Dolar

35,1981

Euro

36,7471

Altın

2.968,65

Bist

9.724,50

Taassubun getirdiği ayrıştırma

11 Yıl Önce Güncellendi

2014-10-24 14:29:25

Taassubun getirdiği ayrıştırma
Taassup, insanoğlunun sağlıklı düşünmesini engelleyen en büyük çıkmazlarındandır. Taassup, doğru ile yanlışın, tarafgirlik çerçevesinde yer değiştirmesini sağlar. Böylece bu anlayışla hareket edenlere, siz ne derseniz deyin, anlamsızlaşacaktır. Sizin sunacağınız tüm yollar taassuba tutulmuş biri için çıkmaz bir sokağa dönüşecektir.

Sözlükte “herhangi bir dini inanca, bir görüşe, düşünceye veya herhangi bir partiye gereğinden fazla, yani aşırı bağlılığını ifade eder. Taassup bir kimsenin bire şeye körü körüne bağlanması, haksız da olsa taraf olması” anlamına da gelmektedir.
Son yıllarda çevremizde olup bitenler, camiamız tarafından değerlendirildiğinde taassup kelimesinin düşünce melekemizin merkezini nasıl işgal ettiğine şahit olabiliyoruz. Kör bir tarafgirlik içinde olayları açıklamaya çalışıp, gerçeği bir algı operasyonuyla tersyüz etmek bir geleneğe dönüşmüş durumdadır.

Mutaassıp, kavramının İslami camia ile örtüşmesinde bunun payı var mıdır, bilmiyorum. Ama bu kavramın kökeninin taassup olduğunu biliyoruz. Taassubun, bağnazlık, doğru veya yanlışa bakmaksızın fikrisabite ile yaklaşmak, kör bir tarafgirlik ile hiç araştırmadan karşı düşünceyi mahkum etme olunca da bu konuda üzerimize kimseyi tanımıyorum.

Oysa Müslümanların bu kavramla yakından ya da uzaktan bir ilişkisinin olmaması gerekirdi. Müslümanlar, ne “babaların dinleri üzerinden” yürüyen, ne de “başkasının getirdiği araştırmadan” kabul eden “ cahiliye taassubu”ndan uzak olmalıydı. Bunu başardıkları söylenemez.

Bu cahili anlayışın, Peygamberimiz ne kadar mücadele etmiş ise de kısa süre sonra asabiyet olarak geri döndüğünü ve Müslümanların arasına nasıl nifak soktuğunu görebiliyoruz. Asabiyet anlayışından sonra ortaya çıkan ve İslami düşüncenin gelişmesine ciddi katkısı olan ameli ve akaidi mezheplerin ortaya çıkmasıyla birlikte yeni bir taassup dalgasıyla karşı karşıya geldiğimizi tarihimiz ayrıntısıyla bize anlatmaktadır.

Bu anlayışın genellikle bilgi sahibi olmayan halk tabakası üzerinden yaygınlık kazandığı bilinmektedir. Bunu sağlayanlar ise bu halk tabakası üzerinden kişisel kapris ve çıkarlarını gözeterek, bir mesele üzerinden yaptığı inkar edilemez.

Kendi kişisel menfaatlerini ya da menfaatleriyle örtüşen düşüncelerini, mezheplerini, dinlerini diğerlerini haksızlık ve düşmanlık derecesine vardıracak kadar saplantılı bir hale getirerek Müslümanlar arasında tefrika çıkarmaya çabalayanlar tarih boyunca hep varola gelmişler ve gelecekler.

Bu taassupla Müslümanlar bugün kültürel ve ekonomik anlamda çökmüş durumdadır. Bir olay üzerinden safların ayrışmasına gitmek ve daha sonra bunu kanla besleyerek büyütmek Müslümanlara hiçbir zaman fayda getirmemiştir.

Bu taassupla Müslümanlar kardeşlerini anlamamak için algılar oluşturmakta ve kardeşlerinin söylemediği, onlar söylemiş gibi söyleyerek ayrışmanın fitilini ateşlemektedirler. Bunun başında Suriye meselesi gelmektedir. Müslümanlar içinde çok küçük bir azınlık dışında Esed’i destekleyen (onların bahanesi ise İsrail’e karşı Filistin direnişin desteklenmesi) hiç kimse yokken, diğer taraftan bu kadar kanın dökülmemesi için yol arayışına girenleri dahi Esedçi kılarak ayrışmanın zamanla halk bazında taassuba tutulmasına neden olunmaktadır.

Müslümanlar şu an okunmaktan aciz ve sağım, solum, arkam, önüm yüz kırk karakter okuyup ona göre yargıya varmayı daha çok sevmektedir. Taassup içinde bu ayrışmayı isteyenler bu durumu iyi bildiklerinden bu kadar yüz kırk karakter yazı ile kocaman bir konuşmayı/yazıyı bir cümle ile söylendiğinden/yazıldığından farklı algılamasını sağlamaktadırlar.

Düşünmek bizim için olabildiğince zor ve içinden çıkılmaz güçlü bir mesele haline gelmiştir. Sloganlar hayatımızın merkezi konumuna gelmiştir. Bugün bizim için birçok sorun ve ayrışmamızı sağlayan yaklaşım bu algı yöntemi üzerinden yapılmaktadır. Birçok alim ve düşünürün yazının/konuşmasının başına bir açıklama yani yanlış bir yönlendirme ile taraftarlarının o yazıyı okumadan, üsteki yorum üzerinden yazarı cemaati ya da kendilerince farklı kulvardakiler etiketlenebilmektedir.

Bu ahlaksızlık bugün birçok cemaat tarafından ne yazık ki bilinçli bir şekilde yapılarak taraftarını bu taassup içinde diri tutacağının hesabını yapmaktadır. Gündelik hesap peşinde olanların, Allah’ında bir hesabı olduğunu körlük içinde görmeyebilirler. Ama o hesap olacaktır.

Rabbim bizi böyle bir taassup içinde olan kullarından beri kılsın.


Haber Ara