Yeniden düşünmek
12 Yıl Önce Güncellendi
2014-02-17 17:10:30
Kimi zaman dönen çarkın bizzat dişlisi olunurken, kimi zamanda bu çarklar arasında kalıp un ufak olunabilmektedir.
Son iki aydır ülkemizdeki gelişmelere baktığımızda ya çarkın dişlisi ya da çarkın içinde parçalanan olma durumuyla karşı karşıyayız.
Ahlak, güven, vefa ve bizzat dinin kendisi ayaklar altına alınmış durumdadır.
Velhasıl içinde bulunduğumuz durum içler acısıdır.
Salih davranışlar göz ardı edilmiş ve söylemler sertleşmiştir.
Alnı secdeye gidenin ahlaken zirvede olacağı anlayışı geliştirilmişti
Oysa modern hayatın çıkmazlarında köşe kapmaca oynarken, namazın da çoğu zaman bir oyun ve oyalamaca olacağını hesaba katmadık.
Rabbinin hesabını çoğu zaman unuttuğumuz gibi bu hesabı da kulak ardı etmiştik.
Bu hesap üzerinden büyük oyunların tezgâhlanabileceği hep kulak ardı edilmesine rağmen ne yazık ki bununla sıkça karşılaşmışız.
İnsanın deruni taraflarına yönelik her bir çalışma mutlak bir karşılık bulmuştur.
Modern zamanların devlet çarkını, geleneksel kadim kültürlerin devlet anlayışının güç ve çıkar ilişkilerinden uzak hukuki bir zemin üzerinde var olabileceği hesabı tutulmuş olsa da not defterlerine, artık defterler ortaklar bulununca yazısının okunabileceğini hatırlamak gerekir.
Bir deftere not tutulmuşsa eğer, onu okuyacak ortaklar bulmakta zorlanılmaz.
Hesaplar üzerinden bir din algısı oluşturulmuş ve yine dinin hilafına bir yola koyuş gerçekleştirilmişse Allah mutlak anlamda onun hesabını sorar hiç beklenmedik bir durumda.
Birçok şey unuttuğumuz gibi hesabın görüleceğini de unuttuk.
Hayatın gizliliği her ne şarta olursa olsun sağlanması gerekirken, ifşa edilmesi hangi dinin hanesine yazılırsa din utancından yedi yerin dibine batardı.
Peki bunun hesabı sorulmayacak mıydı?
Bütün bunların din merkeze alınarak yapılması, adı anılan Rabbe en büyük ihanet olurken, ikiyüzlülüğün hiçbir dönemde bu kadar pespaye olmadığını görürken yine Rabbe utanmadan yüzünü dönüp başkası aleyhine yakarışta bulunmak başka nasıl açıklanabilir.
Rabbim, bir topluluğun yüzsüzlüğünü yine onlar kadar yüzsüz olan bir toplulukla giderir. Böylece geride kalanlar bu ahlaksız tutumların nasıl iç içe geçtiğini görerek Rablerinin salih amel düsturuna yönelmesini sağlayacaktır.
Zulme batmış, zülüm içinde örgütlenmiş ve kendi dışındaki müminlere karşı sert, kâfirlere karşı alçak gönüllü bir topluluğun Allah adını anarak daha fazla kötülüklere bulaşması mümkün değildir.
Çünkü inandıklarını söyledikleri Rablerinin onlara vaadi vardır. “Zulme batmış nice beldelerin bellerini kırdık, onlardan sonra da başka toplumlar yarattık” (21/11)
Dünyaya geliş amacını unutup başka mecralarda at koşturmak ve koşturulan atların, onların dünyalıklarını beslerken ahiretlerinden çaldıklarının farkına varmadan ilişkilerinde sapma yaşadıklarını dahi fark etmeleri mümkün görünmüyor.
Her gün okudukları kitaplarında geçen uyarıların hiçbirini görmüyor. Kör ve sağır bir şekilde güç perisinin etekleri altında dünyanın dört bir yanına salınırken, Kitabı ve Peygamberi yine güç perisinin eteklerinde dans ettirmekten de utanmaz bir duruma gelinmekte bir sorun yaşamıyorlar.
Birçok kere Rableri tarafından uyarılmalarına rağmen iktidarın büyüsüne kapılıp gerçekleri görmez duruma gelmekte bir imtihan vesilesidir.
Bir taraf şu ayeti okuyarak, “Ey iman edenler, içinizden kim dininden geri döner (irtidat eder)se, Allah (yerine) Kendisi'nin onları sevdiği, onların da Kendisi'ni sevdiği mü'minlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı ise 'güçlü ve onurlu,' Allah yolunda cehd eden (çaba harcayan) ve kınayıcının kınamasından korkmayan bir topluluk getirir. Bu, Allah'ın bir fazlıdır, onu dilediğine verir. Allah (rahmetiyle) geniş olandır, bilendir.” (5/ 54) Müslümanlara karşı tutumuyla kâfirlere karşı tutumunu gözden geçirirken, diğer tarafta iktidar uğruna neleri heba ettiklerini düşünerek bu olaylardan ders çıkarıp yola ona göre koyulmaları gerekir.
Haber Ara