Dolar

35,1981

Euro

36,7471

Altın

2.968,65

Bist

9.724,50

Sığ suların yüzeri olmak

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-04-12 10:08:29

Sığ suların yüzeri olmak

Derinlik bize gelmez, bunun için aklın çalıştırılması gerekir. Kolay gibi görünse de öyle olmadığı görülmektedir. Onun için sürekli sığ sular içinde görülürüz.

Kolay olan budur, işin kolayına kaçmak meselenin çözümü görünse de en ufak sarsıntıda yıkılıveririz.

Derinlik, şiddet sarmalının dışında çözüm üretmek demektir. Bu kolaya değil zora tabi olmaktır. Zora talip olanlar aklını Rabbinin emrine verenlerdir.

Derin sularda yüzebilmek için birçok kulaç atmamız gerekmektedir. Bu hem zaman alıcı hem de yorucu bir durumdur. Onun için bu işimize pek gelmez.

Oysa sığ sularda at koşturmalarımız, bizim tribünlere yakın olmamızı sağladığından, alkışlarla kendimizi önemli kılmış oluyoruz.

Alkışları, yüceliğimizin bir göstergesi kabul ederiz, yanlışlarımızı söyleyenleri artık dinlemeyiz. Değil mi ki bu kadar insanı sığ sularda peşimizde sürüklüyoruz, kim bize laf söyleme hakkını kendinde bulabilir.

Oysa derinlik, tribüne uzaklıktır. Kimsenin gördüğü yoktur. Kimse öyle uzaklara bakacak kadar kendini yoracakta değildir, çünkü kimsenin rağbet ettiği bir durum değildir.

Zaten derinlikleri tercih edenler, sığlıktan kurtulmayı hedef edinenlerdir.

Derinliklerin yüzeri olmak için hem zaman hem de çalışma gerektiriyor. Uykusuz geceleri saymanız, kulaçlarınızı hesaplamanız gerekiyor, içinde kaybolmamak için.

Oysa sığ sular öyle mi? geldin, gördün, hemen paçalarını sıvayıp girebilirsin. Bir taraftan da sana arkadan destek verenler olacak, “işte bu, yapabilirsin, yürüyebilirsin, yüzebilirsin.” Etrafına bakıyorsun neredeyse çoğu insan sığ suların yüzücüsü, neden derinlikleri tercih edesin ki.

İşte kavrayamadığımız durum bu. Sığ suların yüzücüsü bütün meseleleri sığlaştırır. Sonraki adımı düşünmeden atar.

Onun için boğulanlar derinliklerde yüzenler değildir, sığ sularda sonraki adımı hesaplamayanlardır.

Sığ suların yüzücüsü hayatı da bu sığlık içinde düşünür ve ona göre yaşar. Sorunlarını düşünerek/aklederek değil, duygularıyla hareket ederek yapmaya çalışır. Şiddet sarmalında sıtmaya tutulmasının nedeni budur.

Sığ suların yüzücüsü bunu fark etmez, o sürekli şeytanın sunağına odun taşır, ama bunun farkında hiçbir zaman değildir.

O kendince cennetin yollarına gül diktiğini düşünür. Gülleri kardeşlerin kanıyla sular. Düşünürken kardeş dedikleri, sığ sularda birden düşmana dönüşür.

Kitab-ı Mubin’i silaha mermi olarak sürer. Ya da birinin kafasına vurulacak bir sopa. O kendini vurucu güç olarak görür. “Akletmez misiniz” uyarısını hiç görmez.

Derin sularda yüzeni savaş kaçkını görür. Hatta katli vacipler listesinin başındadır. Derinliktekinin sözlerini anlamaz, gerçekten de anlamaz, anlamaya çalışsa da anlamaz.

Sığ suların yüzücüsü, derinliklerin yüzücüsün kulaçlarındaki sıra vakıf olması beklenemez. Çizgi, kalın çizildiğinden ve öteki tarafı görmediğinden, diğeri hep öteki olmuştur.

Onun için şiddet bizim kendimizi tanımladığımız tek aracımız haline gelmiştir.

Onun dışında yol bilmeyiz. Ama bu şiddet bizi yiyip bitirmekte bunun farkında dahi değiliz.

Suçladıklarımız, uzaktan bizim sığ sularda yüzerken paylaşamadığımız küçük oyuncaklar atarak, birbirimizi katledişimizi seyretmekte.

Biz ise sığ sularda seyirlik ama kanlı oyunlar ortaya koymaya devam ediyoruz.

Derinlik yüzücülerin tavsiyelerine kulak asmadığımız gibi, elimizde gelse onları da bu sığ sulara getirip boğmak istiyoruz. Bunun kimi zaman yaptığımızda olmuyor değil.

Bunu şimdilik aşmanın çok zor olduğunu biliyorum. Tribünlerde oturanların yoğun tezahüratları altında düşünebileceğimizi zannetmiyorum.

Önce bundan kurtulmamız gerekiyor.

Şöyle bir İslam dünyasına bakın şiddet sarmalının içinde yiyip bitirdiğimiz kendimizden başkası değil.

Bunları görüp akletmeyecek miyiz?

Aklettiğimiz vakit kurtulmuş oluruz.






Haber Ara