Dolar

35,1981

Euro

36,7471

Altın

2.968,65

Bist

9.724,50

Yolunuz İşaretlenmiş mi?

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-01-12 16:52:52

Yolunuz İşaretlenmiş mi?
Bu yolculukta; yol, yola koyulan işaretler dışında yolcunun kimliği önem arz etmektedir. Yolcuya işaret konulmuş mudur? Yani yolu yürürken, takip ettiğimiz yolun, yani yapılmış ve işaret levhaları konulmuş yolun ilk yürüyeni, işaretlenmiş biri midir? Onu sormamız gerek. Eğer yola çıkmış ve işaretlenmiş biri ise, yol bizim için tehlike arz etmiyor demektir. Çünkü işareti olan, yani işareti konulmuş olanla yolculuk, iç huzuru getirir. Doğruya yolculuk demektir. Varılmak istenen istasyonun doğru olduğunu gösterir. İçilen suyun sağlamlığı demektir. Böylece Musa’nın yol arkadaşlığına yeni bir arkadaş katmak demektir. İsa’ya havari olmaktır. Muhammed’e (sav) Ebu Bekir Sıddık olmaktır. Doğru yol üzerinde yürümek, Yaratana yolculuğun ilk ve son noktasını anlamlı kılmak demektir. 
 
Onun elinde zorluklar karşısında ve tipilerde nasıl hareket edilmesi gerektiğini belirleyen bir kitap vardır. Yani yola revan olmakta bir korku görünmüyor. Yolu koyan, yola yolcuyu revan eden, yolu işaretsiz bırakır mı? Bu mümkün değil. Onun için işaretçinin yoluna girmişseniz, yolda sizi birçok işaret bekliyor demektir. Bu işaretlerin hepsi Kitab-ı Mübin’de yer almaktadır. Önemli olan hangi işareti nasıl okuyacağını bilmektir.
 
“Yol, hep yol, daima yol… Bitmiyor düzlük yine.” Yolculuk bitmez. Bir kere ana rahmine düştün mü, yola çıkmışsın demektir. Yolculuk uzundur. Zahmetlidir yolculuk. Sürekli bir endişe taşır içinde. İçinde tufanlar kopararak biner gemiye. Geminin varacağı limanlar, içinin kalkışını durdurmaz. O hep bir durak bekler. Dinleneceği ve kök salacağı bir yer. Bu yolculukta çeşitli duraklar vardır. Burada beklersin. Çeşitli vasıtalar gelir ve seni almak için durur. Bakarsın. En uygun aracı ve gideceği yerin neresi olduğu senin için önem arz eder. Bu bazen uzun sürebilir. Bazen de çok kısa bir süre içinde gelip seni bulur. Ama durakta, ne çok yerin ve ne kadar çeşit aracın ya da vasıtanın olduğuna şahit olursun. Bir başka sorunda durduğun yer doğru bir durak mı? Yani gideceğin yere, buradan vasıta kalkar mı? Bazen yıllarca vasıta bekleriz durduğumuz durakta, fakat bir türlü araç gelmez. Araç gelir de, bizim istediğimiz yere gitmez. Sonra gevşeriz, umudumuzu kaybederiz. Oysa gideceğimiz yer için yanlış durak seçmişiz. Onun için durak seçerken de dikkatli olmalıyız. Bir saatlik duraktan sonra yola koyulacak mıyız? Onu bilmeyebiliriz.
 
Yolculuk bazen bir makam durağı olur. Varmak istediğimiz nokta. Hedef diye belirlediğimiz koltuk, birde bakmışsız kişiliğimiz olmuş. Sonra konuşanın biz olmadığını fark ederiz. Koltuk bizim yerimize konuşur olmuş. Ağzımızdan çıkan kelimelerin bize ne kadar yabancı olduğunu fark ederiz. Fakat iş işten geçmiş bir kere, varamıyoruz hayatın künhüne bir daha. Bazen de bir mekân. Nerede neyle karşılayacağımız belli olmaz. Sonra arkamızdan bir dua işitiriz. “Durağı cennet olsun” diye. Başımızı kaldırır ve bir mevki ararız kendimize. Bulamayız. Şaşkınlıktan hareketsizleşiriz. Kelimeler ağzımızda düğüm düğüm olur. Kesik kesik konuşmaya başlarız. Geçit ararız. Boğulmamak için kendimizi oradan oraya vurup dururuz. Bir çığır açmak için hayatımıza. Onun için durak değiştiririz. Durağı doğru tespit ve doğru araca binmek bizim en büyük arzumuz olur. Su olur kanal açarız kendimize. Bir hat çekerek hayatımıza, yeni sayfalar açarız. Kimi zaman yolu süsleriz, kimi zaman durağı ve yolculuk devam eder.
 

Haber Ara