Dolar

35,1981

Euro

36,7471

Altın

2.968,65

Bist

9.724,50

Yargı Çetesi Toplumu Terörize Ediyor

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-03-07 20:00:00

Yargı  Çetesi Toplumu Terörize Ediyor

 

      Türkiye Cumhuriyeti her ne kadar bir hukuk devleti olarak nitelendirilirse de hiçbir zaman bu payeye ulaşamamıştır. Bunun nedeni kendisini dayandırdığı bir geçmiş hukukunun olmayışından kaynaklanmaktadır. Çünkü kendini Osmanlı devletinin devamı olarak görmemiş ve kuruluşuyla birlikte bir hukuk oluşturma çalışmasının kıblesine Avrupa devletleri oturtmuştur. Medeni hukuk ve borçlar hukukunu İsviçre’den, ceza hukukunu İtalya’dan, ticaret hukukunu Almanya’dan almıştır. Bunlar direk tercüme edilerek halka dayatılmaya çalışıldığında kan uyuşmazlığı ortaya çıkmıştır. Böylece köksüz bir yargıyla karşı karşıya gelme serüvenimizde başlamış oldu.

      Bugünkü  hukukun ana dinamiklerini bu hukuk oluşturuyor görünse de, mevcut yasaların zihinsel kodlarını oluşturan temel unsur ise İstiklal Mahkemeleridir. “Önce idam kararı al, bilahare yargıla” mantığıyla hareket eden bu oluşum, mevcut yargılama sisteminin bakış açısını ortaya koymaktadır. Yargı istiklal mahkemelerinden kendisine miras kalan sistemi koruma refleksi nedeniyle kendisinin yapmış olduğu putlarını yemekte bir mahzur görmemektedir. İstiklal mahkemelerin mantığı çerçevesinde hareket edildiğinde bunda bir sorunda görünmemektedir. Anayasa Mahkemesi ve Danıştay’ın almış olduğu bazı kararlar bunu açıkça ortaya koymaktadır. 

      Bu tercüme yasalarla ve istiklal mahkemeleri anlayışı çerçevesinde iki yeni anayasa daha hazırlanmış olsa da toplumun temel değerleriyle örtüşememiş ve iki yasa da zorbalıkla halka kabul ettirilmiştir. Halkın hangi yasaları istediği hiç sorulmamış ve tepeden toplumun dönüştürülmesi gerektiği vurgusu ve korku cumhuriyetiyle halk sindirilmiştir. Sürekli özgürlüklerin önü tıkanmış, seçkinci zümrenin çıkarları korunmaya çalışılmıştır. Böylece istenilen sonuca varmak onlar için kolay olmuştur. Fakat temsili sistem ve güçler ayrılığı ilkesi kimi zaman kararlarını tartışmaya açmışsa da bunun üstesinden çabukça gelmişlerdir. “şeriatın kestiği parmak acımaz” ilkesinin arkasına sığınarak, saltanatlarını sürdürmüşlerdir.

      Bu anlayış üzerine kurulu bir yasa ve yargıçlardan ne beklenebilir. Değişen şartlar bazılarını değiştirse de genel anlamda bir çete mantığıyla hareket edilmektedir. Neyin doğru olup neyin olmadığından çok neyin çıkarlarını koruyup korumadığı üzerinden hareket edilmektedir. Yargı, yasama ve yürütme birbirinden ayrı olmalarına rağmen, yargı bugün yasamayı ve yürütmeyi kuşatmış durumdadır. Ama bunu örtbas etmek içinde yasama ve yürütmenin yargıyı baskı altına altığı çığırtkanlığı yapılmaktadır.

      Yargı,  Yarsav örgütlemesin mantığıyla hareket eden bir kuruma dönüşmüştür. Ergenekon Terör Örgütünün avukatlığına soyunmuş veya üye yargı mensuplarıyla dolup taşmıştır. Erzincan cumhuriyet başsavcının tutuklamasında yargının bir kurum mu yoksa bir çete mi olduğu sorusunu sorma gerekliliğini ortaya koymuştur. Eğer bu örgütlü asimetrik psikolojik bir harekata dönüşmüşse bunda başarılı oldukları söylenebilir. Çünkü bu yaklaşım toplumu geriyor, terörize ediyor ve güven bulanımına sürüklüyor.

      Halk zaten “önce idam et, sonra yargıla” anlayışını unutmamış, beleklerde tazeliğini koruyorken, korku üzerinde inşa edilmiş bir hukuk devletine ne kadar güven duyabilir?. Bu nedenle yargı güven vermeyen ve aldatan bir kurum olarak beleklerde yerini almıştı. Mahkeme kapıları insanların korkulu kabuslar olarak görünmektedir. Halk, yargının son aldığı kararlara bakıtığında kişiye ve kuruma göre bir bukalemun gibi renk değiştirdiğini gördükçe nasıl bir yargı terörüyle karşı karşıya kaldığını büyük bir şaşkınlıkla izlemektedir.

      O zaman bir yargı reformu düşünülüyorsa önce çetelerin önünün kapatılması gerekmektedir. İstiklal mahkemeleri zihniyetine format atılarak yeni yüklemeler yapılmalıdır. İnsan unsurunun duygu ve isteklerinin girdiği her yasa taraflı bir yasa olacağı muhakkaktır.  Ne yazık ki yasaları hep güç inşa etmiş  ve güç beraberinde hep zülüm ve çeteleşmeyi getirmiştir. Bu nasıl aşılır, şimdilik bırakalım bunu da düzenleyecekler düşünsün.          


Haber Ara