Dolar

35,1981

Euro

36,7471

Altın

2.968,65

Bist

9.724,50

Sivil İktidar ve Yaş Kararları

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-08-10 10:07:00

Sivil İktidar ve Yaş Kararları

 Cumhuriyet kurulduğundan beri, cumhur hiçbir zaman söz sahibi olamamıştır. Türkiye, kendini halkın yerine koyan, bu arada halkını da hiçbir şey bilmeyen nesne gibi gören bir zihniyetin zaman zaman darbe, zaman zaman muhtıra şeklinde kalın ve ince ayarlarla hizaya getirmeye çalışan eli silahlı bir avuç insanın çıkarlarında debelenip durmaktaydı.

     Bu halk, 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat ve en son 27 Nisan’da asker tarafında, devletin sosyal, hukuk ve laik üniter yapısının her birinin nasıl yerle bir edildiğini gördü. Ordu, kendini halkın karşısında bir taraf olarak gösteriyor ve dayandığını söylediği yasanın her bir kelimesini dinamitlediğinin farkında dahi olmamışlardı.

     Peki, bütün bunlar olurken nerede kaldı demokrasi, bunların iman ettikleri “yeter artık söz milletin” deyişi, bütün bunları darbelerin neresine yerleştireceğiz. Ya da gerçekten millet ne zaman söz sahibi olacaktır? Halkından korkan bir güvenlik birimi dünyanın hangi bölgesinde kalmıştır. Bu kadar gerici ve halkıyla karşı karşıya gelen ve anayasasının değerlerini darbelerle yerle bir eden başka bir silahlı güç kalmış mıdır, kendini çağdaş ve hukuka saygılı gösteren ülkelerde?

     TSK, kendini devlet yerine koydu hep ve hiçbir zaman laik bir kurum olma becerisini göstermedi. O gerektiğinde dine müdahale edecek kadar kendini din içi, gerektiğinde güneydoğudaki olayları bastırmak ve halkını yanına çekmek için ayet ve hadisleri kullanacak kadar dindar (şeriatçı) gördü. Halkının nasıl giyinmesinden nasıl kurban kesmesi ve kurban derilerinin kime verilmesi gerektiği noktasında fetva verecek makamda gördü. Bu durum gösteriyor ki, devlet ve dinin birbirinden ayrı olması olarak tarif edilen laiklik, Türkiye’de devletin dine müdahalesi ve din üzerinde belirleyici olma hevesinde vazgeçmemesi olarak önümüze çıkmaktadır.

     Bu darbeler, Türkiye sosyal olmayan, hukukun esamisinin okunamayacağı ve dini kendisinin biçimlendireceği ve kendi asli unsurundan kopararak farlı yorumlamaya halkını zorladığı bir anti laik militarist bir devlet olduğu gerçeğinin unutulmaması için verilmiştir.

     Siz istediğiniz kadar seçim yapın, millet meclisine vekil gönderin ve yasalar çıkarın bunların hiç birinin anlamının olmadığını on yılda bir yapılan ayarlar göstermektedir. Silahlı kuvvetler ne istiyorsa, o diyeceksiniz ve oturacaksınız oturduğunuz yerde. Demokrasi, boş insanların, boş zamanlarını değerlendirmek ve halkın belli zamanlarda sandık başına göndererek eğlenmelerini sağlayan bir oyun olduğunu, düne kadar biliyorduk.

     Oysa bu Yaş kararları Türkiye’de bir çok şeyin imkansız olmadığını gösterdi. İktidar orduda bazı değişimler yapma konusunda şimdiye kadar bir güce sahip değildi. Ancak bu gücü yeni kazandı ve şartları olabildiğince kendisinin istediği gibi olmasa da zorladı. Bu yaş kararları gösterdi ki istendiğinde kendisine tabi olması gereken Ordunun komuta kademesi sivil otorite tarafından belirlenebilir. Hükümet bu tavırla halkın tercihine saygılı olduğunu göstermiştir. Bu tutum sergilendiği müddetçe halkın desteğini alacaklardır. Geri adım onların hüsranlarıyla sonuçlanacaktır. Aksi taktirde sosyal, hukuk devleti varlığından söz edilemeyecektir.

     Bundan sonra ordunun darbe heveslileri süren yargı safhasıyla birlikte bin düşünüp bir hareket edeceklerdir. İktidarın orduyu kontrolünde tutabilmesi içinde bu meselenin üzerinde durmalı ve yargılanan askerlerin orduyla ilişkilerin kesilmesini sağlamalıdır. Yoksa yasa sivile dokunur, askere dokunmaz anlayışını ortadan kaldıramaz.  

Haber Ara