Yol kadar yoldaşta önemlidir. Yol refiki senin için hem hemrah hem de hempadır. Eğer hempa ise korkmalısın, çünkü bu arkadaşlık kötülüğün yol arkadaşlığıdır. Bundan hemen uzaklaşmalısın. Refik ise yola devam etmelisin. Ona kendinden daha çok güveneceğin bir yol arkadaşına ihtiyacın var. Bir gece Mekke’den çıkmışsan yola yanına en sıddık dostunu alırsın. Bir mağaraya sığınırsın, yine yanında dostun var ise, uykun gelir biraz kestirmek istersin, başına koyacağın diz yine dostunun dizidir. Dostun zarar gelmesin diye sana, bütün delikleri kapatır. Bir delik daha duruyor orda ve tehlikeli bir yılan ya da akrep oradan çıkabilir. Fakat bez kalmamıştır, dostun oraya ayağının topuğunu yerleştirir. Biraz sonra bir acı hisseder, bir yılan dostunun ayak topuğundan sokmuştur. Sen uyanmayasın diye kıpırdamaz, ama acısında gözleri yaşarır ve bir damla gözyaşı senin yanaklarını ıslatır ve uyanırsın, acıyı gözlerinde okursun dostunun, acıyı yüreğinde hissedersin ve onun gereğini yaparsın. Onun için yoldaş önemlidir. Yola koyulurken yanına kimi alman gerektiğini bu durum bize göstermektedir. Yorulduğunda başını koyabileceğin bir diz olabilirse yola devam et. Aynı şekilde sen de öyle bir yoldaş olabilmelisin yolculuğunda.
Yol ve yolculuğunda karşılaşacağın her şey seni bir yerden bir yere götürür. Ayağını kaydıracak zeminler çok olacaktır. Bu zeminler bazen dengeni kaybetmeni ve yoldan çıkmanı sağlayacaktır. Bunların bir kısmı aniden olur. Fark edersin bunu, düzeltmek için uğraşırsın, beklide düzeltirsin. Bazı zeminler güzel kamufle olmuş, yürürsün, attığın her adım, yolundan alıkoymakta, değişim yavaş yavaş ve belli etmeden gerçekleşmektedir. Sonra irade elinden alınmış bir şekilde bu zeminlerde at koşturmaya devam edilir. Artık yular elinde değil, istenen yöne atını sürersin, rüzgar oradan oraya sürükleyip durur. İradene sahip olamadığından durduramasın hayatı. Bir zaman sonra atlı olduğunu zannederken, yürüdüğünü fark edersin. Sonra zaman geçtikçe yürümeyi bırakıp, bir satıh üzerinde sürtünerek hareket ettiğini görürsün. Şaşırırsın bu duruma, ama elinden bir şeyin gelmediğini görürsün. Yön tayin edersin, oraya doğru gidemesin ve başka bir yere doğru sürüklenirsin. Gördüğün her aşağılık durum karşısında eğilmeye başlarsın. Bir kere bu yola girmişsin. İradeni ipotek altına aldırmışsın. Gelene ağam, gidene paşam haleti ruhiye tarafından kuşatılmışsın. Kaygan zemine çarpılmışsın. Bütün güzellikleri onda bulmuşsun. Hayatın manası değişmiş. Yolun da yolculuğun da algı dünyanda yeri kalmamıştır artık.
Oysa bu zemini değiştirme hakkını sürekli elinde tutabilirsin. Onun en değerli kısmını elde edebilip, yola koyulabilirsin. Böylece zeminin nasılda işaretçinin belirlediği şekilde değiştirebileceğini gösterirsin. İşaretlerin sağlamlığı bu zemine düşenlerin toparlanmasına neden olacaktır. Herkes hayatı sürdürürken, yolculuk yaparken kayıp bu zemine düşebilir. Eğer sağlam levhalar konmuşsa etrafa, kurtuluş vakti yakındır demektir. Yoksa yolda bekleyen İblis çok rahat bir şekilde;
“Qu Vadis Domino?/Nereye Hazret?” sözüyle karşılar sizi. Bu sözü söyletmemek gerek ona. Adımlar sağlam basılınca satha. Ağzından çıkmaz bu sözler.
Yolun kaynağı önemlidir. Berraklığı, saydamlığı. O yeryüzüne nasıl çıkacağını ve nasıl arklar açarak yol göstereceğini bilir. Âdemle birlikte ilk çıkış yeri bellidir. Yolun çıkış yeri belli olunca, yolcunun menşei de ortaya çıkar. Yolcu bu kaynaktan ilk haberi yani ilk çağrıyı alır. Ona yönelir. Yolculuğu bundan sonra bu çağrının direktifleri çerçevesinde sürdürür. Enerjisini buradan alır. Bu enerjiyi farklı zeminlerde yürüdüğünde kaymamak için kullanır. Onu ne makam nede mevki değiştirir. Enerji onu diri tutar. Beslendiği kaynağa yöneldikçe enerji depolar. Yolculuk ne kadar zahmetli olursa olsun, yoluna devam eder.
Yola bilgi katmak, yolun sağlamlığını verir. Bilgi doğru kaynaktan beslenmişse yolu aydınlatır. Birde araç ve gereci nereden ve ne şekilde bulduğun önemli. Çünkü yol uzun ve zahmetli görünmektedir. Yaşanan zaman çok karışık, bununla birlikte akıllarda karışık. Onun için birileri çıkıp “aklı karışıklar için kılavuz” kitabına imza atmakta. Öyleyse bu karışık ortamda kullanacağımız her türlü araç ve gereç önemini olabildiğince kurumaktadır. Bilgi nesneleri kullanma noktasında yönlendirecektir. Yol arkadaşlığı kadar, bilgi arkadaşlığı da, ulaşmak istenen menzile doğru bir şekilde ulaşmayı sağlar. Bilgi kendini bilme sanatını içselleştirmiştir. Kendini bilenin varacağı nokta bellidir. Yolun sağına ve soluna yürürken dikkat edenler, virajları iyi alırlar. Virajları dümdüz bir yola çevirmenin erdemine sahiptir. Yola çıkmak için yüreklerini dağlamış ve bu acının mutluluğa dönüştürmenin hikmetine sahiptirler. Kendilerine hikmet verenlerin safında yolculuk, mutmainliğin sırrında gizlidir. Bu sır kendilerine uzak değil, ellerinde tuttukları kitapların sayfasında mevcuttur.