Suriye’de final Lazkiye’de olacak
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-08-17 11:27:03
Yaklaşık on sekiz aydır halkın direnişi sürüyor, buna karşılık kanlı diktatörün estirdiği terörde hız kesmeden aynı şekilde caniliğini sürdürüyor.
Şimdiye kadar yirmi üç bin insan katledildi. Bunların 1760’ü çocuk, 1755’i kadındır.
Elli bin yaralı Suriye’nin içinde kaçak şekilde tedavi edilmeye çalışılıyor. Altmış bin kişi kayıp, Suriye’de kayıp demek ölüm demektir.
Üç yüz yirmi bini aşkın kişi mülteci olmuştur ve olmaya devam etmektedir. Bunların iki yüz bini Ürdün’de, kırk dört bin civarında kişi kampta yirmi altı bin kişi kamp dışında olmak üzere yetmiş bini geçkin kişi Türkiye’de, Irak’ta on bir bin, Lübnan’da otuz dokuz bin kişi evinden uzak yaşamaktadır.
İki yüz on iki bin kişi gözaltında. Direniş başladığından beri bu milyonları bulmuş durumda, gözaltına alınıp tekrar bırakılanlarla beraber.
Bu da Suriye’deki zulmün boyutunu gösteriyor.
Suriye de evini terk edip Suriye’nin başka bölgelerine göç edenlerin sayısı bir buçuk milyondur. Çünkü Esed’in katilleri, direniş bölgelerine tanklarıyla giriyor. Mabet, ev ayırımı yapmadan bombalıyor. Şimdi buna mig uçakları da dahil oldu.
Hani Suriye diktatörünü savunan kardeşlerimiz var ya, “Esed’e karşı gelmek direnişin belini kırmaktır” diyorlar ya, bu uçak ve tankları İsrail’e karşı 67’den beri tek bir bomba kullanmadılar.
Ama Lübnan’da bunlar Filistinli direnişçileri çok katletti. Tarihi okumayanlar ve kafalarını kuma gömenler ne yazık ki bunu göremiyorlar.
Esed, güçleri Halep’i bombalarken, Hirak’a füze fırlatırken, Humus, Dera hayalet şehirlere dönüştürürken, sonunun yaklaştığını görmüyor.
Daha önce Hama’da baba Esed’in gerçekleştirmiş olduğu katliamın aynısını oğul Esed Halep’te gerçekleştirmektedir. Dünkü fotoğrafla bugünkü fotoğraf birbirinin ne kadar benziyor.
Diktatörlerin öngörüsü ancak bu kadar oluyor. Kaddafi gibi, Esed de sonunu görmüyor ya da görmek istemiyor.
Baba Esed’in başlattığı zulmü oğul Esed tüm hızıyla sürdürüyor. Diğer tarafta ise yalnızlaşıyor. Yanındakiler teker teker ondan ayrılarak direnişçilere katılıyor.
Bunu bildiğinden olacak Lazkiye’deki Nusayri köylerini birer cephaneliğe dönüştürmüş durumdadır.
Yıllar boyunca Nusayriler, Suriye’nin en zayıf, fakir, kırsal; horlanmış ve geri kalmış insanıyken, şimdi Şam’ın egemen sınıfı haline geldiler.
Bugün hükümete egemen olanlar, askeri kilit noktada olanlar, eğitim kaynaklarından aşırı derecede faydalananlar ve gittikçe zenginleşen Nusayrilerin bu nimetleri bırakarak sessiz bir şekilde çekilmelerini beklenmemelidir.
1 Temmuz 1922 tarihinde Fransızlar kontrolünde Lazkiye Nusayri Devleti kurulur. Böylece Fransızlara karşı başlayan direniş onların umurunda değil. Yıllardır dua ettikleri sonuca ulaşmışlardır.
Fransız yönetimin yanında yer alırlar. 1936 yılında Nusayri devleti son bulunca, figanı basarlar ama sonuç alamazlar.
Bundan dolayı güçlü olmanın nimet sahibi olmayı beraber getireceği anlayışından hareket ettiler. Kurulan Baas Partisi’nde örgütlenmeye başladılar.
Baas Partisi ve ordu içinde sistemli örgütlenmeleri, stratejik konum elde etmelerini kolaylaştırdı. Sonunda iktidardılar. Bunu sürdürmek içinde devlet yönetimindeki tüm stratejik yerlere kendi adamlarını yerleştirdiler.
Böylece zulmün sistemli bir işleyişini ortaya koydular ve sonuç bugüne geldi.
Şimdi bu konumlarını kaybetmek istemiyorlar, onun için kendini kaybetmiş şekilde tüm vatandaşlarını düşman olarak görüp saldırıyorlar.
Diktatörlüğün temel özelliği vatandaşını düşman görmektir. Bu oyun yıllarca Türkiye’de de oynandı.
Görünen o ki, vuruşarak Lazkiye’ye kadar gidecekler. Nusayri köylerini birer cephaneliğe dönüştürme sebebi budur.
Gerekirse 1922 yılında elde ettikleri konumu tekrarlamak istiyorlar. Ama devrimin burada sonuçlanacağına inanıyorum.
Onun için Suriye devriminde Lazkiye final olacaktır. Bu finale vicdan sahibi tüm Suriyelilerin katılacağı göz ardı edilmemelidir.
Çünkü zulüm ile hiçbir yerde abad olunmadı. Burada da olmayacaktır. Suriye özgür halkların iktidarıyla yani sunisiyle, nusayrisiyle, durzisiyle, hiristiyanıyla Filistin direnişinin sesinin daha çok çıkmasını sağlayacaktır.
Amerika’nın direnişi geciktirme planları, İsrail karşısında nasıl bir yönetimin olacağından emin olmamasıdır.
Mısır gitti, Suriye’de giderse İsrail etrafı kuşatılmış bir açık hava hapishanesi yaşayacak korkusu şimdiden herkesi sarmış durumdadır.
Onun için Suriye devrimi, Kudüs’ün kurtuluşu demektir.
SON VİDEO HABER
Haber Ara