İşte “O An” diye geçti aklımdan…İşte “O An”!.. İHH
İnsani Yardım Programı çerçevesinde Filistin’de bulunan İHH
personeli İzzet Şahin’in Beytüllahim civarında İsrail güvenlik güçleri
tarafından gözaltına alındığını duyunca işte dedim kendi kendime; “Türkiye’nin
bir süredir izlediği İsrail politikalarının Ortadoğu’ da Türkiye’ye mi
yoksa İsrail’e mi yaradığını,
Türkiye’nin İsrail üzerindeki yaptırım gücü ve nüfuzu ölçebileceğim somut bir
örnek.”
İzzet Şahin konusu sadece bugüne kadar iki ülkenin
birbirine karşı izlediği politikalarda kimin nerede olduğunu göstermesi
açısından değil, Türk vatandaşı olmanın dünya üzerindeki arzettiği kıymeti de
ölçmek adına önemli bir gösterge olacak. Uzun süredir Ak Parti Hükümeti ve
Dovutoğlu farkıyla izlenen milli dış politika ve özellikle Ortadoğu politikalarını
takdir ve heyecanla karşıladık. İzzet Şahin olayı Türk Dış Politikası’nın bu
anlamda eriştiği nüfuz ve yaptırım gücünü test edebilmek açısından da önemli
bir vaka mahiyetindedir.
Hamas tarafından kaçırılan İsrail askeri Gilad Şalid
için tüm İsrail’in ayağa kalktığını hatırlıyorum. Ve Şalid uğruna Lübnan’a
açılan savaş ve katledilen binlerce kadın, çocuk ve sivil Arapları düşünüyorum.
Beyrut’un 75’li yıllardaki iç savaşı andırır biçimde yerle bir edilip harabeye
dönüşünü. Neydi bu savaşın amacı? Şalid’i geri almak mı? Hayır asla! Bu savaşın
amacı bir İsrail vatandaşının İsrail için arzettiği değer ve önemi dünya
kamuoyuna göstermekti. İsrail
vatandaşına el uzatmanın bedelinin ne olacağını bir İslam başkentini yerle bir
ederek, ehlini katlederek İslam Âlemine ve dünya kamuoyuna meydan okumaktı.
Sonra, Hizbullah ile İsrail arasındaki mübadeleyi
hatırlıyorum…Savaşta yaşamını yitirmiş İsrail askerlerinin kalıntılarına karşı
İsrail hapishanelerinden salıverilen yüzlerce Hizbullah tutuklusu! Bu
mübadelenin galibi de İsrail’di aslında. Dünya kamuoyuna şu mesaj verildi;
“Bizim birkaç askerimizin kalıntısı bile yüzlerce canlı askerinizden
değerlidir!”
Beğeniriz ya da beğenmeyiz ama bu örnekler İsrail
vatandaşlığının İsrail Devleti için asla tartışılmayacak, asla pazarlık konusu
yapılmayacak bir değer olduğunu duyurdu tüm dünyaya. İsrail gücünü birazda bu
değerden alıyor. Aksi halde 1948’den buyana ateş hattında ve altında bir toplum
yaratamazsınız.
Şimdi sıra bizde…Türk Pasaportu taşıyan İzzet Şahin
için İsrail’e savaş açmayacağız tabi. Türkiye gibi kadim bir küresel gücün
İzzet’in salıverilmesini sağlamak adına İsrail’e savaş ilan etmesine gerek yok.
Sadece buyruğun dahi yetmesi lazım.
Sanmayın ki, İzzet Şahin’in tutuklanması ve
kendinden haber alınamıyor olması sadece İHH Vakfı’na son dönemlerde
Filistin’de yürüttüğü insani yardım çabalarından dolayıdır. Ben öyle
düşünmüyorum. İzzet Şahin olayı son dönemlerde gerilen Türk-İsrail
ilişkilerinde görülen İsrail’in Türkiye’ye yeni bir meydan okuyuşudur aynı
zamanda.
İzzet Şahin’in tutukluluk hali 2 haftadan bu yana
devam ediyor. Türkiye tarafından bu noktada çok somut adımların henüz atılamamış
olması üzüntü vericidir. Zaman geçtikçe İsrail bu noktada hedefine ulaşıyor.
Bir Türk vatandaşına sahip çıkılması için haftalarca beklemek Türk Dış
Politikası’nın son dönemlerde kazandığını sandığımız yaptırım gücüyle
çelişiyor. Ben bu gecikmişliğe rağmen Türk Dış İşleri’nin bu işin üstesinden de
yüz akıyla ve daha da güçlenerek çıkacağından eminim. Ama daha fazla
gecikmemeliyiz…
Son olarak değinmek istediğim diğer bir husus ise
medyamızın İzzet Şahin olayında sergileyemediği tutum. Vatandaşlık onuru sadece
Türk Silahlı Kuvvetleri ya da Türk Hükümeti tarafından korunacak bir onur
değildir. Bu onur, basınıyla, sivil toplum örgütleriyle, özel sektör
kuruluşlarıyla herkesin bir bütün halinde koruması gerek bir onurdur. Gilad
Şalid’in esareti karşında İsrail medyasının sergilediği tutumun kaçta kaçını
medyamız İzzet Şahin için sergiledi acaba?
Güçlü bir millet olmak sadece güçlü bir orduya ve
devlete sahip olmakla olmuyor... Ortak değerlerimize, kimliğimize, vatandaşlık
onurumuza girişilen saldırılara verdiğimiz ortak ve topyekun tepkiyle güçlü bir
millet ve devlet olabiliriz.
İzzet Şahin Türk Milletinin bir vatandaşlık onuru
haline gelmiştir… Şimdi hepimiz test ediliyoruz…İzzet ve Şalid arasındaki farkı
hep birlikte göreceğiz…
Ali ŞAHİN
Güney Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (GASAM) Başkanı
10 Mayıs 2010