hummasından kurtulabilelim.

Şiddet hummasına yakalanmamız için ciddi stratejilerin üretildiği gerçeği gün yüzüne çıkmıştır. Görünen o ki bu histeri, alanını giderek genişletmektedir.

Haber Ara